vivo Türkiye Perakende Direktörü Serhat Ilgaz: "Doğada soruları da bulursunuz cevapları da... Yeter ki gidin"

vivo Türkiye Perakende Direktörü Serhat Ilgaz’ın, motoruyla doğada olmak ve koşmak vazgeçemediği aktivitelerden. İş hayatından fırsat buldukça doğa ile buluşan Ilgaz, “Doğa sandığınızdan daha yakındır ve tüm kapsayıcılığı ile size kucak açar” diyor.

Doğada olmayı, yalnızlıktan uzak kaliteli bir tek başınalık duygusu olduğunu ifade eden vivo Türkiye Perakende Direktörü Serhat Ilgaz, doğaya dönüş hikâyesini tüm samimiyetiyle paylaştı. İş hayatından fırsat buldukça doğada çeşitli aktivitelerle vakit geçiren Ilgaz, “Doğa sandığınızdan daha yakındır ve tüm kapsayıcılığı ile size kucak açar” diyor. 

Doğada soruları da bulursunuz cevapları da... Yeter ki gidin

Doğaya dönüş hikâyem, uzun bir işsizlik döneminde başladı. Aldığım kilolar beni zorladı, enerjimi düştü, canımı sıktı hatta günlük hayatımı da kısıtladı. Bir gün, böyle gidersem mutsuz olmakla kalmayıp erken yaşlarda ciddi sağlık problemleri ile yüzleşeceğimi anladım ve bir karar aldım.

Hayat seni değiştirmeden sen hayatı değiştir! 
Sabahları erken kalkıp tüketim alışkanlıklarımı azalttıkça, beslenme düzenim oturup yaşamıma spor ve koşu etkinlikleri eklendikçe değiştim, hayata daha olumlu bakmayı öğrendim. Hem de 120’den 85 kiloya düştüm!

Kendi ile derdi olan biriyim, konfor alanlarını sevmem, gelişime ve yeniliklere meyilliyimdir. Koştukça bana iyi gelen her şeyi daha fazla yaşamak istemeye başladığımda hayatıma doğa girdi. Şehir bazen gürültülü ve kalabalık. Bu yüzden arazi koşularına, ormanlara, patikalara gittim. Daha uzun süre ve mesafeler koşabilmenin getirdiği rahatlık, güzel manzaraların verdiği keyif, doğanın kendine has sesleri beni doğadan ayrılamaz hale getirdi.

Motor sürmek başlı başına soyutlanmış bir özgürlük
Motorumla yollarda olmayı, seyahat etmeyi hep sevdim çünkü motor sürmek, başlı başına her şeyden soyutlanmış bir  özgürlüktür. Yüzünüze vuran rüzgârı gerçekten hissetmek ve her seferinde başka biri olmaktır. Benzer bir şekilde koşarken yüzümde hissettiğim o tanıdık rüzgâr beni değiştirdi, gençleştirdi ve olumlu birine dönüştürdü. Bu yüzden motorumla çıktığım her seyahate de koşu ekipmanlarımı almaya başladım. Arkadaşlarım tatil yapıp denize girerken ben gittiğim yerlerde koştum, herkesin araçları ile geçip gittikleri yerlerde o güzelliklere baktım, fotoğraflarını çektim, yeni insanlarla tanıştım...Hepsini üst üste koyunca bunun bir tutkuya dönüşmesi kaçınılmaz oldu.

Hep daha zorlayıcı hedefler koymak en büyük baş belam!
Doğada kendimi en çok yine ben zorluyorum. Hep daha zorlayıcı hedefler koymak en büyük baş belam! Yine bir gün, bu “daha yükseğe, kimsenin çıkmadığı yere git” iç sesime uyup motorumla Kaz Dağları’nın tepelerinde bulunan bir yer görmek istemiştim. Dakikalarca yol almış, köyleri aşağıda dağların eteklerinde konuştuğum çobanları arkamda bırakmıştım. Yol bitmişti. Motoru zor kullanırken havanın kararmaya başlamasıyla motorumu düşürdüm, ayağımı burktum. Farkettim ki benzin hortumunu patlatmışım. İstediğim yeri görememe üzüntüsünün yerini bu ayakla nasıl geri döneceğim korkusu almıştı. Telefon çekmeyen bir yerde benzinim bitmek üzereydi. Aşağıya doğru dakikalarca yol aldım, benzin bitti, karanlıkta kaldım, bir köye ulaşabilir miyim diye düşünürken önceden konuştuğum bir çobana denk geldim. 2-3 km sonra asfalta çıkıp, 3-4 km sonra da benzin tankeri olan bir köye varacağımı söylediğinde rahatlamıştım. Asfalta kadar motorumu sürdüm, şansıma açık bir nalburdan örgülü hortum alıp idareten bağladım, sonrasında tankere birkaç yüz metre kala benzini biten motorumu iterek depoya benzin koyup ertesi gün motorumu tamir ettirmiştim. Yorucu, endişe verici ama öğretici bir deneyim olmuştu.

Doğa bazen ders veriyor, bazen kucak açıyor 
Doğada olmak, yalnızlıktan uzak kaliteli bir tek başınalık duygusu. Bazen gecenin derin sessizliği, bazen ağaçların ve rüzgarın sesi size hayat içinde ne kadar küçük bir yer kapladığınızı veya ne kadar önemli işler yaptığınızı düşündürüyor. Sanki doğa neye ihtiyacınız olduğunu veya size neyin iyi geleceğini biliyor. Size bazen ders veriyor, bazen kucak açıyor. Tüm bunlar size zihinsel bir zenginlik, zindelik sağlarken bedeninizde bundan faydalanıyor. Kafa sağlam, vücut sağlam.

Güney Ege'den hep aynı hazzı alıyorum 
Marmaris, Fethiye, Selimiye…Denizi, doğası, yolları benim için bambaşka yerler. Sakar Geçidi’nde virajları dönmek, Gökova Körfezi’ne bakmak, Selimiye’nin sakin denizinde yüzmek, Fethiye ormanlarında koşmak… Bunlar, tekrarından sıkılmadığınız her seferinde yeni bir haz bulduğunuz yerler.

Kısaca özetlemek gerekirse, doğada olmak için illa ki uzun süreli kamplar, tatiller yapmak gerekmiyor. Yeri gelir deniz kenarında rüzgârlı bir akşam oturması, yeri gelir bir sabah koşusu, yeri gelir motorla ağaçlı yolların içinde yol almak olur. Doğa sandığınızdan daha yakındır ve tüm kapsayıcılığı ile size kucak açar. İster dinlenir, ister eğlenirsiniz. Soruları da bulursunuz, cevapları da. Yeter ki gidin...Ve orada bulduklarınızı, öğrendiklerinizi, yaşadıklarınızı hayatınıza taşıyın. Her şeyin değiştiğini göreceksiniz.

Doğayı benim için vazgeçilmez kılan 3 şey

Dinlenme 
Ne zaman doğada olsam mutlaka dinlendiğimi, kafamın boşaldığını, yoruculuktan uzak bir düşünce haline girdiğimi hissederim. Bilirim ki en ufak can sıkıntısından, hayatınızla ilgili önemli bir karara kadar birçok sorunun cevabını doğada bulabilirim. O sizi hiç reddetmez, sizi hiç cevapsız bırakmaz, yeter ki ona gidin. Doğada, yorulurken bile dinlenirim.

Sınırlarını zorlama
Kendine, hayata ve başkalarına rekabetçi bir mizaçla konfor alanı sevmek çok mümkün olmuyor. “Şu yokuşu da çık. 15 dakika daha koşabilirsin!” iç konuşmaları, iş hayatıma önemli yansımaları olan konuşmalar oldu. Kendi başıma doğada sınırlarımı zorlayabiliyorsam, iş hayatımda hem ekip arkadaşlarım hem de teknoloji ile daha iyi sonuçlara gidebileceğime inanırım. Doğada zorladığım sınırlarım, daha hızlı sorun çözme, kaynakları daha etkin kullanma, “Bir tane daha fazla satış yapabilir miyiz?” sorusu gibi çıktılara dönüşür.

Öze dönüş
Babamın nalbur dükkanında 7’den 25 yaşına kadar çalışmış, mahalle maçı, sömestr tatili nedir bilmeyen biri olarak o yıllarda buna içerlerken, iş hayatına girip yaşıtlarımdan 10-15 yıl ileride olduğumu fark edince bu fedakarlığımın beni bugünlere hazırladığını anladım. Bu sebeple iş hayatını temelinden yaşamaya başlamış, kurumsalın yanında alaylı da bir kariyer içinde ne zaman bunalsam, çözümsüz kalsam, kendimi doğaya atarım ve oradaki düşünme sürecimde eski günlere, özüme bakarım. “Buna benzer bir şey başıma gelmiş miydi? Esnaf olsam bu çatışmayı nasıl çözerdim? Ticari bir kararı tüccar olsam nasıl yönetirdim?” gibi soruları mutlaka sorarım. Çünkü daha az dış etken daha fazla yoğunlaşma demektir. 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir