ViewSonic Satış ve Pazarlama Başkan Yardımcısı Hasan Koçyiğit: "Bisiklet hayattır!"

Şehir hayatından doğaya pencere açan ViewSonic Satış ve Pazarlama Başkan Yardımcısı Hasan Koçyiğit bisiklet tutkusunu, “Bisikletin tüm sporların dışında benim gönlümdeki yeri ve verdiği haz farklıdır.” sözleriyle anlatıyor. Koçyiğit’in, sporla başlayıp bisikletle yeni bir serüvene dönüşen hikâyesi sizlerle...

Daha sağlıklı bir hayat sürdürmek amacıyla yola çıkan ve “Bisikletin tüm sporların dışında benim gönlümdeki yeri ve verdiği haz farklıdır.” diyen ViewSonic Satış ve Pazarlama Başkan Yardımcısı Hasan Koçyiğit, doğaya dönüş hikâyesini tüm samimiyetiyle paylaştı.

Bisiklet sürmek, vücuduma olan katkılarından bağımsız olarak farklı bir yere sahip

2001 senesinde sigarayı bıraktım ve çok hızlı bir şekilde yaklaşık 25 kg kadar aldım. 2013 senesinde de, kilo vermeye ve spor yapmaya karar vererek, hem diyete hem de spora başladım. Benzer dönemlerde bir arkadaşımın bisikletli paylaşımlarını sosyal medyada görünce heveslendim ve arkadaşımın yardımı ile ilk bisikletimi aldım. Böylece bisiklet maceram başlamış oldu... 

Bisiklet sürmeyi çocukken öğrendim. Tabii yetişkin olarak sürmeye başlayınca, grupla birlikte veya tek başımayken; nasıl pozisyon almam gerektiği, iletişim ve kullanılan bazı işaret dillerini sonradan öğrendim. Bisiklet sürmeye spor yapma amacıyla başladığımda işin uzmanlarından hem performans hem de tekniğimi geliştirmek için eğitim aldım.

Hafta sonları doğa ile iç içe bisiklet sürmeye ve turlara katılmaya başladım. Hafta içi spor salonu, nispeten diyetimde yaptığım değişiklikler ve hafta sonu da bisikletle birlikte yavaş yavaş sağlıklı bir şekilde kilo vermeye başladım. Uzun süredir bisiklet kullanıyorum. Bisiklet sürmek, vücuduma olan katkılarından bağımsız olarak farklı bir yere sahip. Bisikletle birlikte güçlendikçe ve tecrübe ettikçe özgüvenim arttı diyebilirim. Bisikleti neden bir ulaşım aracı olarak kullanmayayım diye düşünerek, katlanabilen bir bisiklet aldım ve işe yakın mesafelere onunla gitmeye başladım. 

İstanbul'da bisiklet kullanmak...

İstanbul’da bisikleti ulaşım ve spor için kullanmanın birkaç zorluğu var. Bunlardan biri, başıboş sokak hayvanları. Hayvanların kontrolsüz yola atlamaları veya saldırmaları ciddi yaralanmalara sebep olabiliyor. Tam da bu sebeple, antraman sırasında yarışımdan bir gün önce düşerek köprücük kemiğimi kırmıştım. Bir diğer zorluk ise, trafik ve altyapı eksikliği. Bundan dolayı sürekli olarak tehlikeli durumlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu nedenle beden dili ve sesli iletişim oldukça önem arz ediyor. İstanbul’da bisiklet sürmeyi güçleştiren diğer etmenleri ise; bisiklet yollarının yetersizliği, mazgalların bisikletli ulaşıma uygun yapılmaması, çukur ve göçükler, uyarı tabelelarının azlığı olarak gösterebiliriz. Bir de şehirde yaşayanların bisikletli (hatta iki tekerlekli) farkındalığının düşük olmasından kaynaklanan zorluklar ki, en tehlikeli tarafı burası diyebilirim. 

Trafikte birçok, yolda yolun sağını bisikletli ile paylaşın ifadesini içeren görsel ve yazılı tabelaların olduğunu görebilirsiniz ancak bu pek öyle olmuyor. Ne yayalar ne de araçlar tarafından genelde bisikletliler fark edilmiyor ve bisikletlileri algılayamıyorlar. O yüzden bir anda durup, arkayı kontrol etmeden frene basıp yavaşlamak yerine sağa kırıp bisikletliyi sıkıştırabiliyorlar. Bisikletlileri bir otomobil gibi düşünerek bu hamleleri yapıyorlar ancak bisikletlinin bir korunağının olmadığını idrak edemiyorlar. Bu da bisikletlinin nerede hız, nerede fren yapacağını kestirememesine neden oluyor. Bu sebeple trafikte bisiklet kullanırken aklımdan çıkarmadığım tek şey “Hasan kimse senin farkında değil, lütfen sen mümkün mertebe her şeyin farkında ol” telkinidir. Trafikte hep bu bilinçle bisiklet sürerim. Yani evet İstanbul’da ulaşım için bisiklet sürmek zor ancak, bisiklete olan ilgi de ülkemizde artıyor. Bilhassa bisikleti seven, buna gönül veren insanların çabalarının etkisi oldukça fazla ancak henüz yeterli değil.

Farklı şehir ve ülkelerdeki bisiklet organizasyonlarına katılıyoruz

Uzun bir süre yalnız bisiklet sürdüm. Çeşitli şehirlerde olan amatör organizasyonlara katılıyorum, bazıları sosyal sorumluluk projeleri kapsamında olabiliyor, bunlar 50, 100, 150 kilometreleri bulan turlar olabiliyor. Son dönemde grup sürüşlerine katılıyorum, hem hafta içi sabah erken saatte hem de hafta sonları uzun rotalarda sürüşler yapıyoruz. Çeşitli kamplar, farklı şehir ve ülkelerdeki organizasyonlara katılım sağlıyoruz.

Bisikletin verdiği haz çok farklı

Bisiklet bir dayanıklılık sporudur. Koşmak, yüzmek gibi... Yüzmede dalgalar, koşarken de hep önünüzde yokuşlar, rüzgarlar ve bozuk yollar vardır... Bisiklet benim fiziksel kondisyonumu ve dayanıklılığımı olumlu yönde etkiledi. Bundan 10 sene öncesinden daha dinç hissediyorum, bu sağlık açısından olumlu etkisi. Bir diğer etkisi ise mental olarak bana güç ve dayanıklılık kattı. Zorluklar karşısındaki (bisiklette dik ve uzun bir yokuş hayal edin) yaklaşımımı etkiledi. Daha sakin ve daha kontrollüyüm. Zorlukları nasıl aşmam gerektiğine odaklanıyorum, yokuşun ne kadar dik veya uzun olduğuna değil. Tabii, birkaç sporla daha ilgileniyorum. Spor başlı başına insanı disipline eden, sürekli gelişim için sürekli zorluğu yukarı taşıyan ve bu sayede gelişim sağlayan bir olgu. Bisikletin tüm sporların dışında benim gönlümdeki yeri ve verdiği haz farklıdır. Bisiklet hayattır!

 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir