2011’den bugüne 40’tan fazla ulusal ve uluslararası ödüle layık görülen Tasarist, bu kez yapay zekâ çalışmalarıyla öne çıkıyor. Portföyünde; Ortadoğu, Afrika, Türki Cumhuriyetler, Balkanlar ve Rusya pazarlarından yabancı markaları da dâhil ettikten sonra, uluslararası markalar ile de işbirlikleri geliştiren Tasarist, bugüne kadar ulusal ve uluslararası pek çok ödüle layık görüldü. Ambalaj tasarımı, grafik tasarım ve pazarlama alanlarında hizmet veren ajansın yaratıcı direktörü Musa Çelik ile Tasarist'i konuştuk.
Ambalaj tasarımı alanında uzmanlaşmış bir ajans olarak hizmet veriyorsunuz. Öncelikle sizi ve Tasarist’i yakından tanıyalım…
Ben uzun yıllardır grafik tasarım üzerine çalışıyorum, lisansımı da bu alan üzerine yaptım. 2006 yılında reklam ajanslarında sanat yönetmeni olarak başladığım yolcuğumda 2011’de Tasarist’i kurdum. Bugün ulusal ve uluslararası birçok markaya endüstriyel ve grafik ambalaj tasarımı hizmeti veriyoruz. Bu hizmetlerimiz 11 yılda Tasarist ekibine 50’ye yakın global çapta ödül de kazandırdı. Kendimize ajansta “Tasarist” diyoruz, ajansın adı da buradan geliyor. Zira “-ist” eki alan kelimeler birçok dilde “o şeyin ustası” anlamına geliyor, Tasarist ekibi de şüphesiz tasarımın ustası.
Ambalaj çeşitleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Hangi ürünler için ambalaj tasarlıyorsunuz? Portföyünüzde hangi markalar var?
Ambalaj tasarımı yaparken önemli olan ürünün ve müşterinin ihtiyacı aslında. Dolayısıyla Tasarist’in ambalaj çeşidi yok, markalarımızın var. FMCG yani Hızlı Tüketim Mamulleri kapsamında çok çeşitli kategorilerde markalara çalışıyoruz. Örnek vermem gerekirse; Evony’nin pandemi döneminde satışları patlayan maskelerinin ambalajlarını da biz tasarladık, Papia’nın tuvalet kağıtları ambalajlarını da. Sırma’nın vitaminli maden sularının ambalajlarını da biz tasarladık, Greyder’in bol ödüllü taşınabilir ayakkabı kutularını da. Yine Lezita, Divan, Bingo, Wee Baby, Molfix, Indomie severek çalıştığımız markalarımızdan birkaçı.
Sektörel trendleri yakalama adına neler yapıyorsunuz?
İster mega, ister mikro olsun trendleri yakalamanın yolu anlamaktan geçiyor. Çok yüzeysel bilgi birikimi ile herhangi bir sektörde herhangi bir trendi anlamın mümkün olduğunu düşünmüyorum. Bu düşüncemi ispatlar nitelikte sosyal ağlarda trend düşmanı bir kitle oluşmuş durumda.
Benim altın anahtarım “postmodernizm”, “davranışsal iktisat” ve “teknoloji” konusundan her gün daha fazla şey öğrenmek. Çünkü trendleri yaratan bu üç temel konu. Postmodernizm bizi kültürel olarak şekillendiren şeydir. Estetik anlayışımızdan ahlak anlayışımıza kadar tüm kültürel kodlarımızı belirliyor. Bugün toplumsal olaylarda anlam veremediğimiz birçok fenomeni anlamanın mutlak yolu postmodernizmi anlamaktan geçiyor.
Davranışsal iktisat, ekonomik karar alma mekanizmalarının sosyal, zihni ve duygusal önyargılardan nasıl etkilendiğini anlatıyor. İnsanların rasyonel çıkarlarına göre alışveriş yaptıkları yönünde çok yanlış bir yargı var. Günümüz tüketicisinin tüm satın almak kararlarını nasıl aldığını anlamak zorundayız.
Teknoloji ise üretim ve tüketim kapasitemizi belirlediği için trendlerin oluşması, anlaşılması ve gerçeğe dönmesi konusunda sonra derece önemli.
Birçok alanda adından sıkça söz ettiren metaverse, yaratıcı tasarımın da yönünü belirliyor. Metaverse kavramı Tasarist’in ne kadar gündeminde?
Dünyada “içerik pazarlama” olarak adlandırılabilecek kadar yaratıcılık gerektiren her şey Tasarist’in hizmet alanına giriyor diyebilirim. Markaları “yaratıcılık ve iyi tasarım” ile buluşturmak bizim temel misyonumuz, dolayısıyla bir hikayeyi, özelliği, ürünü ve ambalajı, dijital ve metaverse dünyasıyla birbirine bağlayan tüm yapılarla ilgileniyoruz. Tüketicilerin günlük hayattaki tüm aktivitelerinin sanal evrenlere taşınmasıyla birlikte, markaların da pazarlama faaliyetlerinin ve yaratıcı çalışmaların da bu yönde ilerleyeceğini öngörüyoruz tabii ki. Son 1 yıldır da çalışmalarımızı metaverse’e en iyi nasıl uyarlayabiliriz diye sıkça düşünmeye başladık.
Geçtiğimiz günlerde dünyada ilk kez yapay zekâ desteğiyle tasarlanan ürününüzü lanse ettiniz. Geri dönüşler nasıl oldu? Yapay zekanın yaratıcılığa etkisi hakkında düşünceleriniz neler?
Evet, Endemic Verse projemizi çok yakın zamanda satışa çıkardık. Endemic Verse, isminden ürünün kokusuna, logosundan ambalaj tasarımına kadar yüzde 90’ı yapay zekâ tarafından oluşturulmuş dünyada ilk marka. 1 ay içerisinde Endemic Verse kolonyaları hızla tükenme noktasına ulaştı, ilgi görüldüğü üzere çok büyük. Bu ilgiyi pozitif yönde kullanmak da oldukça önemli, çünkü nereden bakarsanız bakın sonuçta yapay zeka yalnızca gelişmiş bir “tool”. Bunu kullanacak olan ve doğru yönlendirecek olan da yaratıcıların kendisi. Yapay zekanın uzun vadede yaratıcılığın gelişimi için ciddi bir potansiyele sahip olduğunu düşünüyorum. Çünkü basit bir mantıkla yaratıcıların elinden “angarya” tüm işleri alacak ve bizim günlerce mesailer yaptığımız o fikirler, görseller, metinler için yapay zeka yalnızca dakikalarını harcayacak. Bu da yaratıcıların zamanlarını saf yaratıcılık için kullanmaları için büyük bir fırsat doğuracak.
Dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarından 7 ayrı ödülle döndünüz. Duygularınızı paylaşır mısınız?
Tabii ki haklı gururunu yaşıyoruz. Tasarist’i kurduğum 2011 yılından bu yana yaptığımız projeler ulusal ve uluslararası çapta birçok ödüle layık görüldü. Yalnızca 2022 yılı içerisinde 12 ödül kazandık. Bizim için ödülün kendisini kazanmaktan çok çalıştığımız müşterilerimizin isteklerini karşılamak ve ihtiyaçlarına, hikayelerine en uygun yaratıcı tasarımları ortaya koymak önemli. Onlar mutluysa biz de mutluyuz.
Gerek teknolojik gerekse yatırım ve üretim anlamında yakın ve uzak geleceğe dair planlarınız ve hedefleriniz neler?
Benim amacım markaları iyi tasarımımla tanıştırmak ve “iyi tasarımın” neler kazandıracağını göstermek. Bu nedenle yenilikçi teknolojilerin kullanıldığı, ölçüler etkiye sahip daha fazla tasarım üretmeyi çok önemsiyorum.
Yapılan tasarımların uluslararası arenada daha görünür olması ve tescillenmesi açısından Penta Ödülleri çok önemli. Geçmiş yıllara göre Penta’ya daha fazla önem getirip katılım sağlayacağız.