DMAX’in uzun süre sonra ekranlara getirdiği ilk tamamen yerli yapım olan Gümrük Muhafaza Türkiye, gerçek hikâyeleri ekrana taşımasıyla olduğu kadar yapım sürecinde izleyici içgörülerine dayanan yaklaşımıyla da dikkat çekiyor. Türkiye’nin sınır kapılarında geçen operasyonları konu alan program, global formatın çerçevesini korurken yerel dokunuşlarla farklı bir anlatım dili oluşturuyor.
Warner Bros. Discovery Türkiye Başkan Yardımcısı, Türkiye Orijinal Yapımlar, Ulusal Kanallar ve Dijital Platform Operasyon Lideri Deniz Şaşmaz Oflaz ve Warner Bros Discovery Senior Research Manager, CEE & MENAT Hande Çağdaş ile formatın Türkiye’ye uyarlanma sürecini, izleyici beklentilerini, çekimlerde yaşanan deneyimleri ve global yayın planlarını konuştuk.
Dünyanın birçok ülkesinde yayınlanan Gümrük Kontrol’ün Türkiye uyarlaması Gümrük Muhafaza Türkiye’yi hazırlarken araştırma ekibiniz sizi en çok hangi içgörüyle şaşırttı ve bu, yapım sürecine nasıl yön verdi?
Hande Çağdaş: Gümrük Muhafaza Türkiye bizim için çok özel bir proje; büyük bir titizlikle hazırlandı ve güçlü bir karşılık bulacağına inanıyoruz. İzleyicinin beklentilerini doğru anlamak için geniş bir örneklemle içerik testleri yaptık ve çok değerli içgörüler topladık. Bu sayede yapım aşamasında yol gösterici bir pusula elde ettik.
Sahaya çıkmadan önce aklımızda kritik sorular vardı: Yabancı versiyonların izleyicide yarattığı algı Türkiye uyarlamasında nasıl şekillenecek? Kendi ülkemize dair bir içerik söz konusu olduğunda hangi unsurlar daha fazla ön plana çıkacak? Uzun yıllardır yürüttüğümüz araştırmalar bize şunu gösteriyor: İzleyicimiz içerik konusunda çok seçici, ne istediğini çok iyi biliyor ve özellikle kaliteli, farklı, ayırdığı zamana değen yapımların peşinden gidiyor.
Araştırmamızda gördük ki izleyicimiz anlatılan vakaların her katmanını titizlikle inceliyor ve asla üstünkörü geçmiyor. Anlatılan hikayeye başından sonuna kadar dahil olmak istiyor. Hikâyenin en başındaki “neden bu kişiden şüphelenildi?” anından, hukuki sürecin sonucuna kadar geçen her aşamayı görmek istiyor. Aslında genel olarak şunu söyleyebilirim ki içerik ister dizi ister gerçek hayatı konu alan programlar olsun, izleyici yüzeysel bir anlatım istemiyor, hikayesi derin, anlatım tarzı katmanlı ve gerçek bir bağ kurabilen içerikler izleyicinin dünyasında kabul görüyor.
Biz de bu içgörüleri yapım sürecine birebir taşıdık. Global formatın çerçevesini korurken Türkiye’ye özgü bir anlatım dili geliştirdik. Böylece izleyicimize daha yakın gelen, onların damak zevkine hitap eden bir içerik ortaya çıkardık.
DMAX’in uzun süre sonra ekranlara getirdiği ilk tamamen yerli yapım olarak, bu projede ‘kesinlikle böyle olmalı’ dediğiniz yaratıcı tercih neydi?
Deniz Şaşmaz Oflaz: Bizim önümüzde global anlamda başarılı ve uzun zamandır izlenen bir yapım formatı vardı. Bu formattan ilham alarak prodüksiyon şirketimizle proje tasarımı hakkında uzun toplantılar yaptık. Burada ülkemizin coğrafi büyüklüğü, jeopolitik konumu, nüfusu ve birçok seyahat rotasında kritik bir yerinin olması sebebiyle diğer Avrupa ülkelerinden daha fazla ve çeşitli hikâye çıkarabileceğimize karar verdik. Ayrıca, ülkemizin ziyaret rakamları yüksek birçok sınır kapısı olması sebebiyle bu çeşitliliği de ekrana taşıyarak bir fark yaratmak da bir diğer amacımızdı.
İzleyicimiz çok uzun zamandır bu formata hakim, bizim burada üzerinde durduğumuz en önemli şey ‘gerçeklik’ idi. Olayların birebir anlatımı, her hikayenin baştan sona çekimi sırasında olayların doğal akışına müdahale etmeden sadece kayıtta olmak bizim için en önemli yaratıcı tercihti diyebilirim. Her ülkenin ve insanının olaylara tepkisi farklı oluyor, biz burada bizden hikayeleri anlatmak istedik. Programda yer alan her şey gerçek ve kurgusal bir tarafı yok. Bizim hikayelerimizin hem ükemizde hem de diğer ülkelerde ilgiyle izleneceğinden eminiz.
Kameraların giremediği alanlarda, çekim sınırlamalarını izleyiciye heyecan kaybettirmeden ekrana taşımak için nasıl bir yaklaşım benimsediniz?
DŞO: Ben aslında çekimlerle ilgili nasıl bir yol izledik onu aktarabilirim. Biz bu çekimler için Türkiye Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığından gerekli izinlerini alarak yola çıktık. Burada Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğü yetkililerinin desteklerinden de bahsetmeden edemeyeceğim. Tüm çekimler Mart ayından itibaren ülkemizin, hava, kara ve deniz gümrük kapılarında gerçekleştirildi. Çekim ekipleri herhangi bir olayı ya da detayı kaçırmamak üzere 24 saat boyunca devamlı sahadaydı.
Montaj aşamasında araştırma sonuçlarından da feyzalarak tonumuzu sabitledik. Reality show formatında izleyicinin devamlı merakını cezbetmek, aktarılan hikayeyi bu çizgide heyecanı yüksek tutarak aktarmak gerekiyor. Biz de elimizden geldiğince bu tonlamaya dikat ettik.
HÇ: Araştırma sonuçlarımız bize şunu söylüyor: izleyicimiz farklı çözümlere oldukça açık. Anlatıcı dış sesin temposunu yer yer yükseltmesi, sahneleri daha dramatik bir tonla aktarması ya da geçmişte yaşanmış benzer vakalardan çarpıcı detaylar paylaşılması, heyecanı düşürmüyor; aksine merakı sürekli canlı tutuyor. Biz de bu tarz içgörüleri yapım sürecine taşıyarak, izleyicinin ilgisini yüksek tutan, sürükleyici bir anlatım dili geliştirdik.
Programın başarısını sadece reytinglerle ölçmek yerine, sizi heyecanlandıracak başka göstergeler neler olabilir? İzleyici tepkilerini anlamak için hangi veriler sizin için önemli?
HÇ: Elbette, reytingler bir TV programının başarısını ölçmekte önemli bir rol oynar. Ancak bir programın izleyici üzerinde bıraktığı etkiyi anlamak için, insanların onun hakkında ne kadar konuştuğu, paylaştığı ve o programı günlük yaşamlarına ne kadar dahil ettiği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bazı programlar öyle bir iz bırakır ki, mesajlaşmalarda kullanılan caps’lerde, sosyal medyadaki paylaşımlarda veya gündelik esprilerde kendiliğinden karşımıza çıkar. Warner Bros. Discovery kanallarından TLC’nin Ağır Yaşamlar programındaki Dr. Nowzaradan, bu sosyal etkinin en net gözlemlenebileceği örneklerden biridir.
Araştırmamızda özellikle merak ettik: Gümrük Muhafaza Türkiye, izleyicilerin sohbetlerinde kendine yer bulabilecek mi? Farklı yaş gruplarından aldığımız geri bildirimler, programın paylaşılma ve sosyal çevrede konuşulma potansiyelinin yüksek olduğunu gösteriyor. İzleyicilerin vakaları başkalarıyla paylaşma isteği ve öğrendiklerini aktarma arzusu, programın sosyal etkisinin reytingler kadar güçlü olabileceğinin sinyallerini veriyor.
Bu yapım sadece televizyonda değil, dijitalde de izleyiciyle buluşacak. Hikâyeyi farklı platformlarda deneyimletmek için planladığınız fikirler neler?
DŞO: Farklı ülkelerin Gümrük Kontrol dizilerinin DMAX’te yayınlandığı gibi, parçası bulunduğumuz Warner Bros. Discovery networkü içinde, Gümrük Muhafaza Türkiye’nin de yer alacağından ve diğer ülkelerde yayınlanıp, çok fazla ilgi göreceğinden eminiz. İlerleyen dönemde şirketimiz çatısı altındaki dijital platformlarda da yayınlamayı hedefliyoruz.
Çekimlerde sizi en çok şaşırtan veya alışılmadık bulduğunuz durum neydi ve bu durumun programın genel yapısına katkısı nasıl oldu?
HÇ: Her vaka, bana göre başlı başına küçük bir evren gibi. Çekimlerde, kişinin en ince beden dili ipuçlarından, çoğu zaman fark edilmeyecek detaylara kadar her şeyin kaydedildiğini görmek beni gerçekten şaşırttı. Programın yapısında da bu tarz incelikli detayları daha çok öne çıkardık. Çekimlerde Gümrük Muhafaza ekiplerinin profesyonelliği ve işbirliği bizim için çok değerliydi; özverili çalışmaları ve sahadaki titiz yaklaşımları olmasa, bu derinlikte bir anlatım yakalamamız mümkün olmazdı.
İzleyicimiz de benimle aynı fikirde; yüzeysel bir anlatımdan çok, hikâyenin baştan sona tüm detaylarını görmeyi tercih ediyor. Bu da bize, programın izleyicide merak uyandırma ve bağ kurma potansiyelinin ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor.
Çekimler sırasında sizi en çok etkileyen veya gururlandıran bir an veya operasyon oldu mu? İzleyiciye programın ruhunu hissettirecek bir hikâye paylaşabilir misiniz?
DŞO: Benim açımdan birçok farklı hikayede şaşkınlık yaşadım, insanların kaçakçılık yapmak için buldukları yaratıcı yöntemlerin her defasında deneyimli memurlarca ortaya çıkarılmasından çok etkilendim. Ama hangisine şapka çıkardım derseniz; deneyimli bir memurun sadece canlı kamera kayıtlarını izleyerek, kaçakçıların beden dili ve hareket tarzından yaptıkları çıkarımlarla, bu kişileri havaalanında görev alan memurlara takip ettirerek yakalatmalarından çok etkilendim. Bunun gibi pek çok farklı olay bölümlerde yer alacak.
HÇ: Ben izlediğim her vakada, yapılan çalışmalara ve gösterilen titizliğe hayran kaldım. İzleyicimiz de eminim her vakayı ayrı bir merakla takip edecektir. Ancak şimdiye kadar en çok aklımda kalan anlardan biri, görevli memurun, yasaklı bir maddeyi ülkemize sokmaya çalışan bir çiftin, içinde sıradan bir yorgan olan bavulunu daha açar açmaz durumun ne olduğunu fark etmesiydi. Yaptığı testlerle çok kısa sürede öngördüğü sonuca ulaşması beni gerçekten etkiledi.
Aynı vakada, bavuldan çıkan ve asla şüphelenmeyeceğimiz eşyaların potansiyel tehlikesini göstermesi, Gümrük Muhafaza ekiplerimizin tecrübesine bir kez daha hayran kalmamı sağladı. Bu tür akla hayale gelmeyecek yöntemlerin yakalandığı vakalar, izleyicide büyük bir şaşkınlık ve merak uyandıracak.
Program, hem yerli izleyiciye hem de global seyirciye hitap ediyor. Türkiye versiyonu izleyiciye neyi gösteriyor ve ülkemizin kültürel hikâyelerini nasıl yansıtıyor?
DŞO: Biraz önce değindiğim üzere, televizyonculuk tarihinde birçok örneği görülmüş bir formattan bahsediyoruz. Burada baktığınızda her ülkede görülebilecek, herkesin aklına gelebilecek belli başlı hikayeler bizde de var. Yerli izleyici için tanıdık mekânlar, yerel Gümrük Muhafaza ekiplerinin özverili çalışmaları ve toplumsal değerlerle örtüşen adalet arayışı ön plana çıkarken; global seyirciye ise Türkiye'nin uluslararası ticaret yollarındaki rolü, modern güvenlik teknolojileri ve kültürel zenginliği aktarılıyor.
Program, hem aksiyonel hem de insani hikâyeler sunuyor. Bu sayede hem yerel hem de uluslararası izleyici kitlesi için sürükleyici ve anlamlı bir içerik ortaya çıkıyor.
Ben aslında bu programın biraz da eğitici bir yanı olduğuna inanıyorum, keza konu sadece yasaklı maddeler, tarihi eserler değil, kişisel seyahatlerimizde bile farkında olmadığımız yurda giriş ve çıkışta sakıncalı olabileceğini bilemediğimiz bir çok ürün kısıtlaması var. Bölümlerde bunlardan da bahsedeceğiz.