Sinem Türüng: ''Metro Türkiye'nin odağında sürdürülebilirlik, yerellik ve dijitalleşme var''

Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng’e, Metro Türkiye’nin KONDA işbirliği ile gerçekleştirdiği "Türkiye Yeme-İçme Araştırması" verileri üzerinden; tüketicilerin değişen alışkanlıklarından sektör beklentilerine, Metro Türkiye’nin ‘fijital mağazacılık’ anlayışından gelecek dönem strateji ve hedeflerine kadar birçok konuda sorularımızı yönelttik.

Metro Türkiye’nin, araştırma ve danışmanlık şirketi KONDA işbirliğiyle 31 ilde 2725 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği "Yeme İçme Araştırması"nın sonuçları açıklandı. Türkiye'de yeme içme ve alışveriş davranışlarında yaşanan değişimlere ışık tutan araştırmada, alışveriş tercihlerinin modernleşme ile dönüşümü, sağlıklı beslenme eğilimi, evde ve restorandaki yeme içme alışkanlıkları detaylı bir şekilde mercek altına alınıyor.    

Araştırmaya göre tüketicilerin 10 kişiden 8’i gıdayı gezerek, görerek ve seçerek almak istiyor. Her 4 kişiden 1’i alışveriş yaparken ürünün yerli olmasına dikkat ediyor, her 2 kişiden 1’i ise sepetinde yöresel ürün tercih ediyor.  

Metro Türkiye CEO’su Sinem Türüng’e, Metro Türkiye’nin KONDA işbirliği ile gerçekleştirdiği "Türkiye Yeme-İçme Araştırması" verileri üzerinden; tüketicilerin değişen alışkanlıklarından sektör beklentilerine, Metro Türkiye’nin ‘fijital mağazacılık’ anlayışından gelecek dönem strateji ve hedeflerine kadar birçok konuda sorularımızı yönelttik.

Metro Türkiye, 2022 yılına nasıl başladı? Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak büyüme planları arasına hangi maddeleri ekledi?
Metro Türkiye olarak Türk mutfak kültürünü ve değerlerini koruma, gelecek nesillere aktarma ve Türk mutfağının şefleriyle birlikte dünyada hak ettiği yere gelmesini sağlama vizyonumuz doğrultusunda 30 yılı aşkın bir süredir olduğu gibi bu yıl da büyümeyi sadece rafa koyulan ürün ya da metrekare sayısını artırarak değil, ülkemize katma değer yaratan çalışmalar ile gerçekleştiriyoruz. 

Geçtiğimiz yıl, tüm ekosistemimizde gıda atıklarının önlenmesinden yerel üreticinin ve ürünlerin korunmasına, izlenebilirlikten hayvan refahına kadar sürdürülebilirliği odağımıza aldığımız, sağlıklı beslenmeyi teşvik ettiğimiz ve müşteri deneyimi dijital çözümlerle geliştirdiğimiz bir yıl oldu. 2022’de de sürdürülebilirlik, dijitalleşme ve yerelleşme yönündeki çalışmalarımıza bir yandan devam ederken, diğer taraftan perakende ve gıda sektörünün de gidişatını değerlendirerek, müşterilerimizin taleplerine uygun bir şekilde ürün ve hizmet sunmaya ve işlerini kolaylaştırmalarına da odaklanmaya devam edeceğiz.

Müşterilerimizin gelirlerini artırmalarına ve risklerini azaltmalarına katkı sunacak ürün, stok, servis ve ilişki yönetimi konularındaki aksiyonlar da bu yılki ajandamızda büyüme ile ilgili başlıklar arasında yer alıyor. Bununla birlikte hem son tüketicilerin hem de yeme içme sektöründeki profesyonel işletmelerinin değişen ihtiyaç ve taleplerini göz önüne alarak, gerekli çalışmaları ve yatırımları gerek ürün geliştirme gerek çoklu kanal stratejisi doğrultusunda 2022’de de gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Diğer taraftan menü mühendisliği, gastro danışmanlık gibi profesyonel müşterilerimizin verimliliğini artıracak dijital çözümlerimizi daha fazla yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz. Kısaca, yerelleşmeyi, sürdürülebilirliği ve dijitalleşmeyi odak konularımız arasında tutarak hem profesyonel müşterilerimize hem de tüketicilere değer yaratmaya odaklanacağız.  

KONDA işbirliği ile gerçekleştirdiğiniz Türkiye Yeme-İçme Araştırması’nın öne çıkan çıktıları neler?
Metro Türkiye olarak ilkini 2017 yılında gerçekleştirdiğimiz, yeme içme sektörüne ışık tutmayı amaçladığımız ‘Yeme-İçme Araştırması’ ile tüketicilerin davranışlarını ve değişen trendleri analiz ediyor, sektörün bu taleplere yanıt verecek şekilde dönüşmesine imkân sunuyoruz. Bu yılki araştırmamızı da özellikle şu 3 eksende inceledik; Alışveriş tercihlerinin, alışkanlıklarının dönüşümü, sürdürülebilir ve sağlıklı beslenmeye olan yönelim ve toplumun evdeki ve dışarıdaki yeme içme alışkanlıkları.

İlk olarak tüketicilerin alışveriş deneyimi ve tercihlerinin modernleşme ile bir dönüşüme uğradığını görüyoruz. Aileler alışverişe gitmeyi artık beraber sosyalleşebilecekleri bir deneyim ve aktivite olarak görüyor. Bir diğer deyişle alışveriş deneyimi, sosyalleşme amacı ile dönüşüyor diyebiliriz. Diğer yandan tüketici alışkanlıklarının değişmesi ile tüketicilerin online alışveriş tercihlerine kayacağı düşünülse de araştırma sonuçları gösteriyor ki pandemi dönemi artan internet üzeri alışveriş günümüzde fiziksel alışverişi hala geçebilmiş değil. Bu noktada hala 10 kişiden 8’inin gıdayı gezerek, görerek, seçerek alma arzusunda olduğunu görüyoruz. Müşteriler en çok da taze meyve-sebze, balık ve eti görerek seçmeyi seviyor. ‘İnternetten gıda alışverişi yapmıyorum’ diyenlerin oranı ise yüzde 82. Ancak bunu, salt konvansiyonel mağazacılık anlayışını sürdürmek olarak yorumlayamayız. Eğer tüketici mağazada gıdayı görerek seçmek istiyorsa o zaman yine mağaza içinde tüketici deneyimini geliştirmek, iyileştirmek gerekiyor. Çünkü tüketici bir taraftan da pratiklik arayışı içerisinde.

Araştırmamızın önemli ikinci bulgusu ise; Modernleşen tüketicinin sağlıklı beslenmeye dikkat ediyor; ama okuryazarlığı ve bilinci konusunda daha fazla bilinçlenmesi gerekiyor. Tüketicilerin yarısından fazlası, ne yiyeceklerine karar verirken sağlıklı beslenme tercihi olduğunu belirtiyor. Bizler de Metro Türkiye olarak herkes için sağlıklı beslenme anlayışımız çerçevesinde organik, katkısız, şekeri, yağı ve tuzu azaltılmış, glutensiz beslenme şekillerine yönelik geniş bir ürün çeşitliliğini kendi markalarımız altında sunuyor ve onların tüm ihtiyaçlarını uçtan uca karşılamayı amaçlıyoruz.

Sağlıklı ürün tercihinde olduğu gibi yerli ve yöresel ürünlere de talep artışını görüyoruz. Her 4 kişiden 1’i yerli, toplumun yarısından fazlası da yöresel ürün almayı tercih ediyor. Metro Türkiye olarak bugün yaklaşık 5 bin tedarikçimizin de yüzde 99’unu yerli tedarikçiler oluşturuyor. Ürünlerimizin yüzde 98’i yerli. 800’ün üzerinde lokal üretici, üretici örgütü ve kooperatifle işbirliği yapıyoruz. Metro Türkiye olarak günümüzde değeri daha yeni anlaşılmaya başlanan Türkiye’nin Coğrafi İşaretli ürün potansiyelini yıllar öncesinden fark edip bu muazzam potansiyeli gündeme taşıyan ilk markayız. Bugün mağazalarımızda Finike portakalından Zile pekmezine, Taşköprü sarımsağından Aydın kestanesine kadar, sezonuna bağlı olarak yaklaşık 200 Coğrafi İşaret tescilli ve aday ürünü raflarımızda sunarak, bu ürünleri korumaya alıyoruz. Bu ürünlerin sayısını 2023’e kadar her yıl yüzde 20 artırmayı da hedefliyoruz. 

Araştırmanın beni memnun eden ama bir noktada da şaşırtan diğer sonuçlarından biri de gıda atıkları konusundaki hassasiyet. Her 10 kişiden 8’inin evde ihtiyaç fazlası olan ürünleri bozulmadan ve 9’unun ise artan yemekleri değerlendirmenin bir yolunu bulması gerçekten çok sevindirici. Metro Türkiye olarak ‘Gıda atığı’ konusunu bizler sorumlu iş modelimiz kapsamında ele alıyor ve gıda israfı ile mücadele çalışmalarımıza bütüncül olarak yaklaşıyoruz. Kendi operasyonlarımız dışında, girişimlerimize tedarikçilerimizi ve HORECA sektöründeki müşterilerimizi de dahil ederek şefler ve sektör profesyonellerinin bu mücadeleyi benimsemesi ve uygulaması amacıyla yol gösterecek çalışmalar yapıyor, eğitimler veriyoruz. 

Araştırma çıktılarından yola çıkarak, Metro Türkiye’de uyguladığınız ‘fijital mağazacılık’ anlayışınızdan da bahsedebilir misiniz?
Yeme-İçme Araştırmamız sonucu bahsettiğim gibi tüketicilerin hâlâ fiziksel arayış tercihlerine sahip olmalarının yanında pratiklik arayışı içerisinde olduğunu da görüyoruz. Metro Türkiye olarak müşterilerimizin bu ihtiyacını karşılamak adına fiziksel alışveriş deneyimi ile dijital dünyanın kolaylık ve hızını bir araya getiriyoruz ve ‘fijital mağazacılık’ anlayışı ile hareket ediyoruz. Şu an mağazalarımızda kullanıma sunduğumuz hızlı, temassız ve kolay alışverişi mümkün kılan Metro Fast uygulamamız ile müşterilerimize mağaza içinde temassız ve kasa kuyruğunu ortadan kaldıran dijital bir alışveriş deneyimi sağlıyoruz. Bu çözüm sayesinde müşterilerimiz ürünlerini kasa bandından geçirmeden ve ödeme için kasa kuyruğu beklemeden alışverişlerini yapabiliyor. Makine öğrenimi teknolojisi ile alışverişin hızlı bir şekilde tamamlanmasını sağlayan ve bu yönüyle Türkiye’de bir ilk olan Metro Fast ile müşterilerimiz, ürünlerini mobil uygulama üzerinden barkod okutarak alışveriş arabalarına ekleyebiliyor ve alışverişin sonunda birkaç saniyede sepetin doğrulamasını gerçekleştirerek doğrudan ödeme yapabiliyor. 

Son olarak Metro Fast uygulamasını Metro App uygulaması içerisine de entegre ettik. Böylece müşteriler, Metro App’ten Metro Fast çözümüne ulaşabiliyor. Metro Türkiye uygulamasında üyelik oluşturarak en uygun kampanyaları görüp güncel katalogları inceleyebiliyor, hesaplarından güncel fatura ve harcamalarını takip edebiliyor. Metro mobil uygulaması ile mağaza içi navigasyondan ödemeye kadar tüketicilere alışveriş esnasında kolaylık ve pratiklik sunuyoruz. Aynı zamanda mağaza içerisindeki kiosklar ile alışveriş esnasında müşterilerimize ürünlerimiz hakkında bilgiler sunuyoruz. Diğer yandan profesyonel müşterilerimiz için de çoklu kanal deneyimi sunuyoruz. Mağazada başlayan alışveriş online sevkiyat ile tamamlanabiliyor.

Son dönemlerde güvenilir gıda arayışı, tüketicide tedbirli alışveriş davranışını tetikledi. Tüketici dostu olma adına stratejileriniz neler?
Sağlıklı beslenme ihtiyacı tüketicide güvenilir gıda talebini artırıyor. Bunun için de soframıza gelen gıdanın en başından beri neler yaşadığını bilmek gerekiyor. Bu bakımdan ürünlerin izlenebilir olması çok önemli. İzlenebilirliği, hayvansal ya da bitkisel ürünlerin üretim, işleme ve dağıtımı dahil olmak üzere tüm aşamalarının, yani ürünün kaynağından sofraya kadar geldiği sürecin izini sürdüğümüz bir sistem olarak tanımlayabiliriz. Yeme-İçme Araştırma sonuçlarımıza baktığımızda ise tüketicilerin neredeyse yarısı ambalaj okumuyor. Halbuki güvenilir ürünlerle sağlıklı bir beslenme için gıdamızın asıl hikâyesini öğrenmek çok önemli.

Biz Metro Türkiye olarak izlenebilirliği tedarik zinciri süreçlerimize dahil ederek ürünlerimizin gıda güvenliğini ve kalitesini güvence altına alıyor, türlerin korunmasına destek oluyor, aynı zamanda müşterilerimize güvenli bir alışveriş imkânı sunuyoruz. Gıda izlenebilirliği kapsamında Türkiye’de ilk kez 2014 yılında taze ette izlenebilirlik çalışmalarımızı başlattık. Daha sonrasında bu çalışmalarımıza balık ve bal ürünlerimizi de ekleyerek gıda güvenliği ve izlenebilirlik konularında öncü konumda yer aldık. 2021 yılında ise “Gıdaların izini sür, bilgiyle beslen!” diyerek yola çıktık ve “Tabağında ne var?” hareketimizle tüm meyve ve sebze ürünlerinde de yüzde 100 izlenebilirlik sağladık. 2022 yılı itibarıyla organik ürünlerimizde de izlenebilirlik sunmayı hedefliyoruz.

Tüketicinin yeni lezzet keşiflerinde bulunma isteği, yeme-içme alışkanlıklarında da dönüşümüne sebep oldu. Bu dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dışarıda yemek yeme tercihlerindeki değişim konusunda en ilgi çekici bulgulardan bir tanesi de yeme-içmenin artık bir deneyim olması yönüyle tercih ediliyor oluşu. Yeni lezzet deneyimlemek için restorana gidenlerin artışı yaklaşık yüzde 60. Tüketiciler klasik menüler yerine yeni ve özel lezzetleri tercih ediyor. Bu noktada Horeca’nın bir numaralı iş ortağı olma yolunda çalışmalarımız ile işletmelere destek olmaya devam ediyor, tüketicilerdeki yeni davranışları takip edebilmeleri için onlara yol haritası çiziyoruz. Restoranlara konsept seçimi, menü hazırlığı, maliyet hesbaı, lokasyon seçimi, restoran tasarımı, operasyon yönetimi, satın alma, stok yönetimi ve yasal sorumluluklar gibi birçok konuda danışmanlık veriyoruz. Diğer taraftan Türk mutfağının eşsiz lezzetlerini modern yorumlarla sunabilmeleri için de şeflerimizi destekliyoruz. Özellikle Gastronometro platformumuz bu konuda oldukça aktif.

Türkiye Yeme-İçme Araştırması’nın çıktılarını göz önünde bulundurarak, sektör beklentilerine ve bu beklentilere verilen yanıtlara ilişkin ne gibi trendler gözlemliyorsunuz?
Yeme-İçme Araştırması’nda normalleşme dönemi ile birlikte tüketici alışkanlıklarının da pandemi öncesi döneme döndüğünü görsek de evde yemek yemeyi daha sağlıklı ve güvenli buluyorum diyenlerin oranı yüzde 60 oldu. Buna göre, restoranların önümüzdeki dönemde tabaklarında sundukları gıdaların sağlıklı ve güvenli olduğunu tüketiciye daha fazla anlatma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Metro Türkiye olarak herkes için sağlıklı beslenme anlayışımız doğrultusunda organik, katkısız, şekeri azaltılmış, glutensiz beslenme şekillerine yönelik geniş bir ürün çeşitliliğini kendi markalarımız altında sunuyor, 300’e yakın vegan, 200’den fazla organik ürünü müşterilerimiz ile buluşturuyoruz.

Diğer yandan tüketiciler en çok gündelik bir ihtiyaç olarak dışarıda yemek yerken, sosyalleşme ihtiyacı ise ikinci sırada yer alıyor. Ayrıca yeni bir lezzet denemek için dışarıda yemek yiyenlerin oranında yaklaşık yüzde 60, ödül ve kutlama nedeniyle dışarıda yiyenlerin oranında ise yüzde 90’lık bir artış var. Yani tüketiciler sevdikleri ile zaman geçirmek, yeni deneyim yaşamak ve sosyalleşmek için yeme işletmelerini tercih ediyor diyebiliriz. Metro Türkiye olarak HORECA’nın bir numaralı iş ortağı olma hedefimiz ile her zaman işbirlikleri yapıyor, destek olacak uygulamalar sunar yanlarında oluyoruz. 

Metro Türkiye’nin gelecek dönem yol haritasında neler var? Hedefleriniz neler? 

Metro Türkiye olarak her zaman olduğu gibi önümüzdeki dönemde de yerele yatırımı, sürdürülebilirlik çalışmalarımızı ve dijitalleşmeyi odak konularımız arasında tutarak hem profesyonel müşterilerimize hem de son tüketicilere değer yaratmaya devam edeceğiz. 

Yeme içme araştırmamız gösteriyor ki sürdürülebilir ilkeler ile üretim yapılmasına dikkat eden Metro Türkiye müşterilerinin oranı yüzde 16. Fakat bu oran tüm Türkiye için bakıldığında ise yüzde 8. Bu da bizler için aslında sürdürülebilirlik, gıda atığı, izlenebilirlik ve gıda güvenliği gibi konularda daha çok yolumuz olduğunu gösteriyor. Bu noktada bilinçlendirme daha da ön plana çıkıyor.

Tüketicinin sürdürülebilirlik bilgisinde ve tüketim alışkanlıkları oranlarında artış sağlamak için ise ilk iş tarlaya dönmek, üreticiyi bilgilendirmek oluyor. Metro Türkiye olarak paydaşlarımıza bu konuda verdiğimiz desteklere ek olarak onları eğitiyor, gıda güvenliği, izlenebilirlik, gıda israfı gibi sürdürülebilir tarımı mümkün kılacak konularda bilinçlenmelerine yardımcı oluyoruz. Önümüzdeki dönemde de HORECA işletmelerinden, üreticilere, profesyonel mutfaklardan kooperatiflere kadar tüm paydaşlarımızda sürdürülebilir tarım bilincini artıracak eğitimlerimizi geliştirerek devam edeceğiz.

Diğer yandan müşterilerimizin gelirlerini artırmalarına ve risklerini azaltmalarına katkı sunacak ürün, stok, servis ve ilişki yönetimi konularındaki aksiyonlar da ajandamızda büyüme ile ilgili başlıklar arasında yer alıyor. Bununla birlikte, müşterilerimizin ve HORECA işletmelerinin değişen ihtiyaç ve taleplerini göz önüne alarak, gerekli çalışmaları ve yatırımları gerek ürün geliştirme gerek kanal geliştirme alanında daha önceki senelerde olduğu gibi 2022’de de gerçekleştirmeye devam edeceğiz.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir