Şımarık Tüketicinin Kalbine Giden Yol İçerik Pazarlamadan Geçer

Dünya değişiyor ve değişen dünya eskiden cömert davrandığına bugün acımasız olabiliyor. Eskiden altın tepside sunduğunu, bugün elinden alıp aslanın ağzına bırakıyor. Tıpkı eskinin "çantada keklik" tüketicisini, bugün gücü elinde bulunduran, ulaşılması zor hedefe dönüştürdüğü gibi.

Tüketici istekleri araştırılmadan "Ne üretirsem onu satarım" anlayışı biteli çok oldu. Şimdi güç tüketicide ve o ne isterse o oluyor. Hatta istemedikleri bile önüne seriliyor.Durum; "yeter ki markamızı sevsin ve bağlansın, biz her şeyi yapmaya hazırız" kıvamına geldi. Hâl böyleyken tüketici de tüm şımarıklık haklarını kullanıyor. Bir nevi geçmişin intikamını alıyor. Bir kez kullandığı bir markayı bir daha kullanmama ya da yıllardır kullandığı markayı terk etme ihtimalini her an hissettirerek, üreticiyi diken üstünde tutuyor ve değişime zorluyor. Çünkü kendileri de değişiyor. Alışkanlıkları, ihtiyaçları, hayalleri, zamanı kullanma biçimleri, kullandıkları iletişim yolları, sabır sınırları.. Her şey değişiyor.

Her gün yeni bir istekle anne babasının karşısına çıkan çocukları mutlu etmek ne kadar zorsa, bugünün tüketicisini mutlu etmek de bir o kadar zor. Zaten eskiden en büyük hayali bisiklet olan çocuklar bugün akıllı telefonlar, bilgisayarlar istiyor ve başka türlü ikna olmuyor. Tüketiciler de TV'de, dergide gördükleri reklamlarla satın almaya ikna olmuyor ve markanın elinden gelenin fazlasını yapmasını istiyor. Bu nedenledir ki geleneksel pazarlama yerini dijital pazarlamaya bırakmak üzereDijital pazarlamanın en güçlü kozu ise içerik pazarlama. Son yıllarda sıkça söz edilen içerik pazarlama, sosyal medya, mobil, SEO, e-mail gibi dijital pazarlama yöntemlerinden ayrı tutuluyor ve markalar tarafından en önem verilen ve gelecekte de en önem verilecek olan pazarlama biçimi olarak gösteriliyor. Bunun sebebi ise yazımın başında şımarık diye tabir ettiğim tüketicinin kendi etrafına ördüğü reklam geçirmez duvarı yıkacak tek yolun içerik pazarlama olması.

images (1)

Reklam geçirmez derken tabi ki tüm reklamlardan kendini soyutlama ve hiçbir reklamla karşılaşmama halinden bahsetmiyorum, ki zaten günümüzde tamamen bir ütopya olur. Bahsettiğim gün içinde karşılaştığı onlarca reklamdan çoğuna  dikkat etmeme, reklamı hatırlasa bile markayı hatırlamama durumu. Yani "reklam körlüğü". İnsanların zamanı her zamankinden daha kıymetli ve kimsenin samimiyetsiz, tek amacı ürün satmak olan reklamlara tahammülü yok. Söz sahibi tüketici olduğuna göre markalar hem tüketicinin sözünü dinlemek hem de ayakta kalmak için çözüm üretmek zorunda. Yani ne yardan geçebilirler, ne  de serden. İşte bu noktada içerik pazarlama imdada yetişiyor.

nocanvas_prosopagnozi-yuz-korlugu

Duyularını reklama kapatmış tüketiciyi sıkmadan, tam tersi eğlendirerek, yüzünü güldürerek, günlük hayatta kullanabileceği pratik bilgiler vererek samimi, sevimli ve yardımsever  bir marka imajı yaratıyor içerik pazarlama. Kilit nokta ise tüm bunları yaparken markayı öne çıkarmamak, hatta markadan hiç bahsetmemek. Tabi ki içeriğin o markaya ait olduğunu tüketici bilecek ama amacın reklam yapma olduğu tüketiciye hissettirilmeyecek ki bir  markadan her şeyi isteme hakkını kendinde gören ve istediği olmazsa yüz çeviren günümüz tüketicisi gözünde, kendisi için karşılık beklemeden bir şeyler yapan, hayatına anlam katmaya çalışan marka olunabilsin.Mesela gıda sektöründeki firmalar  yemek tarifi içeriklerinde tüketiciye kendi markalarından kullanmalarını söylememeli.

Sözün kısası artık markalar hem kendilerini hem de tüketiciyi düşünmek zorunda.İçerik pazarlama da bu yolculukta iyi bir yol arkadaşı.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir