Sıcak hava yönünü ülkemize çevirdi, bunaltıcı bir yaz bizi bekliyor. Havalar neden birden ısındı, rekor sıcaklıklar neden günden güne artıyor sorusunun kökeninde aslında iklim krizi var. Gelin sıcakların hem bize hem de gezegene olan etkisini bir arada değerlendirelim.
Size iyi gelen gezegene de iyi gelsin
Yaz aylarında yağlı gıdalar ve yüksek miktarda kırmızı et tüketimini azaltmak beslenme yönünden atılabilecek adımlar arasında. Bu aylarda yumurta tüketimi de azalabiliyor, kahvaltıda daha serin alternatifler tercih ediliyor. Bitki temelli besinler ise yüksek sıvı içerikleri ile bunaltıcı yaz günlerinde sıvı alımını destekliyor, daha iyi hissetmenizi sağlıyor. Fakat dikkat, günlük protein alımınızın yeterli olduğundan emin olun. Yetersiz protein ve enerji alımı halsizlik ve yorgunluğa neden olabilir. Bitkisel protein kaynağı baklagiller bu noktada en büyük yardımcılarınızdan biri olsun. Mercimek, fasulye, nohut gibi baklagillere sofranızda sık sık yer verin. 100 gr. mercimek 20-25 gr. (çiğ) protein içeriği ile kırmızı et ile eşdeğer miktarda protein içeriyor. Ancak bitkisel kaynaklı protein sağladıkları için içerdikleri proteinlerin vücutta kullanılabilirliği hayvansal kaynaklar kadar yüksek olmayabiliyor. Peki bu faydayı nasıl arttırabiliriz? Cevabı filizlendirme. Filizlendirme; tohumların çimlendirilerek yeniden canlandırılmasıdır. Bu aktivasyon işlemi baklagillerin içerisindeki fitik asit, lektin gibi maddelerin azaltılmasına, sindirimi kolaylaştırmaya ve besinlerin emilimini artırmaya yardımcı oluyor. Yani baklagili bir gece önceden ıslamak, pişirmeyi nasıl kolaylaştırıyor ise filizlendirmek de fitik asiti devre dışı bırakarak, sindirimi kolaylaştırıyor. Özetle daha iyi emilim ve sindirim konusunda filizlendirme yöntemi geleceğe dair umut verici. Siz de evde baklagillerinizi filizlendirebilirsiniz.
Bunu bir de gezegen sağlığı yönünden değerlendirelim. Baklagiller; karbon tutması, azot sabitlemesi ve toprak erozyonunu önlemesi gibi birçok yararı olan iklim dostu gıdalardır.BM Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre 1 kg. mercimek üretimi için 50 litre su gerekirken; 1 kg tavuk eti için 4 bin 325 litre, 1 kg kırmızı et için ise tam 13 bin litre su harcanıyor. Sürdürülebilir gıda sistemlerine geçişte, özellikle de küresel nüfusun 2050 yılına kadar 10 milyara ulaşacağı düşünüldüğünde baklagillerin nüfusu beslemede önemli bir rol oynayacağı unutulmamalı.
Bu kadar sıcak bağışıklığı etkiler mi?
Gün içindeki sıcaklık dalgalanmaları veya beklenmedik ani hava değişimler sağlığınız üzerinde etki gösterebilir. Bu nedenle yeterli sıvı alımı, günlük minimum 2-2.5 litre su tüketimi çok kıymetli. Öyle ki bu ani değişimler, vücudumuzun ısı düzenleme sistemini zorlayarak kardiyovasküler sağlık veya solunum üzerinden de kendisini hatırlatır. Bunlardan biri de bağışıklık sistemi. Sıcak havalarda hasta olmayı kim ister? Bağışıklık sisteminin sıcak havaya verdiği tepkiyi inceleyen çok yeni bir çalışma, sıcak hava ile bazı kan hücreler seviyeleri arasında bir ilişki olabileceğini belirtiyor. Sıcak havanın, monosit olarak bilinen bazı beyaz kan hücresi sınıflarının daha yüksek seviyeleriyle ilişkili olduğu ve bunun da inflamasyonu tetikleyerek bağışıklık yanıtı üzerinde olumsuz etki gösterdiği bulunmuş. Amerikan Kalp Derneği'nin konferansında sunulan bu araştırmada iklim krizinin ilerleyen dönemlerde kardiyovasküler hastalık riskini artırabileceği de vurgulanıyor. Bağışıklık sisteminin en büyük destekçilerinden bol antioksidan kaynağı mevsim sebze meyvelerini beslenme planınızdan eksik etmeyin. Bitki bazlı Akdeniz tipi beslenmek hem size hem de gezegene iyi gelen beslenme modellerinde ilk sırada yer alıyor. Gezegene iyi gelen diyet modelleri konusunda son yıllarda konuşulan farklı terimler ve diyetler de var. Bunlardan biri Gezegen diyeti (Planetary Health Diet). The Lancet’de 2 yıl boyunca 37 farklı ülkeden uzmanın çalışarak oluşturduğu Gezegen Diyeti günlük ortalama 300 gram sebze meyve, 25g yağlı tohum, 50 g baklagil önerirken haftada sadece maksimum 100 g kırmızı et öneriyor. Akdeniz tipi beslenme ile benzer bir besin profiline sahip. 10 Haziran’da The American Journal of Clinical Nutrition'da yayımlanan çok yeni bir araştırma ise gezegen diyetinin hem sağlık hem çevre etkisine odaklanmış. Çalışmanın gezegen diyeti üzerinde yapılan ilk en geniş çaplı araştırma olduğunu belirtmekte fayda var. Sonuçlar bu beslenme tipini benimsemenin yüzde 30 daha düşük erken ölüm riski ve daha düşük çevresel etkiye sahip olduğunu vurguluyor. 200 binden fazla bireyin değerlendirildiği araştırmada gezegen diyetine bağlılığın yüzde 29 daha düşük sera gazı emisyonu ile ilişkili olduğu bulunmuş.
Mikroplastik tehlikesine karşı
İklim krizi ve çevre üzerindeki en büyük tehditlerden biri ise plastikler. Soluduğumuz havadan tabağımızdaki besinlere pek çok noktada karşımıza çıkan mikroplastik tehlikesine karşı da önlem almamız gerekiyor. Mikroplastiklere akciğerde, kanda, plasentada, anne sütünde, bebeklerin dışkısında rastlandığına dair birçok araştırma var. Yapılan çok yeni bir araştırmada ise mikroplastik parçacıkların üreme sağlığı üzerindeki etkisine odaklanılmış.
Science of the Total Environment dergisinde yayınlanan çalışmada 36 sağlıklı yetişkin erkekten alınan sperm örnekleri inceleniyor. Araştırmacılar tarafından incelenen her örnekte mikroplastiklere rastlandığı çarpıcı sonuçlar arasında. Bilim insanları mikroplastiklerin doğurganlık ve üreme sağlığı üzerindeki etkisi ile ilgili daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguluyor.
Gelelim tek kullanımlık plastiklere. Yaz aylarında açık havada geçirilen vaktin artması ile birlikte tek kullanımlık plastik kullanımı konusunda da bir artış görülebiliyor. The Indian Institute’un çalışmasında, bir kâğıt bardakta günde 3 bardak çay veya kahve içen bir kişinin 75 bin mikroplastik parçacık yutacağının altı çiziliyor. Hem kendi sağlığınız hem de gezegen sağlığınız için cam matara ve termos kullanımına özen gösterin.
Ekosistemin klimaları
Yaz güneşi bizi bunalttığında, ilk yapacaklarımızdan biri ağaçların gölgesine kaçmak oluyor. Öyle ki ağaçlar ısıyı ortalama 5-10 derece düşürebilecek kadar etkili. Peki, ağaçların strese girdiğini biliyor muydunuz? Ağaç stresi, ağaçların büyüme ve sağlığını olumsuz yönde etkileyen çevresel ve biyolojik faktörlerin neden olduğu bir durum. Bu da ağacın mutlu olmasını yani kök salmasını, yaşamasını etkiliyor. Çevre Günü’nün 2024 teması “Ekosistem Restorasyonu” yani doğayı iyileştirmemiz lazım. Vakit, doğa için aklımızı kullanma vakti…
Sırf ağaç dikmiş olmak için dikmek doğru değil. Ağaç olduğu yerde mutlu değilse strese giriyor; buna birçok şey neden olabiliyor. Egzoz dumanı, rüzgar, güneş, toprağın niteliği, etrafında başka ağaç olup olmadığı, varsa hangi ağaçlar olduğu…Yani tüm ekosistemi yok edip, “kestiğimizden daha fazla ağacı başka bir yere dikiyoruz” bakış açısı doğru değil. 13.404 bitki ve hayvan türü ile biyoçeşitlilik açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biriyiz. İhtiyacımız olan sadece bunun farkında olmak, sevmek ve korumak. Sadece şaşırtıcı hava koşullarıyla yüzleştiğimizde değil çevrenin iyiliğini ve iklim değişimi konusunun boyutlarını yıl boyu gündemde tutmak gerek. Hepimizin, en önemli meselelerinden biri “çevrenin sağlığı” olmalı. Tam da bu noktada her yeşil doğru yeşil değildir; özellikle suni çim görünce aklınıza gelsin. Çünkü çimler su kaynaklarımızı doğru kullanmak açısından pek de iyi bir seçim sayılmaz. 100 metrekare çim alanın ortalama su ihtiyacının haftalık 5 ton, aylık 20 ton olduğunu biliyor musunuz? Oysa doğal bitki örtüsünü korumayı başarsak ve her yeri çimle yeşillendirmeye kalkmazsak hem ekosisteme sahip çıkarız hem de su tasarrufu sağlayabiliriz.