DeFacto Mağazacılık ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Barış Sönmez: "Doğru zamanda yapılan cesur değişiklikler her başarı hikâyesinin ortak noktası"

Sektörün değerli isimlerine bugünkü başarılarının kilometre taşlarını sorduğumuz serimizin yeni konuğu DeFacto Mağazacılık ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Barış Sönmez...

 “Başarının anahtarının süreklilik ve her bir aksiyondan doğru dersi çıkarmaktan geçtiğine inanıyorum.” diyen DeFacto Mağazacılık ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdürü Barış Sönmez, kariyer yolculuğundaki kilometre taşlarını ve tecrübelerini tüm samimiyetiyle paylaştı.

Online dünyada işi sıfırdan öğrenmek benim için çok heyecan verici bir fırsat oldu
Kariyerime 2002 yılında Danone’de ürün müdür yardımcısı olarak başladım. 8 yıl süresince pazarlama departmanının farklı kademelerinde birçok markadan sorumlu yönetici olarak görev yaptım. Daha sonra kurduğum üst düzey yöneticilik hayali beni satış deneyimi üzerine çalışmaya itti. Bu doğrultuda markaya ait yeni bir satış kanalı kurup, iki yıl bu kanalın yöneticiliğini üstledim. 2010 yılı sonrası pazarlamacılık anlayışı hızla değişti. Bu konudaki erken farkındalığım klasik pazarlama deneyimimin beni geleceğe taşıyamayacağı düşüncesi ile kariyerimde bir dönüm noktasına getirdi ve Yemeksepeti’ne geçtim. O dönemde dijital pazarlama tüm büyük ölçekli şirketlerin radarında olmakla beraber, konuyla ilgili atılan adımlar ve yatırımlar henüz çok başlangıç aşamasındaydı. Biz pazarlama profesyonelleri için o pırıltılı dünyanın kapıları henüz yeni yeni açılıyor, hepimiz merak ve gayretle bu bilinmezi anlamaya ve iş süreçlerimize adapte etmeye çalışıyorduk. Klasik pazarlamayı en iyilerinden öğrenmiş biri olarak online dünyanın tam göbeğinde işi sıfırdan öğrenmek benim için çok heyecan verici bir fırsat oldu. Başlarda dijital pazarlamanın 101’ini kendi kendime çözmeye çalıştığım bir dönem olsa da, sektörün hızlı gelişimi ile beraber ben de işin tüm detaylarına hâkim biri olarak kendimi kısa zamanda dramatik ölçüde geliştirerek benzeri olmayan bir kariyer yolculuğuna adım atmış oldum. 11 yıl boyunca Yemeksepeti’nde CMO pozisyonunda görev alarak şirketin büyüme hikâyesinin bir parçası olmak benim için oldukça gurur verici. Geçtiğimiz Mart ayı itibarıyla kariyerime, başarısı Türkiye sınırlarını aşmış global bir moda markası olan DeFacto ile devam etme kararı aldım. Ve Defacto ailesinde mağazacılık ve pazarlamadan sorumlu genel müdür olarak çalışmaya başladım. 

Eğitim hayatımın kariyerime etkileri...
Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunuyum. Kariyer hayatımda Boğaziçili olmanın yeri çok başkadır. Tabii ki çok iyi bir eğitim aldım, çok iyi hocalarım oldu ama benim için asıl önemli nokta okuduğum okulun bana, öğrencisine olan yaklaşımı ve günlük sohbetlerimizde dahi bana vizyon katabilen okul arkadaşlarına sahip olmamdır. Boğaziçi Üniversitesi’nin 1999 yıllığını yapan komitedeydim. Yıllık deyip geçmeyin toplam bütçesi o zaman için 200 bin dolar olan bir proje. Bu projede iş hayatında karşılaşabileceğim birçok zorluğu erken yaşlarda deneyimleme şansım oldu. Örneğin rekabet; bizim dışımızda bu projeye talip olan çok iyi ekipler vardı. Ve bu bizi, seçici komiteyi bu işi en iyi bizim yapacağımıza ikna edebileceğimiz bir plan ve kusursuz bir sunum hazırlamamız gerektiğini öğretti. İkincisi bütçe yönetimi; malum iyi bir iş çıkarmak için her zaman uygun bütçeye ihtiyacınız olur. Bunun için de hayalimizi ve profesyonel bilgimizi sponsor adaylarına iyi satmanız gerekliliğini tecrübe ettik. (Bildiğim kadarıyla okul tarihinde dolar bazında alınmış en yüksek sponsorluk bedeli rekoru halen bende:) )Bir diğeri ise, zaman planı ve mükemmel uygulama; bir işi yaparken yapabileceğinizin en iyisini hayal edip onun peşinde koşmak çok önemli. Biz de daha 1999 yılında çok fazla kimsenin evinde bilgisayar bile yokken sadece basılı değil, içinde interaktif bir oyunun olduğu dijital bir yıllık CD’si hazırlayıp daha o dönemde disruptive olmanın avantajını deneyimlemiştik. Eğitim konusunda, Danone’de katıldığım “Danone Pazarlama Üniversitesi” eğitiminin bana farklı bir bakış açısı kazandırdığını söylemeliyim. Farklı ülkelerden katılımcıların olduğu ve sadece üç gün değil neredeyse bir buçuk yıl süren bu eğitimde teoride öğrendiklerimizi pratikte gerçek hayatta uygulamayı öğrenirken aynı zamanda iş arkadaşlarımızla birbirimizi değerlendirip gelişim alanlarımız üzerine geri bildirim alıyorduk. Bu benim için oldukça kıymetli bir deneyimdi.

Kariyerimdeki kilometre taşları...
Başarının anahtarının süreklilik ve her bir aksiyondan doğru dersi çıkarmaktan geçtiğine inanıyorum. Onun için de kariyerimde çok fazla iş değiştirmedim çünkü giriş, gelişme ve sonuç, bir hikâyenin olmazsa olmaz parçaları bana göre. Başarıya giden yolda konfor alanının dışına çıkmamanın en büyük engellerden biri olduğunu düşünüyorum. Doğru zamanda yapılan cesur değişiklikler her başarı hikâyesinin ortak noktası. Benim kariyerim de benzer dönüm noktalarını içeriyor. Bahsettiğim gibi benim için ilk basamak pazarlamanın temel ilkelerini öğrenip en üst seviyede uygulama fırsatı bulduğum Danone oldu. İkinci basamak ise pazarlamadaki konfor alanını bırakıp satış ekibine katılarak saha dinamiklerini ve saha ekibi yönetmeyi öğrenmekti. Üçüncü ve en önemli basamak ise Yemeksepeti’nin inanılmaz başarı hikâyesinin bir parçası olmaktı. Nevzat Aydın klasik bir pazarlamacıyı, dijitalde doğmuş bir şirketin yönetimine alarak aslında ciddi bir risk almıştı. Ben de büyük bütçeler yöneten bir yapıda iken, o zaman daha doğru dürüst pazarlama bütçesi olmayan bir şirkete geçerek risk aldım. Ama neticede doğru performans kriterlerine göre hedeflenen bütçeyi her yıl birkaç katına çıkararak 11 yıl boyunca sipariş sayısını her yıl en az yüzde 50 büyütmeyi başardık. Son olarak da geçtiğimiz ay çok büyük sorumluluk alarak FMCG ve e-ticaret deneyimi üzerine perakende sektöründe, konfor alanımın dışında yeni bir maceraya yelken açtım. Burada da kariyerime ve sektöre değer katacak birçok aksiyona ekibimle birlikte adım atacağıma yürekten inanıyorum.

İş hayatımda karşılaştığım zorluklar ve motivasyon kaynağım...
Danone’de ürün müdür yardımcısı olarak çalıştığım dönemde klasik pazarlamanın en iyileriyle birlikte çalışma fırsatım oldu. Benimle aynı dönemlerde ABM olan arkadaşlarımın hepsi şimdi sektöre yön veren insanlar, bu kadar başarı odaklı insanlara rekabet etmek hep çok zorlayıcı hem de inanılmaz motive ediciydi. İş sonuçları ve farklılaşmak iyi bir ürün müdürü olmanın tek yoluydu. Ben farklılaşabilmek adına satış ekibini motive etmeyi seçtim. Sahayı iyi dinleyebilmek, sahadaki satışçıları motive edebilmek için en az onlar kadar yüksek bir ikna kabiliyetine sahip olmam gerektiğini anladım ve bu kaslarımı zaman içinde geliştirdim. 

Ailemin hayattaki seçimlerime etkileri...
Ben bir öğretmen çocuğuyum. Okul arkadaşlarım yazlığa giderken, ben pazarda torba satmaktan tutun tezgahtarlığa kadar çok farklı işlerde çalışıp, hayatın gerçeklerini küçük yaşta öğrendim. Bana bu disiplini aşılayan ailem, beni üniversitede şartlarını zorlayarak öğrenci değişim programı ile Meksika’ya gönderecek kadar da vizyonerdi aynı zamanda. Eşim ise bizim evdeki asıl patron :) Önemli sunumları ilk önce eşime yaparım, işin dinamiklerini tam bilmese bile beni o kadar doğru yönlerden eleştirir ki, bir gün sonra nelerle karşılaşacağımın bir ön gösterisi olur. Bunun için kendisine müteşekkirim.

Çocukluk kahramanım...
Çocukluk kahramanım kesinlikle Michael Jordan. Ortaokul ve lise yıllarında basket oynuyordum ve o zamanlar daha önce kimsenin gerçekleştiremediği şeyleri yapan Jordan’ı takip eder, onun yaptıklarını taklit etmeye çalışırdım. 

Unutamadığım sunumlardan...
Yemeksepeti’ne katıldığımda çok düşük bütçelerle sadece performans pazarlaması yapan bir şirketti. O zamanlar tüm şirketler dijital mecralardaki yatırımlarını artırmaya çalışırken benim hedefim ise tamamen online bir şirketi TV’de de devamlı yatırım yapar hale getirip büyümeyi hızlandırmaktı. O zamana kadar kimsenin yapmadığı ölçüm yöntemleri ile TV’de yapılan medya satın alma harcamasını performansa bağlayarak yaptığım sunum Nevzat Aydın ve yurtdışındaki yatırımcıları ikna etmemi sağlamıştı. Yemeksepeti yolculuğumun da önemli dönüm noktalarından biri olmuştu.

İlk maaş heyecanım...
Ortaokuldayken, yaz tatilinde çalışarak kazandığım ilk para ile o zamanlar hayallerimi süsleyen basketbol ayakkabısını aldığımı çok net hatırlıyorum. Yemeksepeti’nden aldığım ilk maaş ile de dijital dünyaya adım atan bir yönetici olarak son çıkan iPad’lerden almıştım.

İyi bir lider olabilmek için hedefim...
Lise yıllarında basketbol takımının kaptanlığını yapıyordum. Takım oyuncusu olmanın ve takım arkadaşlarımla başarıya ulaşmanın zevkini o yaşlarda almıştım. İş hayatına başlarken de hayalim, iş hayatında da iyi bir takım oyuncusu olmak ve hazır olduğumda takım kaptanı olup tüm ekibi başarıya taşıyacak olan sorumlulukları alabilmekti. Yöneticilik yapmaya başladıktan sonra da kendimi hep takım bir kaptanı olarak gördüm. Takım arkadaşlarımı bir hayalin peşinden koşmaya motive etmek, onların önünü açmak, gerektiğinde doğru kişiye pası verebilmek ve başarıyı beraber kutlamak, sporda olduğu gibi iş hayatında da çok değerli bir taktik benim için. İyi bir lider olabilmek için başarıya takım arkadaşlarınızdan daha çok inanmak ve onlara örnek olabilmek hep hedefim oldu.

Bugünkü işimi yapmıyor olsaydım...
Bugünkü işimi yapmıyor olsaydım kesinlikle sporcu olurdum. Devamında da koç ya da teknik direktör olurdum. Sorumluluğu ağır olsa da, doğru oyun planını uygulayıp güzel sonuçlar almak beni çok motive ediyor.

Motivasyon kaynağım...
Çalışma arkadaşlarım ile birlikte, ürün ya da servis alanında bir yeniliği kurgulayıp onu hayata geçirebilmek benim en çok zevk aldığım işlerin başında geliyor. Tamamen yeni bir şey olmasa da, benzer örnekleri inceleyip onu çok daha iyi bir hale getirip insanların hayatına değer katmak her pazarlamacının rüyasıdır herhalde. Bir diğer motivasyon kaynağım ise başarıyı paylaşmak. Bir yöneticinin en mutlu anları bence bir ekip arkadaşının terfi etmesi ve daha büyük sorumluluk almasıdır, çünkü bu yöneticiye daha büyük hayaller için zaman kazandırıyor. Ek olarak sektörde örnek gösterilen uygulamalar yaratıp bunu gerek genç arkadaşlarla gerekse diğer paydaşlara anlatıp, onların da kendilerine dersler çıkarmalarını sağlamak bir diğer motivasyon kaynağım.

Mesleğin ilk yıllarındaki Barış Sönmez'e vereceğim tavsiye...
Mesleğinin ilk yıllarındakilere vereceğim ilk tavsiye, daha fazla cesur ve yenilikçi olmak olurdu. Çünkü bu şekilde ya çok başarılı olursun ya da o hatadan çok değerli dersler çıkarırsın. Her iki durumda da kazanıyorsun yani. Tabii alınan riskin ölçülebilir olması çok önemli. Her sabah bir makale okuyup sonra işe koyulma alışkanlığını son 10 yılda edindim. Bir de güne daha erken başlamalarını öğütlerdim. 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir