Dijital dünyanın her geçen gün daha karmaşık hale geldiği bir dönemde, insanların markalar ve teknolojilerle olan ilişkisi yeniden şekilleniyor. Accenture’ın “Life Trends 2025” raporu, teknolojiye olan güvenin önemini vurgularken, markaların müşterileriyle sağlıklı ilişkiler kurabilmek için yeni yaklaşımlar benimsemeleri gerektiğini ortaya koyuyor.
Güven krizi: Dijital teknolojiler ve sahte içerikler
Accenture’ın araştırmasına göre, kullanıcıların yüzde 50’den fazlası çevrim içi gördükleri içeriklerin doğruluğunu sorgulamaya başladı. Özellikle yapay zekâ ve üretici yapay zekâ teknolojilerinin yükselişi, dijital deneyimlerin güvenilirliğini tehdit ediyor. Geçtiğimiz yıl, kullanıcıların yüzde 33’ü sahte içerikler veya dolandırıcılık vakalarıyla karşılaştığını belirtti. Markaların, bu tür sorunlara karşı “güven fenerleri” yaratmaları gerektiği açık. Güvenilir iletişim, dürüst ticaret ve şeffaf ürün stratejileri, müşterilerin sadakatini kazanmanın anahtarı olabilir.
Gelecek nesiller ve teknoloji kullanımı
Sosyal medya ve sınırsız internet erişimi, özellikle gençler arasında kimlik bunalımlarına ve zararlı davranışlara yol açabiliyor. 18-24 yaş aralığındaki bireyler, sosyal medyanın kimliklerini etkilediğini söyleme konusunda 55 yaş üstü bireylere göre iki kat daha fazla olasılık gösteriyor. Bu durum, ebeveynleri, gençlerin dijital teknolojilerle sağlıklı ilişkiler kurmasını sağlamak için çeşitli önlemler almaya zorluyor.

Sabırsızlık ekonomisi
Modern tüketiciler, ihtiyaçlarına hızlı çözümler üretilmesini bekliyor. Araştırmaya göre, tüketicilerin yüzde 75’i, şirketlerin değişen beklentilere daha hızlı uyum sağlamasını istiyor. Özellikle sağlık ve finans gibi kritik alanlarda, kullanıcılar daha fazla güvenebilecekleri bilgi kaynaklarına yöneliyor. Bu bağlamda, markalar yalnızca hız değil, aynı zamanda güvenilirlik de sunarak sadık bir müşteri kitlesi oluşturabilir.

Yapay zekâ ile insan işbirliği
Generatif yapay zekâ araçlarının iş yerinde daha yaygın hale gelmesiyle, çalışanların yüzde 44’ü bu teknolojilerin işleri daha verimli hale getirdiğini söylüyor. Ancak bu araçlar, iş kalitesine olumlu katkı sağlasa da bazı çalışanlar için yaratıcılığı sınırlayıcı (yüzde 14) ve iş güvenliğini tehdit edici (yüzde 11) bir unsur olarak algılanıyor. Liderlerin, çalışanların motivasyonunu ve işteki rollerini koruyarak yapay zekâ ile uyumlu çalışma ortamları yaratması kritik bir önem taşıyor.

Gerçek deneyimlere dönüş
İnsanlar, dijital dünyadan uzaklaşarak doğa ve gerçek dünyayla daha derin bağlar kurmayı arzuluyor. Rapor, bireylerin yüzde 42’sinin son haftadaki en keyifli deneyimini gerçek yaşamda yaşadığını, yalnızca yüzde 15’inin ise dijital deneyimlerden memnuniyet duyduğunu ortaya koyuyor. Bu eğilim, markalar için daha özgün ve duyusal açıdan zengin deneyimler yaratmak adına büyük fırsatlar sunuyor.
Güven ve insan odaklılık öncelikli
Accenture Song CEO’su David Droga’nın da belirttiği gibi, “İnsanlar ve teknoloji arasındaki ilişki giderek daha karmaşık bir hale geliyor.” Markaların, büyüme ve yenilik peşinde koşarken güven ve insan odaklılığı ikinci plana atmaması gerekiyor. Accenture Life Trends 2025 raporundan yola çıkarak, 2025’e doğru ilerlerken, markaların hem teknolojik yeniliklere hem de tüketici beklentilerine uygun stratejiler geliştirerek başarılı olması mümkün.