2024 beslenme trendlerinde bizleri neler bekliyor?

Beslenme Uzmanı, Aktivist Dilara Koçak: 2024'te beslenme ve iyi yaşam konusunda bizleri nelerin beklediğini merak ediyor musunuz?

Sağlıklı beslenme ve iyi yaşam 2024 ‘te de en büyük trendlerden olmayı sürdürecek demek mümkün. Şimdiden hepimizin daha sağlıklı beslendiği ve iyi hissettiği bir yıl olmasını diliyorum..

Bitki bazlı beslenme 1 numara
Devam eden pandemi ve iklim değişikliğinin açıkça görülebilen etkisi, yaşam tarzı ve tükettiğimiz gıdalarda değişime sebep oldu. 2050’de Dünyayı beslemek için üretimin yüzde 70 artması gerekiyor. 2030 yılına kadar ise 20-30 yaş aralığı için kolon kanseri vakalarında yüzde 80-90 artış bekleniyor…Diğer yandan tarım alanlarının yüzde 83’ü, günlük enerjinin sadece yüzde 18’i olan hayvansal protein için harcanıyor…

Bitki bazlı diyet aslında genelde hayvansal kaynakların sınırlandırıldığı veya tüketilmediği bir beslenme planı. Veganizmle arasındaki tek fark hayvansal kaynakların sınırlı olarak tüketilebiliyor olması değil. Bu beslenme planında aynı şekilde işlenmiş besinlerin de sınırlandırılması önerilir. Temelinde sağlığı iyileştirmek var.

Science of the Total Environment'da geçtiğimiz aylarda yapılan yeni bir araştırmada Birleşik Krallık’ta yaşayan bireylerin besin tercihleri değerlendirilmiş. Araştırmacılar yiyecek ve içeceklerde bitki bazlı alternatifleri tercih ettiğini bildiren kişi oranının son yıllarda neredeyse iki katına çıkarak yüzde 6,7'den yüzde 13,1'e ulaştığını belirtiyor. Aslında bitki bazlı gıdalarda artışın nedeni sadece besin değerleri değil, aynı zamanda gezegeni iyileştirmek için de bir adım atmak. Hayvancılık üretiminden kaynaklanan emisyonların dünyanın insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının yüzde 14.5’ini temsil ettiğini hatırlatmakta fayda var. Bu yıl hem sağlığınızı iyileştirmek, hem de gezegene iyi bakmak için bir adım atın. Örneğin et yediğiniz günlerde bile, rutininize bitki bazlı yiyecekler eklemeye başlayın, tabağınızın büyük bir kısmını salata ile doldurun. Atıştırmalıklarınızı sebze meyvelerden yana kullanın. Et yemeklerinizi günde bir öğünle sınırlandırmayı, uzun zamandır uyguladığım etsiz pazartesi ilkesi gibi haftada bir gün et tüketmemeyi yaşam tarzınız haline getirebilirsiniz. 

2024 yılında tüketiciler bitki bazlı yemeklerin tadını çıkaracak gibi görünüyor. Whole Foods'a göre 2024'ün en önemli gıda trendi, bitki bazlı gıdaların çeşitliliği olacak. Öyle ki bu durum bitki bazlı gıda röneasansı olarak tanımlanmış.  Bitki bazlı alternatiflere, bakliyatlar ile hazırlanan ana yemeklere bu yıl sıklıkla hem raflarda, hem sofralarda rastlayacağız. Sadece kırmızı et alternatifleri değil; bitki bazlı balık, peynir ve yoğurt türevi ürünleri de görmeye alışıyor olacağız. Aslında herkes gıdanın çevre üzerinde olan etkisini fark ediyor yavaş yavaş. Hatta son yıllarda bunun için “klimateryen “ yani iklim dostu beslenme diye bir terim çıktı ortaya. Mevsiminde olan meyve ve sebzeleri tüketmeyi tercih etmeniz, nakliye gibi nedenlerden dolayı oluşan sera gazı salımını önemsemeniz ve bunu azaltmak için yerel gıdaları tercih etmeniz yeterli. Önümüzdeki yıllarda bu terimide sıklıkla duyacağız. 

Kolajen desteği

Vücudumuzdaki kolajen yaş alma ile birlikte azalmaya başlıyor. Özellikle 40 ve 50’li yaşlardan sonra azalan kolajeni içeriden ve dışarıdan desteklemek kıymetli. Östrojenin etki gösterdiği en önemli proteinlerden biri ise kolajen. Östrojenin azalmasıyla birlikte ciltte kolajen üretiminin de etkilenmesi ile nem kaybı gibi semptomlar görülebilir. Burada hem cilt sağlığı hem de eklem sağlığına destek olan kolajeni önemseyin. Beslenme yoluyla alabileceğimiz doğal kolajen kaynakları; et, tavuk, balık iken ilikli kemik suyu tüketimini bu dönemde arttırmanızı önerebilirim. Yumurtanın da bir miktar kolajen içeriğini hatırlatmak istiyorum.  Bu yıl kolajen içeren alternatiflere hem gıda, hem takviye hem de kozmetik alanında artışa şahit olacağız.

Menopozdan korkmadan
Menopoz dönemi, kadınların hayatındaki dönüm noktalarından biri. Bu nedenle hem menopoz öncesi yani premenopoz hem de menopoz dönemini iyi yönetmek önem taşıyor. Değişen hormon seviyeleri, menopoz sırasında ruh hali değişimlerine ve kaygıya sebep olabilir. Bazı kadınlar için bunlar menopoza yaklaştıklarının ilk işaretleri olarak değerlendirilir. Burada dikkat etmeniz gereken ise yeterli uyku, dengeli beslenme, egzersiz ve stres yönetimidir. Bu 4’lüyü bir puzzle’ın 4 ayrı parçası olarak değerlendirerek her birini size fayda sağlayan bütünsel bir adım olarak uygulamaya çalışın.  Bu yıl menopoz semptomlarını hafifletmeye yardımcı olan, hormonal dengeye odaklanan kadın sağlığı ürünlerine daha sık rastlayabiliriz. Pubmed'e göre, 2030 yılına kadar dünya çapında 1,2 milyara yakın kadın menopoza girecek,her yıl 47 milyon yeni kadın ise menopoza giriyor. Aslında buna bir trend olarak değil yaşamsal bir döngü olarak bakmak ve değerlendirmek gerekiyor.Regl dönemi için özel çaylar, menopoz için hormon dengeleyici alternatifler ve takviyeler bu yıl raflarda yerini arttıracak. Fitoöstrojenlerin menopoz semptomlarını azaltmaya yardımcı olduğuna dair pek çok araştırma var. Bu besinlerin başında keten tohumu geliyor. Mercimek, nohut gibi baklagillerin de fitoöstrojen içeriği ile bu dönemde size fayda sağlayabileceğini belirtmek istiyorum.Menopoz özelinde bu besinler ile farklı fonksiyonel alternatifleri raflarda görebiliriz.

Uykuya ihtiyacımız var
Özellikle sınav/iş stresinin yoğunlaştığı bazı dönemlerde, eminim ki birçoğunuzun uyku düzeninde değişiklikler görülebiliyor. Uyku kalitesinin iyi hissetmek ile doğrudan ilişkili olduğunu unutmayın. Üstelik düzenli uyku kilo kaybı sürecinde de olumlu rol oynuyor. Bu yıl raflarda uykuya geçişe destek takviyeleri,içecekleri ve gıdaları daha sık göreceğiz. Burada da en sık rastlayacağımız etken madde melatonin. Bir diğer adıysa uyku hormonu. JAMA Pediatrics dergisinde geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir araştırma, melatonin takviyelerinin artışta olduğunu vurguluyor. Araştırmada okul çağındaki ve ergenlik çağındaki çocukların neredeyse beşte birinin uyku için melatonin aldığı ve bazı ebeveynlerin bu hormonu rutin olarak okul öncesi çocuklarına verdiği ilgi çekici sonuçlar arasında. 

Filizlendirilmiş bakliyat ve tahıllar

Filizlendirilmiş bakliyat son yıllarda merak edilen popüler bir konu. Bakliyatlarda bulunan fitik asit ve lektin minerallerin bağırsaklarda emilimini engelleyerek şişkinlik yapmasına sebep olabilir. Filizlendirme; tohumların çimlendirilerek yeniden canlandırılmasıdır. Bu aktivasyon işlemi baklagillerin içerisindeki fitik asit, lektin gibi maddelerin azaltılmasına, sindirimi kolaylaştırmaya ve besinlerin emilimini arttırmaya yardımcı olur.Baklagili bir gece önceden ıslamak pişirmeyi nasıl kolaylaştırıyor ise filizlendirmek de fitik asiti devre dışı bırakarak sindirimi kolaylaştırır.Filizlendirme ile uyuyan tohumdan yeniden canlanan ürünün vitamin, mineral, enzim ve antioksidan içeriği artar ve besinsel değeri gelişir. Filizlenmiş tahıllar ve baklagiller pişirilebilir ve yemeklere eklenebilir veya un haline getirilerek farklı şekilde kullanılabilir. 2024‘te tüketicilerin daha fazla besin değeri ararken alternatif unlara ulaşabileceğini tahmin ediyorum. Filizlendirilmiş bakliyatlardan elde edilmiş unları da sıklıkla duyacağımızı söyleyebilirim. 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir