Teknoloji kullanım alışkanlıklarınızı değiştirerek ekolojik yaşama nasıl destek olabilirsiniz?

Hayatımızda yapacağımız ufak değişimlerle, dünyayı tekrar nefes alabilen, yaşamın ve gelişmenin kaynağı olan haline geri döndürebiliriz. Üstelik parçası olduğumuz gezegenimiz gibi, bunları yapabilecek iyilik ve güzellik de içimizde saklı.

Binlerce yıldır depremler, seller, volkanik patlamalarla sürekli dönüşen ama her durumda doğal dengesini bir şekilde bulan dünyamızın bugünkü haline ulaşacağı büyük değişim yolculuğu 1700’lerin sonunda, Birinci Sanayi Devrimi ile başladı. Ve modern dünya, sadece son 250-300 yıl içinde yaşanan gelişmelerle ortaya çıktı. Tarih kitaplarından anımsayacağınız bu devrimlerin her biri, bir öncekine göre üretimin ve dolayısıyla tüketimin artışını körükledi.

Dünya için alarm zilleri çalıyor

Çevre kirliliği, nesli tükenen canlılar, temiz su kaynaklarının tükenmesi, buzulların erimesi gibi konular aslında on yıllardır uzmanlarca konuşuluyordu. Tüm bunlar ve uzmanların uyarıları yakın zaman öncesine kadar birçok kişinin gündeminde yoktu. Ta ki olaylar en yakınımıza gelene kadar…

Yazdan önce denizlerde yaşanan kirliliği ve müsilaj sorununu konuştuktan sonra, yurdun onlarca farklı noktasındaki yangınlarla, farklı yerlerdeki sellerle mücadele ettik. Üstelik bu konularda yalnız değiliz, dünyanın farklı bölgelerinden sık sık böyle haberler duyar olduk. 

Kısaca; dünya için alarm zilleri çalıyor! 

Tüm bu yaşananların sebebi ve dünyanın bir numaralı sorunu ise iklim değişikliği…

Kendimiz için küçük, dünya için büyük bir adım atalım…

Bugün olumsuz sonuçlarını görmeye başladığımız iklim değişikliğini geri döndürmeyi başarmak için yapmamız gerekenler aslında çok net. Hayatımızda yapacağımız ufak değişimlerle, dünyayı tekrar nefes alabilen, yaşamın ve gelişmenin kaynağı olan haline geri döndürebiliriz. Üstelik parçası olduğumuz gezegenimiz gibi, bunları yapabilecek iyilik ve güzellik de içimizde saklı. 

Hayatımızda yapacağımız değişiklikler neler olabilir noktasında gündelik hayatta da iş yaşamında da hemen her şeyin merkezinde olan teknolojiyi kullanım alışkanlıklarımız büyük önem taşıyor. Gönderilen her mail, atılan her tweet, oynadığımız her oyun ise emisyonlara katkıda bulunuyor. Bireysel kullanımın emisyonlara etkisi çok küçük de olsa dünyanın toplam dijital kullanımı düşünüldüğünde dijital teknolojilerin temiz enerjiye geçişi, emisyonların azaltılması için önem taşıyor.

E-posta kutunuzu düzenli temizleyin

İster donanım ister yazılım olsun, her teknoloji elektrik enerjisinden güç alır. E-posta uygulamaları da bu kapsamda yer alıyor. E-postalarını düzenli tutmak gereksiz enerji kaybının önüne geçecektir. Size basit görünse de, bu karbon ayak izinizi kontrol altında tutmada işinize yarayacaktır. Eski e-postaları silin, artık okumadığınız haber bültenlerinin aboneliğinden çıkın ve spam'i elinizden geldiğince engelleyin. Outlook için SpamBully ve MailWasher gibi istenmeyen posta önleme filtreleri kullanışlı olabilir.

Dizüstü bilgisayarı masaüstüne tercih edin

Fişe takılan cihazlar, elektriği her şeyden daha çok çeker. Masaüstü bilgisayarlar, laptoplara göre daha fazla elektrik harcar. Bir masaüstü bilgisayar ayda ortalama 17.5 kW elektrik tüketir. Haftanın her günü, günde 4 saat kullanılan bir masaüstü bilgisayarın aylık enerji tüketimi ise 37 TL tutarında olur. Haftanın her günü, günde 4 saat aktif olarak kullanılan bir laptop bir ayda 11 kW (23 TL tutarında) elektrik tüketir.  Haftanın her günü, günde 4 saat aktif olarak kullanılan bir oyuncu laptopunun aylık enerji tüketimi ise 14 kW ile 29 TL civarında olur. Bu noktada çevreci bir yaklaşım olarak yapılması gereken iyi bir dizüstü bilgisayara yatırım yapmaktır. Dizüstü bilgisayarın pil durumunu analiz eden araçlardan en iyi şekilde yararlanın, böylece cihazın performansında ve sürdürülebilirliğinde yapılacak tüm değişikliklerden haberdar olabilirsiniz.  Son dönemde bilgisayar üreticilerin çevre konusunda daha hassas olduğunu da görüyoruz. Örneğin Acer’ın Vero serisi, geri dönüştürülmüş (PCR) plastik malzeme ve geri dönüştürülebilir ambalaj kullanarak üretilmiş. Bu seri, cihazların sadece enerji tüketimi açısından değil, üretiminde kullanılan parçaların da ekolojik yaşama destek olabileceği konusunda iyi bir örnek.

Bilgisayarınızın parlaklığını ve sesini optimize edin

Elektrik ve pil ömründen tasarruf etmenin bir başka yolu, bilgisayarınızın güç tüketimini azaltmaktır. Bu noktada bakmanız gereken kilit nokta görsel-işitsel ayarlarınızdır. Başlangıç olarak, ekranınızın parlaklığını ayrıntıları net bir şekilde görebileceğiniz, ancak enerjiden tasarruf edeceğiniz bir noktaya getirin. Ses açısından, aynı tavsiye geçerlidir. İlgili ayarı ihtiyacınız olan desibel değerine çevirin. Farklı uygulamalarda ses seviyesini bile değiştirebilirsiniz, böylece hepsi aynı gücü çekmez. Bir bilgisayarın yerleşik sistemi ile kulaklıklarının veya harici hoparlörlerinin ne kadar farklı çalıştığını göz önünde bulundurarak ses çıkışınızı düzenlemekte fayda var. 

Bulut yerine dahili depolama tercih edin

Dosyalarınızı buluta kaydetmek çok kullanışlı ve güvenlidir, ancak verilerin aktarılmasından depolanmasına kadar her aşama, aslında daha pratik yöntemlerle önlenebilecek CO2 üretir. Business Quant raporuna göre, bir bilgisayar sabit diskinin ortalama kapasitesi 2020'nin ikinci çeyreğine kadar 3,2 terabayta ulaştı. Bu noktada, bilgisayarınızın kendisi en güvenilir veri depolama alanınız olmalıdır. Durum böyle değilse veya ekstra alana ihtiyacınız varsa, alternatif olarak harici sabit disklere, USB çubuklara ve hatta telefonunuza dönebilirsiniz. Harcayacağınız tek enerji, cihazları bağlamak ve dosyaları aktarmaktır.

Online platformlardan izlemek yerine film ve müzikleri indirin

2019 yılında Glasgow Üniversitesi ve Oslo Üniversitesi, mevcut müzik endüstrisinin ekonomik ve çevresel etkisini inceleyen Dr. Matt Brennan'ın yönetiminde bir çalışma yürüttü. Buna göre plastik kirliliği, CD’lerin en yoğun şekilde kullanıldığı 2000’lerin ilk dönemlerinden bugüne en düşük seviyeye ulaşmış durumda. Bununla birlikte, müzik dinlemek ve indirmek, 2016 yılına kadar sera gazı emisyonlarını (GHG) büyük ölçüde artırarak ABD'de 350 milyon kg'a ulaştı. Avrupa'da bir saat boyunca internetten video izlemenin ortalama karbon ayak izi yaklaşık 55 gCO2e'dir (gram karbondioksit eş değeri). Bu, Birleşik Krallık'ta mikrodalgada dört paket patlamış mısır yapmaya veya üç kez elektrikli ısıtıcıda su kaynatmaya denktir. Günümüzde eğlenceli içerik tüketiminin neredeyse tamamı dijital platformlar üzerinden gerçekleşiyor. Bu alanda yarattığımız emisyonun önüne geçmek imkansız. Yapabileceğiniz şey, en az zararlı seçeneğe gitmek. Müzik, film veya diğer içerikleri streaming platformlarından izlemek yerine, bunları indirebileceğimiz yasal platform seçeneklerini kullanabiliriz.

Çevrimdışı oyunları ve uygulamaları kullanın

Ne yazık ki, akış ve indirme hizmetlerine dayanan yalnızca müzik veya filmler değildir. Video oyunları ve uygulamaları, onları kullanışlı ve popüler yapan ancak pek çevre dostu olmayan birçok dijital etkileşim kullanır. Berkeley Ulusal Laboratuvarında çalışan ve Uluslararası İklim Değişikliği Paneli’nin bir üyesi olan bilim insanı Evan Mills, yaptığı araştırma sonucunda bilgisayar oyunu oynayanların her yıl saatte 75 milyar kilowatt enerji harcadığını buldu. Bu da 25 elektrik santralının enerji çıktısına eşit. Yalnızca ABD’deki oyun sistemleri, yıllık 6 milyar dolar değerinde elektrik tüketiyor. SaveOnEnergy’nin bir araştırmasına göre dünya çapında 126 milyon aktif oyuncusu olan Minecraft, çevreyi en çok kirleten video oyunu. Sorunu hafifletmek için yalnızca çevrimiçi çalışan yazılımlardan kaçının. Bunun ötesinde, oyunları online oynamak yerine indirip cihazlarından çevrim dışı oynayabilirsiniz.

Çevre dostu akıllı beyaz eşyaları tercih edin

Evinizde uzun yıllardır kullandığınız ve hala çalıştığı için mutlu olduğunuz su ısıtıcıdan buzdolabına eminim birçok beyaz eşya ve aleti vardır. Cihazların hala sorunsuz çalışması iyi haber gibi görünse de bardağın boş tarafından bakınca bu eski tip cihazların çok ciddi enerji harcadığının altını çizmemiz gerek. Tabii bir de giderek akıllanan cihazlar var. Sahip olduğu yenilikçi teknolojilerle kolayca yönetilebilen akıllı beyaz eşyalar bunun ötesinde enerjiden de tasarruf etmenizi sağlıyor. Örneğin LG markasının sunduğu ThinQ teknolojili akıllı beyaz eşyalar, kullanım alışkanlıklarınızı analiz ederek zamandan, enerjiden ve paradan tasarruf etmenize yardımcı oluyor. Örneğin, buzdolabının kapısını açıp kapatma olasılığının daha düşük olduğu gece saatlerinde buzdolabının güç tüketimini en düşük seviyeye ayarlayabiliyor. Ya da kullanıcı ön kapıyı kilitledi ve bir tatil için yola çıktı, ancak cihazlardan birini kapatmayı unutursa LG ThinQ uygulaması sayesinde kullanıcılar uygulama üzerinden tüm cihazlarınızın durumunu kontrol edebiliyor, ardından nerede olurlarsa olsunlar diledikleri cihazı uzaktan kapatabiliyorlar. Akıllı beyaz eşyalar gıda son kullanma tarihi uyarısı gibi özelliklerle iyi düşünülmüş çözümler sunuyor. Yine son teknoloji sayesinde, buzdolabının kapısını açmadan ekranına tıklayarak içerisindeki yiyecek ve içecekleri görmeyi sağlayan LG InstaView gibi ürünler, kapının açılması nedeniyle yaşanan soğuk hava kaybını önlediği için hem enerji tasarrufu hem de gıdaların tazeliğini daha uzun süre koruması açısından önemli. Ayrıca, bu ürünler, 10 yıllık garantiye sahip, daha az bileşeni dolayısıyla daha az sürtünme noktası bulunan Lineer Kompresör sayesinde daha sessiz çalışıyor ve yüzde 32 daha az enerji harcıyor.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir