Dünya, hızla değişen bir çağa tanıklık ediyor. Değişimlere ayak uydurmak hatta öncülük etmek artık yeni dünyanın bir sorumluluğu. Teknolojik ilerlemelerin yanı sıra kültürel ve sosyal dinamiklerdeki değişimler, insanlığın geleceğini şekillendirirken, aynı zamanda bireyler ve toplumlar için yeni sorumluluklara ve fırsatlara kapı açıyor. Next Level olarak nitelendirebileceğimiz bu yeni aşamada, teknolojik ilerleme ile birlikte gelen sorumlulukları da göz önünde bulundurmamız gerektiği aşikâr.
Son birkaç yıla damgasını vuran yapay zekâ, merkeziyetsizlik ve çok merkezlilik kavramları, toplumlar arasındaki ilişkileri, teknoloji kullanımını ve ekonomiyi kökten değiştiriyor. Ancak, bu değişimlerle birlikte yeni etik ve sosyal sorumluluklar da ortaya çıkıyor. Örneğin, yapay zekâ ve otomasyon teknolojileri iş dünyasında devrim yaratıyor ancak aynı zamanda iş gücündeki değişimler ve işsizlik endişeleri de artıyor. Öte yandan sadece teknolojik ilerlemeyle değil aynı zamanda etik ve sosyal sorumluluklarımızı da göz önünde bulundurmak önemli hale geliyor.
İşte tüm bu nedenlerle; 2015 yılından bu yana konu ve konuklarıyla iş dünyasının kapılarını inovatif zihinlerle aralayan Meetup İstanbul, “Next Level” temasıyla dijital devrim yaşatan trend ve teknolojilerden hareketle; NextHuman, NextAI, NextStartUp, NextFuture ve NextBrand alt başlıkları ile Next Level çatısı altında kendi alanında uzman isimlerle geleceğe projeksiyon tutmaya hazırlanıyor.
Bu bağlamda; P&G Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Kurumsal İletişim Direktörü Nesli Kılıçal'a, kendi perspektifinden Next Level’ı ve gelecek hedeflerini sorduk.
Sürdürülebilirlik odaklı inovasyonlar artacak
Günümüzde tüketicilerin hem ihtiyaçları hem de tutumları değişiyor. Ancak sürdürülebilirliği ve inovasyonun öncelik haline getiren şirketler, hızla gelişen bu pazarda rekabet gücünü koruyabilir ve değişime yanıt verebilir. Bu nedenle sürdürülebilirlik odaklı inovasyonların hızla arttığını görüyoruz ve görmeye devam edeceğiz. Bu alanda yaşanan rekabetin de geleceğimiz için önemli katkılar sunacağına inanıyorum.
P&G Türkiye olarak en büyük amacımız, hepimizin ortak evi olan dünyamızı koruyarak geleceğe taşımak ve insanların hayatlarını iyileştirmek. Her gün dünyada 5 milyar insanın hayatına dokunuyoruz. Türkiye’de ise her 10 evin 9’unda varız. Tam 100 yıl önce dünyanın ilk tüketici ve pazar araştırmalarına başlayan öncü bir şirket olarak, tüketicilerimizin içgörülerini anlamaya odaklanıyor ve bu doğrultuda yenilikçi ürünler geliştiriyoruz. Her yıl 20.000’den fazla araştırma yapıyor, 100’e yakın ülkeden 5 milyondan fazla tüketiciyle görüşüyoruz. Görüyoruz ki tüketiciler bugün artık markalardan şirket yapılarıyla, ürünleriyle sürdürülebilir olmasını bekliyor. P&G olarak biz, bu araştırmalar ışığında sürdürülebilir ürünler geliştirirken, tüketici alışkanlıklarını da sürdürülebilirlik odağında değiştirmeye çalışıyoruz. “P&G olarak 'Dünya Bizim Evimiz' diyerek çıktığımız sürdürülebilirlik yolculuğunda markalarımızın enerji, su ve atık alanında sağladığı çevresel faydaları ve bunun getirdiği tasarrufu vurguluyoruz. Hep birlikte atılacak ufak adımlarla önemli bir etki yaratılabileceğine inanıyoruz. Elektrik ve suyun en fazla kullanıldığı alanlar mutfak ve banyolar. Gerçekleştirdiğimiz yaşam döngüsü analizleri bulaşık ve çamaşır yıkarken ortaya çıkan karbon ayak izinde en büyük payın üretim sürecinin düşünülenin aksine nakliye gibi aşamalardan değil suyun ısıtılmasından kaynaklandığını ortaya koyuyor. Isıtma süreçleri, elde yıkama işlemlerinden meydana gelen karbon ayak izinin yüzde 93'ünü, bulaşık makinesi kullanımına bağlı karbon ayak izinin ise yüzde 72'sini oluşturuyor. Çamaşır yıkamadaki ayak izinin yüzde 60’ı da yine kullanım alışkanlıklarından kaynaklanıyor. Soğuk suda bile etkili üstün performanslı ürünlerimiz ile kaynaklarımızı korurken aile bütçesinden tasarruf yapılmasına da katkıda bulunuyoruz. Bulaşık deterjanı markamız Fairy’nin elde bulaşık yıkama deterjanı ile aynı miktardan en çok satan bidon deterjana kıyasla soğuk suda bile 3 kata kadar daha fazla bulaşık yıkayarak, ciddi bir tasarruf sağlıyoruz. Ön yıkama yapmaya gerek bırakmayan bulaşık makinesi deterjanımız ise kısa programa geçilmesiyle bir pakette 165 TL’ye varan elektrik tasarrufu sağlıyor. Çamaşır yıkama sürecinde de aynı şekilde kaynaklar çok fazla tüketiliyor. Ariel ile soğuk suda yıkama yapılarak yılda 580 TL’ye varan elektrik tasarrufu sağlanıyor. Alo ile yine düşük sıcaklıklarda yapılan yıkama ile 1 pakette 117 TL’ye varan elektrik tasarrufu elde ediliyor.