Sürdürülebilirlik, sosyal sorumluluk ve hayırseverlik kavramların ötesine geçerek günümüzde küresel gündemin en önemli başlıklarından biri haline geldi. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) tarafından bu yıl dokuzuncusu yayımlanan Sürdürülebilir Kalkınma Raporu (2024)’una göre; 2015'te ilan edilen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacının 2030'a kadar gerçekleştirilemeyeceği ifade ediliyor. Peki bundan sonra neler yapabiliriz? Gündemimizden düşmeyen bu kritik konu hakkında WWF-Türkiye İletişim Grup Müdürü Neyran Savaşman Akyıldız’ın görüşlerini aldık…
Geleceğe adım: Sürdürülebilirlik, doğa ve iklim mücadelesi
Sürdürülebilirlikten değil – sadece basitçe sürdürebilmekten bahsetmeye ne dersiniz ? Bir kavramdan değil. Bir fiilden, hareketten, aksiyondan.
Ekonomik büyümenin sürekliliği üzerine alışılmış bir soru vardır: her ne pahasına olursa olsun büyümeyi nasıl sürdürebiliriz?
Köklerimiz olmadan yeşeremeyiz. Toprağın, suyun, havanın ekonomik değerine ise paha biçilemez. Bu hesaplanamayan değerleri bir yana bırakıp, klasik büyüme anlayışına bir bakalım.
Üretimimizin doğaya etkisini azaltmayı bilinçli bir şekilde gözettiğimiz senaryolarda, büyümeden feragat etmek gerekir mi?
Yapılan ekonomik modellemeler bunun tersini gösteriyor. Yeşil enerji dönüşümünün yaratacağı iş potansiyelini yapılan çalışmalar ortaya koyuyor. Türkiye’de kömür sahaları güneş enerjisi santralleri ile donatılırsa, yıllık 7 milyon hanenin elektrik ihtiyacı karşılanabilir.
Bu enerjiyi sürdürebilmek mümkün. Her sürdürebilme hikâyesi için bir yaşam döngüsü, yaşam döngüsü için kökler gerek.
İnsanlık tarihine baktığımızda, homo sapiens'in 300 bin yıl önce ortaya çıkması, 13.000 yıl önce tarım toplumlarının ortaya çıkması ve yerleşik hayata geçişle bugün 8 milyarlık bir dünyadan bahsediyoruz. Bu uzun tarihin sadece son 150 yılında dünyaya etkimiz, yeni bir jeolojik çağa adını veriyor: antroposen. İnsan çağı. İnsanın iklim ve gezegenin ekosistemleri üzerindeki etkisi.
Bu değişimi yaratan insanın şimdi etkisini durup düşünme vakti. Yeniden tanımlama, yeniden kullanma, yeniden tasarlama, köklerimizi sulamayı unutmama vakti. Eko tasarımı hayatın merkezine yerleştirerek değişimi tetikleyebiliriz. Farklı bir gelecek hikâyesi yazabiliriz. İklim krizini tarihe mal edebilir, bu krizden birlikte daha güçlenerek çıkabiliriz.
Bunu doğa dostu tarım gibi düşünebiliriz: biraz daha yavaş ama toprağını da besleyen tarım. Doğa dostu tarımda sadece bitkinin ihtiyacı olan kadar enerji ve girdi kullanılır, israf olmaz. Benzer şekilde, her türlü üründe sürdürebilmek için çabuk bozulmaması, kullan at olmaması, dayanıklılık için eko-tasarım yapılması gerekir. Tıpkı atık çıkarmayan doğa dostu tarım gibi. Kalan parçalar toprağa dönüp toprağı beslemeye komposta dönüşmeye devam eder.
Gücümüz, güçlendirme – iş dünyasının en temel konusu. Gençleri, kadınları, iş dünyasında güçlendirmeyi konuştuğumuz gibi, doğayla güçlendirme. Bir gelecek kuracaksak doğayla güçlendiğimiz bir geleceğe evrilmemiz gerekiyor.
Kaybettiklerimize bakmanın zamanı - doğayı güçlendirme, doğada artıya geçme – doğa pozitif olma zamanı. Bir özetleyelim:
Sürdürebilmek için köklerimizi sulayacağız.
Eko tasarım yapacağız.
Doğayı güçlendireceğiz, doğayla güçleneceğiz – doğa pozitif olacağız.
Bunun için ne yapmalıyız? Sadece tek başına şu dört alana acilen eğilmek, her yeni iş fikrine bu dört temel alanda ne yapabilirim diyerek bakmak, gelecek hikâyemizi köklerimizi sulayarak güçlendirecek:
- Yenilenebilir Enerjiler: Ülkemizde yenilenebilir enerjilerin en az %75 olması hedeflenmeli. Güneş ve rüzgar enerji sahalarının artması ve fosil yakıtlardan kurtulmak.
- Orman ve Doğal Alanların Korunması: Orman sahalarımızın ve doğal alanlarımızın kendi döngüleri ile korunması – yangınlara karşı önlemlerimizi erken almak, imara açılmaya karşı mücadele etmek.
- Onarıcı Tarım: Tarım karbon emisyonlarından sorumlu ama onarıcı tarım ile iklimle uyumlu tarımsal döngüler kurmak mümkün. Tarımsal sulamada kaybedilen suyu modern sulama ile minimize etmek.
- Ayakizi Azaltımı: Her ürünün doğal tarım ürünüymüşçesine özenle döngüsel tasarlanması. Yaşayacak ürünler tasarlamak.
Sürdürülebilirlik bir umut alanı. Umudun resmi. Şimdi soruyorum: Hangi kökü sulayacaksınız?
Doğa pozitif bir gelecek için birlikte hareket etmeye hazır mısınız?