Netflix'e Yüklenen Yozlaştırma ve Özendirme Sorumluluğu

Bir süredir Netflix içeriklerinin gençleri yanlış yönlendirdiği, kötü şeylere özendirdiği gibi tartışmalar epey artmış durumda. Hatta Netflix'in yasaklanması gibi konular bile konuşuluyor. En son da Akif Beki'nin Netflix'in eşcinselliğe özendirdiği ile iligili yazısını ve ona yönelik eleştirilerini okudum ve bu yazıyı yazma kararı aldım.

Her şeyden önce şunu hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum: Netflix paralı bir platform! İçeriklerini beğenmeyen veya rahatsız olan kimse izlemek zorunda değil. 18 yaşını doldurmayan herhangi bir çocuğun ailesi de çocuklarının Netflix üzerinden neler izlediğine bakılabilir ve denetleyebilir. Ancak Netflix'in içeriklerini yanlış bulan kişiler Netflix üyeliklerini iptal etmekle yetinmiyor (Hatta daha fazla eleştirebilmek için muhtemelen üyeliklerini iptal etmiyorlar veya izlemeye bir şekilde devam ediyorlar) ve bu içerikleri kimsenin izlememesi gerektiği konusunda şiddetli uyarılarda bulunuyorlar.

İçeriklerin pek çok tarafı sıkıntılı bulunuyor anladığım kadarıyla ama en çok gündemde olan eşcinsellik. Eşcinselliği bulaşıcı bir hastalık olarak gören toplumun büyük bir kesimi gençlerin veya Netflix içeriklerini düzenli olarak izleyenlerin eşcinsel olmaya özeneceğine ve bu şekilde insan ırkının sonunun geleceğine inanıyorlar.

Netflix'in LGBT+ içeriklerini artırdığı veya içeriklerinde LGBT+ bireylere daha fazla yer verdiği doğru çünkü dünya şu an bu konuda bir savaş veriyor ve durum son zamanlarda hiç olmadığı kadar parlak. Eskiden de LGBT+ bireyler vardı ama bu kişiler Türk dizilerinde de dahil olmak üzere hep gizlenirlerdi biz de bunu imalardan anlardık. Bu kişiler için yanlış bir şeyler yapıyorlar izlenimi verilirdi. Aşklarını, cinselliklerini doyasıya yaşayamazlardı çünkü buna hakları yokmuş gibi davranılırdı.

Netflix ise tüm dünyanın homofobiyi aşmak için büyük adımlar attığı şu dönemde yalnızca normal olana destek veriyor ve onların hayatımızın birer parçası olduğunu kabulleniyor. Bu bir eşcinsellik propagandası değildir. Bu yapılan; birilerinin kendinde eşcinsel barlarına girip sırf eşcinsel oldukları için 40-50 insanı tüfekle tarama hakkı bulamamasının temelleridir. Veya transeksüel olduğu için intihar etmek zorunda kalan bireylerin bundan sonra intihar etmek zorunda kalmayacakları şekilde hayatlarına devam edebilmelerinin temelidir.

Netflix'teki sözde eşcinsel propagandayı bu kadar eleştiren kişilerin bugüne kadar gençleri cinayete, tecavüze ve daha pek çok farklı insanlık suçuna teşvik eden Türk dizilerini bu hararetle eleştirdiklerini düşünmüyorum. Toplumumuzun ahlak algısı ne yazık ki sadece "cinsellik" üzerinden ilerliyor çünkü.

Bir dizi-film platformu hem de paralı olan bir dizi-film platformu toplumu yozlaştıramaz ancak her konuda bir yasak getirilmesi ve birilerinin sürekli başkalarının ahlakını kendi sınırlarına göre sınırlamaya çalışması bu toplumdaki insanları uçuruma sürükleyebilir.

Özellikle Arap ülkelerinin çok sevdiği, bahsi geçen aşk eşcinsel bir aşk olsa bu ne ahlaksızlıktır diye herkesin kıyameti koparacağı dizimiz Aşk-ı Memnu'nun ünlü repliğine gönderme yaparak yazımı şöyle bitirmek istiyorum: Uber'i harcadılar matmazel, Netflix'i de harcatmayalım...

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir