Bu sene gazetelerin veya internet sitelerinin spor haberlerinde veya TV kanallarında bir spor branşının daha çok yer aldığını fark edebilirsiniz. Hatta bu yükseliş geçen seneden itibaren başladı demek de mümkün. Bu artışın spor sayfalarını bile aştığını, bu branşın ekonomiden lifestyla’a birçok alanda artık gündemin önemli bir maddesi olduğunu da görebilirsiniz. Bu branş; Kadın Futbolu.
Geçen sene Beşiktaş’ın Kadınlar Futbol Ligi’nde şampiyon olarak manşetlere çıktığı branş, bu sene ise ligin boyutunun büyütülmesi; Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor gibi birçok büyük kulübün de kadın futbol takımlarını kurup lige alınmalarıyla artık büyük bir ilgi odağı. Ligde şampiyonluk mücadelesi bu sene büyük bir heyecanla devam ederken, gelecek senelerde hem sporseverlerin hem de markaların kadın futboluna olan merakı, hevesi, ilgisi artarak süreceğe benziyor.
Maçlar artık onbinlere seyirciyle oynanıyor
Tribünlere kadın futbolunu izlemek ve takımlarına destek için gelen seyircilerin artması, bu branşa artan ilginin en büyük göstergelerinden biri. En çarpıcı rakam ise geçtiğimiz ay İspanya’dan geldi. Sporun dev camiası Barcelona ile Wolfsburg arasında oynanan Kadınlar Şampiyonlar Ligi yarı final ilk maçı, tarihin en çok izlenen kadın futbol maçı olarak tarihe geçti. Tribünlerdeki toplam 91 bin 648 seyirci vardı. Henüz çok kısa süre önce yine Barcelona-Real Madrid çeyrek final maçı ise 91 bin 553 seyirciyle bu rekoru kırmıştı, rekorlar arka arkaya geldi. Milli takımlar düzeyinde ise özellikle Dünya Kupası maçları yoğun ilgi görüyor. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki 1999 Dünya Kupası finalini 90 bin 185 kişi takip etmişti.
Türkiye’de ise Beşiktaş - Atletico Madrid maçı seyirci rekorunun kırıldığı maç olmuştu. İki takım arasında 8 Mart vesilesiyle oynanan Vodafone Kupası mücadelesi Türkiye’de bir kadın futbol maçında en fazla taraftarın bulunduğu müsabaka olarak rekora imza atmış, karşılaşmayı 30 binin üzerinde siyah-beyazlı taraftar tribünden takip etmişti.
Avrupa’da bu arada Lyon, Paris St. Germain, Chelsea, Barcelona gibi takımlar bu branşın itici güçleriyken, özellikle lig ve Avrupa kupaları maçları her geçen sene daha da popüler hale geliyor.
Türkiye'de futbolun "dostluk" ile başlayan hikâyesi
Türkiye’de kadın futbolu da son yıllarda yükselişte demiştik, Türkiye kadın futbolunun öyküsü ise esasında daha eskilere dayanıyor. 1954 yılında Mithatpaşa Stadı’nda İzmir Kadınlar Futbol Takımı ile İstanbul Kadınlar Futbol Takımı arasında oynanan karşılaşma ile başlıyor ülkemizdeki kadın futbolunun serüveni.
Bu serüvende 1969 önemli bir sene. Kınalıada Kız Futbol Takımı, 1969 yılında kuruluyor. Ülkede o dönem başka kadın futbol takımı olmaması yüzünden erkekler ile maç yapmak zorunda kalan bu takım, 1973 yılında adını Dostlukspor olarak değiştiriyor. Türkiye’de birçok şehre giden ve maç yapan Dostlukspor, oynadığı maçlar ile ülkedeki kadın futbolunun yayılmasını sağladı ve pek çok kadın futbol takımının kurulması fikrine ilham oluyor. Bunlara ek olarak 1979 yılında ilk uluslararası kadın futbol maçını Alman takımı BadNeuenahr ile oynayan Dostlukspor, 1984’te ise İstanbul takımlarının katıldığı ilk kadınlar arası futbol turnuvasını da kazanma başarısı gösteriyor.
Sonra dönem dönem denemeler bile olsa esasında 1990’ların ikinci yarısına kadar uzun seneler istediği seviyeye ulaşamıyor Türk kadın futbolu. Toplumun ve ailelerin önyargılarına, devletin ve federasyonların ilgisizliğine rağmen ise kadınların mücadelesi devam ediyor.
1994 ise Türkiye kadın futbolunda diğer önemli bir tarih. Kadın futboluna yükselen ilgiyi gören Türkiye Futbol Federasyonu, takvimler 2 Nisan 1994’ü gösterdiğinde o dönemin ismi ile Bayanlar Ligi’ni kuruyor. Dinarsu, ligin kurulması ile birlikte dört sene üst üste şampiyon olup ligi domine ederken, yaşadığı maddi zorluklar karşısında 1998 senesinde ligden ayrılmak zorunda kalıyor. Maddi imkânsızlıklar arttıkça ise ligde takımlar zorlanmaya başlarken, lige 2003 senesine gelindiğinde ara veriliyor ve üç yıl boyunca da lig oynanmıyor. 2006-2007 sezonu, kadın futbolu için diğer bir milat. Lig, Mayıs 2011 tarihinde isim değişikliğine giderek olması gerektiği gibi “Kadınlar Ligi” adını alıyor.
Belediyeler ve Beşiktaş lige öncülük etti, şampiyonluklara ambargo koydu
Profesyonel ligin ilk yıllarında ve 2000’li yıllarda özellikle öne çıkan iki takım var. Belediyelerin kurduğu ve yatırım yaptığı kadın futbol takımları, zirvenin sahipleri oluyor. Bu süreçte İzmir’den Konak Belediyespor’un beş, İstanbul’dan Ataşehir Belediyespor’un üç şampiyonluğunu görüyoruz. 2009 yılından bu yana şampiyon olanın UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katıldığı düzende, Konak Belediyespor 2012-13 Devler Ligi sezonunda son 16 turuna kadar yükselmeyi başardı ki o dönem Türkiye'deki imkânsızlıklar düşünüldüğünde müthiş bir başarı olarak öne çıkıyor.
Sonraki dönemde ise belediyelere çok ciddi iki rakip geliyor. Bunlardan biri Türkiye’de spor denince akla gelen birkaç büyük kulüpten biri olan Beşiktaş. Beşiktaş, Vodafone’nun da desteğiyle birlikte kadın futbolunda önemli bir yer elde ederken, son olarak ise geçtiğimiz sezon Kadınlar Ligi’nin son şampiyonu oldu ve halen bu unvanı taşıyor. Son yıllarda Gaziantep temsilcisi ALG de yine zirvenin yakın takipçilerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Kadın futboluna dair dikkat çekici bir diğer detay ise özellikle sadece İstanbul ve büyük şehirlerle bu işin kısıtlı olmaması. Güneydoğu bölgesinden de takımların ligde başarıyla mücadele etmesi. Amed SK ve Hakkarigücü bu takımlardan ikisi.
Milli takımlar düzeyinde ise şimdiye kadar henüz bir başarı yok ve maçların çok gündem yarattığını söylemeyeyiz, ama gelişim süreci içinde Kadın Futbol Milli Takımı’nın da ileriki yıllarda daha çok ses getireceğini öngörebiliriz.
Altyapıdan da gelen bir dalga var
Kadın futbolundaki yükselen ivme ise hiç öyle geçici bir heves gibi görünmüyor, ne mutlu ki. Bunun en ciddi kanıtlarından biri ise altyapıya da önem verilmesi. Şu an takımlar altyapıya da yatırım yaparken, genç kızların futbola olan artanilgisini yönlendirmeye çalışıyorlar. Ailelerin de önyargıları kırılıyor. Ekranlarda ve reklamlarda da kadın futbolcuların verdikleri güçlü mesajlar da bu alana ilgi duyan genç kızlar için büyük bir motivasyon teşkil ediyor.
Kadın futbolcuların eşit işe eşit ücret talebi
Tabii kadın futbolunda yükselen bir ivme varken, hiçbir şey ne dünyada ne Türkiye’de güllük gülistanlık değil. Sporda her alanda olduğu gibi futbolda da kadın ve erkek arasındaki ücret farkı ne yazık ki çok büyük. Bir yandan kadın futbolcular bu eşitsizliğe direnerek örnek bir mücadele veriyorlar.
Son olarak, geçen aylarda bu mücadele meyvesini vermişti. ABD'de Kadın Futbol Takım oyuncuları Megan Rapinoe ve Alex Morgan da dahil olmak üzere birçok kadın futbolcunun, erkek takımı oyuncularıyla eşit olmayan ücretler aldıklarını belirterek açtıkları davanın ardından, ABD Futbol Federasyonu oyuncularla 24 milyon dolarlık bir anlaşma yaptı. ABD Kadın Milli Takımı oyuncularından oluşan beş futbolcu, eşitsiz ücretler ve muameleler sebebiyle 2016 yılında Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonu'na şikayette bulunmuşlardı. ABD Futbol Federasyonu, sonunda gelecekte oynanacak tüm maçlarda ve turnuvalarda kadın ve erkek oyunculara eşit ödeme yapılacağını açıkladı.
ABD'li yıldız futbolcu Megan Rapione’nin NBC’e verdiği demeç ise esasında çok şeyi özetliyor: "Bizim için bu, yalnızca geçmişin yanlışlarını düzeltmekle kalmayıp, gelecek nesli sadece hayal ettiğimiz bir şey için hazırlamamızı sağlamada büyük bir kazanç. Kadın sporunda gerçekten inanılmaz bir dönüm noktasının ortasındayız. Şu anda bunlara ve kadın sporunda neler olup bittiğine dikkat etmiyorsanız, her şeyin üzerinde uyuyorsunuz demektir".