"Doğan görünümlü Şahin" sözü özellikle otomobile ilgisi olan ve 1990’lardan başlayarak Türkiye’de otomotiv sektörünün yaşadığı gelişimi takip edebilmiş kişiler için yabancı olmayan bir deyiş. İşin espirisi de meşhur kuş serisinden ilham alıyor. Doğan’ın fiyatı Şahin’den daha pahalı olduğu için önce Şahin model araç satın alınıyordu. Ardından Şahin modeli üzerinde yapılan değişikliklerle araca Doğan görünümü kazandırılıyordu. Sonra da araçlar “Doğan Görünümlü Şahin” olarak satışa çıkarılıyordu.
Bu yazıya Ford Görünümlü Rakun başlığı atmamın sebebi de üst paragrafta değindiğim, espirili ama bir o kadar da gerçekçi bir durumu ortaya koyuyor. Türkiye’de özellikle son 10 yıldır yerli ve milli sloganı ile üretimimize yön vermeye çalışıyoruz. Yaklaşık iki sene boyunca bilimsel araştırma projesi kapsamında araştırmacı olarak görev aldığım ve üzerinde çalıştığım Türk Savunma Sanayii gibi kritik önemdeki sektörler başta olmak üzere, üretici olarak içinde bulunduğumuz tüm sektörlerde yüzde 100 oranını yakalamaya çalışan yerli ve milli üretime odaklanmış durumdayız.
Yüzde 100 yerli ve milli olmak kolay olmasa da üretim yapılan sektördeki ürünün temel parçalarının ve ana elementlerinin yerli ve milli üretim olması bence en kritik konu. Örneğin bir helikopter üretiyorsak bunun motoru, pervaneleri, elektronik aksamı, yazılımı ve beyni yani temel parçaları yerli olabilmeli. İkincil ve üçüncül derece önemi olan parçalar ithal edilse ve yerli-milli oranı sadece bu parçalar nedeniyle azalsa çoğu insanın buna takılacağını sanmıyorum.
Habertürk’te 26.11.2021 tarihli habere göre, Ford Otosan iştiraki Rakun Mobilite Teknoloji ve Ticaret A.Ş.’nin 2 ve 3 tekerlekli elektrik motosiklet üreteceği haberleri duyuruldu. Rakun’un Ford Otosan Eskişehir fabrikasında üretileceği Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün tarafından açıklanan haberde, ülkemizde oluşan mobilite ihtiyacını gidermek için 4 milyon Euro değerinde bir yatırım yapıldığı aktarıldı. Eskişehir fabrikasında 15.000 adet kamyon ve çekici üretebilme kapasitesinde olan bir şirketin böyle girişimde bulunması yerli ve milli üretim açısından sevindirici bir gelişme.
Ne var ki, kişisel olarak Rakun markası ile ilgili kafamda bazı soru işaretleri var. Birincisi, Ford Otosan çalışanlarının fikirleriyle oluşturulan bu fikir hayata geçirilirken Ford markasının bu girişimin neresinde ve ne ölçekte yer aldığı tam olarak belli değil. Ürünün yerli bir marka mı yoksa, Ford bünyesinde oluşturulan yeni bir marka mı olduğunun tüketici nezdinde açık olduğuna emin değilim. Ürünlerde kullanılan mavi renk ile Ford markasının kurumsal renginin örtüşüyor olması da kafa karışıklığını arttırıyor. İkincisi, Rakun Mobilite A.Ş. genel müdürü Eren Atlı’nın elektrikli motosiklet motorunu Arçelik’ten aldıklarını açıklaması. Arçelik ülkemizde beyaz eşya üretiminde çok önemli ve uluslararası bilinirliği olan bir marka. Rakun Mobilite A.Ş.’nin beyaz eşya ile özdeşleşmiş bir markadan elektrikli motosiklet motoru alıyor olması kamyon ve çekici üretme kapasitesine sahip Ford Otosan’ın Rakun’a motor desteği konusundaki desteğinin sınırlı olduğu izlenimini uyandırıyor. Yine de motorun Arçelik’ten alınmış olması, motosiklet motorunun yerli ve milli olanaklarla üretildiğini gösteriyor.
Bu yazıyı yazmaktaki amacım, ilk gördüğümde heyecan duyduğum, fonksiyonelliği ve tasarımıyla birçok işletme ve tekil tüketici tarafından tercih edileceğini düşündüğüm Rakun motosikletine nacizane bir katkı verebilmektir. Ford Otosan çalışanlarının fikirlerinden doğan ve hayata geçirilen bu projenin marka konumunda, yerli ve milli üretim olanaklarının kullanımında ilk aşamada gözüme çarpanları ve yoruma açık bırakılmış noktaları dışarıdan bir göz olarak aktarmak istedim. Rakun için yapılacak pazarlama iletişimi çalışmaları, markanın kendini tüketicilerine daha açık bir şekilde anlatması ile tüketici nezdindeki belirsizlikler giderilebilir.
Benzer projelerin ve girişimlerin 2022 senesinde artarak devam etmesini temenni ederek bu yılın son yazısını noktalamak istiyorum. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.