Yaklaşık 160 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren Bayer, yaşam kalitesini arttırma adına projeler geliştirmeye devam ediyor. Bayer Tüketici Sağlığı CMO’su Tuna Demiralp ile Bayer’in bugünkü vizyonunu doğrultusunda, tüketici tercih ve davranışlarına hitap etme adına yaklaşımlarını ve gelecek hedeflerini konuştuk.
Bayer’in yaklaşık 160 yıllık geçmişi, bugünkü vizyonunun temelini nasıl oluşturuyor ve kurumunuzun gelecekteki hedefleri ile nasıl bütünleşiyor?
Bayer 160 yılı aşkın geçmişi ile, “Daha İyi Bir Yaşam İçin Bilim” misyonu doğrultusunda yenilikçi ürün ve hizmetleriyle çağımızın önemli sorunlarının üstesinden gelmek için çalışıyor. Sağlık ve tarım alanlarında uzmanlaşmış bir yaşam bilimleri şirketiyiz ve çalışmalarımızın temelini oluşturan en önemli etken bilime olan adanmışlığımız. Bu doğrultuda da “Herkes için Sağlık, Sıfır Açlık” vizyonumuz ile dünyanın her köşesinde artan ve yaşlanan nüfusun yaşam kalitesini arttırmak, herkesin gerekli gıda ve sağlık hizmetine erişebilmesine olanak tanımak için çalışıyor ve projeler geliştiriyoruz. Bu vizyon, sadece marka yolculuğumuzda yaptıklarımızı tanımlamakla kalmıyor; gelecek faaliyetlerimizin de temelini oluşturuyor.
Her biri kendi pazarlarında, iyi konumlarda bulunan ve büyüme potansiyeli vaat eden iş birimlerimiz; Tüketici Sağlığı, İlaç ve Tarım bölümleri ile bu mirası özenle bugüne taşıdık. Korumak ve daha da ilerilere taşımak için de hassasiyetle hareket etmeye devam ediyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz alanlar toplum sağlığı için büyük önem arz ediyor ve bu da bize ciddi sorumluluklar yüklüyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu sorumluluk bilinci ile hareket ediyoruz. Bayer Türkiye Tüketici Sağlığı olarak portföyümüzde; dermatolojiden gıda takviyelerine, sindirim sağlığından, soğuk algınlığına pek çok alanda ihtiyaçlara cevap veren birçok markamız var. Dermatoloji kategorisinde güçlü markalarımızdan Bepanthol, gıda takviyeleri kategorilerinde ilk sıralarda yer alan Redoxon ve Supradyn, portföyümüzdeki markalarımızdan. Aynı zamanda, hamilelik ve emzirme döneminde annelere destek olmak amacıyla Elenatal ile sindirim sağlığı kategorisinde yine önemli markalarımız bulunmakta. Soğuk algınlığı kategorisinde ise Aspi NATURA markalı öksürük şurubu, boğaz ve burun spreyleriyle yer alıyoruz.
Markalarımız ve projelerimiz ile milyarlarca insana dokunarak sağlıklı yarınlar için çalışıyor; hastalıkları tedavi etmek, yaşamları iyileştirmek, topluma güvenli ve etkin günlük sağlık çözümleri sunmak için uğraşıyoruz. Yaptığımız işte inovasyonun yeri çok kritik dolayısıyla sürekli kendimizi yenilemek, gündemi çok iyi takip etmek ve sürekli olarak bilimden beslenmek zorundayız. İşte bu noktada da vizyonumuz ve misyonumuz devreye giriyor. Şirket kültürümüzün de bir getirisi olarak gelecek ve geleceğin sunacağı tüm olasılıklara dair büyük heyecan duyuyoruz.
Gelecekte, dijitalleşme konusundaki stratejilerinizle hangi öncelikleri belirlediniz?
Bir “Yaşam Bilimleri” şirketi olarak faaliyet gösterdiğimiz alanlarda en son trendleri takip etmek, en son teknolojilerden yararlanıyor olabilmek ve inovasyonu işimizin her alanına dahil edebilmek bizim için kritik bir öneme sahip. Artan dünya nüfusunu beslemek ve herkesin gıda ve sağlık hizmetlerine erişimini sağlamak gibi ciddi sorunlar için çözümler üretiyoruz. Bu da bize çalışmalarımızı olabilecek en etkin ve hızlı şekilde yürütme sorumluluğunu veriyor. Bayer olarak, çalışmalarımızı dünyanın en iyi çözümlerini sunmak üzerine temellendiriyoruz. Bunu yaparken de dijital çağda sürekli olarak araştırmayı ve teknolojik gelişmelerin sunduğu pazar fırsatlarından yararlanmayı önceliklendiriyoruz.
Tüketicilerimizin beklentilerine uygun ürünler, iletişim ve çözümler sunmaya devam edip iş süreçlerimizi daha da etkin hale getirmek için uğraşırken bir yandan da artırılmış gerçeklik, yapay zekâ, Nesnelerin İnterneti, Blockchain, akıllı robotlar gibi yeni dijital teknolojileri yakından takip ederek; müşterilerimiz, hissedarlarımız ve toplum için daha fazla değer oluşturmamızı sağlayacak bir şirket dönüşümüne öncülük ediyoruz. Bu doğrultuda Bayer’de dijital dönüşümü hızlandırmak için Dijital Dönüşüm Kurulu’nu da (DTB) hayata geçirdik ve onların da öncülüğünde dijital iş stratejilerini uygulamaya yönelik 5 temel faktör belirledik. Bu kapsamda, dijital zihniyet ve beceriler yaratılması, veriyi bir varlık olarak kullanmak, esnek ve çevik teknoloji, optimize edilmiş dijital teslimat ve iş birliği ile güçlü dijital ekosistem ortaklığı alanlarında yeni değerler yaratmaya devam ediyoruz. Öte yandan Bayer olarak dijitalleşme stratejilerimizle; yaşam bilimleri ve veri bilimlerini birleştiriyoruz. Tüm dijitalleşme adımlarımızla birlikte gelecekte de kayda değer değişimler yaratmayı sürdüreceğiz.
Bayer’in sürdürülebilirlik yolculuğu nasıl bir temelde başladı? Özellikle etik değerler ve cinsiyet eşitliği gibi alanlarda gösterdiğiniz hassasiyetler, kurumunuzun sürdürülebilirlik stratejisinin hangi önemli parçalarını oluşturuyor? Gelecekte, sürdürülebilirlik alanındaki bu çabalarınızı hangi yönde evireceksiniz?
Sürdürülebilirlik bizler için çok önemli ve kurumsal stratejimizin temel unsurlarından biri. Sağlık ve tarımda küresel bir lider olarak, “Herkes için Sağlık, Sıfır Açlık” vizyonumuzla, açlığın sona ermesine ve herkesin sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olmaya Bayer olarak çok kararlıyız. Faaliyetlerimiz ve ürünlerimizle; tarımın, sağlık hizmetlerine ve gıdaya erişimin, dolayısıyla insanların yaşamlarının sürdürülebilir bir şekilde iyileştirilmesi için çalışıyoruz. Aynı zamanda ekolojik ayak izimizi ve tarım sektörünün ekolojik ayak izini azaltmayı hedefliyoruz. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda 2030 yılı için önemli hedefler belirledik. 2030’a kadar, global olarak karbon-nötr olmayı; sera gazı emisyonlarını düşürmeyi, insanların yaşamlarını iyileştirirken ekolojik ayak izimizi azaltmayı amaçlıyoruz. Bu global hedefler çerçevesinde Türkiye’de de çalışmalarımızı şekillendiriyor ve projeler geliştiriyoruz. Tüm basılı materyaller ve uygulamalarımızı sürdürülebilirlik yaklaşımıyla ele alarak yeniden değerlendirmeye başladık ve şu ana kadar materyallerde yapılan iyileştirmelerle 87 ton karbon emisyon tasarrufu sağladık.
Bayer Tüketici Sağlığı olarak insanların daha sağlıklı hissetmelerine yardımcı olmayı ve dünya çapında sağlık sistemlerinin daha sürdürülebilir hale gelmesini de destekliyoruz. “Sağlık Okuryazarlığı” projemiz kapsamında gerçekleştirdiğimiz Sağlık Okuryazarlığı Sergisi, 365 Gün Sağlık Hareketi ve Teneffüste Sağlık gibi projelerle toplumun bu alandaki bilgi düzeyini artırmayı amaçlıyoruz. Hem iyiliği hem bebekleri büyüttüğümüz “Bepanthol Baby İyiliğe Ninniler”, atopik cilt tipi farkındalığını artırmayı amaçladığımız “Bepanthol SensiDaily Camdaki Kız” dizi entegrasyonu ve kadınların başarı hikâyelerinin görünmezliğine dikkat çekmek ve ilham verici başarı hikayelerinin kadınların güçlenmesindeki önemini vurgulamak için gerçekleştirdiğimiz “Supradyn Hafıza Testi” mevcut marka iletişimlerimize ek olarak gerçekleştirdiğimiz önemli projelerimizden birkaçı. Çeşitlilik, dahil olma ve eşitlik kültürünü teşvik etmeye önem veriyoruz. Çalışanlarımızın işlerine yansıttığı bireysel farklılıklar, yaşam deneyimleri, bilgiler, benzersiz yetenekler; kültürümüzün, itibarımızın ve Bayer’in başarısının önemli bir bölümünü temsil ediyor. Bayer içinde kendimize 2030 yılına kadar tüm yönetim seviyelerinde kademeli olarak cinsiyet eşitliğini sağlama hedefini belirledik.
Sağlık ve beslenme ile ilgili yaşam bilimleri alanlarında uzman bir şirket olarak Bayer sağlık okuryazarlığı konusunda neler yapıyor?
Bayer Tüketici Sağlığı olarak insanların daha sağlıklı hissetmelerine yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu amaçla, insanlara günlük sağlıklarını nasıl iyileştirebilecekleri konusunda bilgilendirici araçlar, kaynaklar ve bilgilerle destek sağlıyoruz. Kendi sağlık durumları hakkında bilgi ve söz sahibi olmalarını teşvik ediyoruz. İki yıldır 22 Ekim’de kutladığımız “Sağlık Okuryazarlığı Günü” projemizle de toplumun bu alandaki bilgi düzeyini artırmayı ve bu önemli konuyu sürekli olarak gündemde tutmayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda hedefimiz toplumu sağlıklı yaşam için motive ederek, temel sağlık bilgilerine hâkim olmalarını sağlamak, sağlık profesyonelleriyle etkin iletişim kurmalarına destek olmak ve günlük sağlıklı yaşam alışkanlıklarına yönelmeleri için teşvik etmek. Aslında biz bu yolculuğa ilk olarak 2017 yılında “365 Gün Sağlıklı Yaşa” mottosuyla “365 Gün Sağlıklı Yaşam Hareketi” projesini hayata geçirerek çıktık. Proje ile 365gun.com web sitesini yayına aldık ve pratik sağlık, iyi beslenme gibi konularda uzmanlarımızın oluşturduğu içeriklerle “Sağlıklı yaşa!” mesajımızı verdik.
365gun.com web sitesi üzerinden proje başlangıcından günümüze kadar insanlarımızın kendi sağlıkları hakkında bilgi düzeylerini artırmalarına yardımcı olduk. Sonrasında ise bu bilinci daha erken yaştan çocuklara yayarak, ileride topluma bilinçli bireyler olarak yol göstermelerini sağlamak adına Millî Eğitim Bakanlığı ile iş birliği yaparak ilköğretim çağındaki çocukları odağımıza aldık ve okul bahçelerini öğretici oyun içerikleriyle renklendirdiğimiz “365 Gün Teneffüste Sağlık” projemizi gerçekleştirdik. Öğretmen Akademisi Vakfı’nın da destekleriyle ülkemizin birçok farklı şehrinde bulunan Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı 77 ilkokula eğitici içeriklerimizi konumlandırdık ve bu sayede binlerce çocuğa ulaştık. Daha da fazla çocuğa ulaşmak adına projemize öğretmenlerimizi de dahil ettik. Yine ÖRAV ile dirsek dirseğe çalışarak, tam 150 öğretmene “Oyunla Öğrenme Tasarımı Eğitimci Eğitimi” verdik. Eğitimleri tamamlayan öğretmenlerimiz, MEB Başarı Belgesi almaya hak kazandılar.
Alanında önemli bir mesajı sahiplenen bir diğer projemiz “Tavsiyen Eczanede” projesi ile de tüketicilerin gıda takviyeleri konusunda doğru yönlendirilmesi, halk sağlığının korunması ve bu konunun en önemli neferlerinden olan eczacıların desteklenmesini amaçlıyoruz. İstanbul Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile hayata geçirdiğimiz proje ile eczacılarımıza, danışanları ile kuracakları iletişimde kendilerini desteklediğimiz kapsamlı bir program sunduk. Gördüğünüz gibi sağlık okuryazarlığı çatısı altında her biri kendi alanında ses getirmiş birçok projeyi topladık. Böylece hem bu alandaki bilgi kirliliğinin önüne geçmiş, hem de halk sağlığına sunduğumuz faydayı pekiştirmiş olduk.
Son olarak bu kapsamda 2021 yılında İPSOS ile Türkiye çapında bir Sağlık Okuryazarlığı Araştırması gerçekleştirdik ve araştırma sonucunda ülkemizdeki sağlık okuryazarlığı düzeyi hakkında önemli veriler elde ettik. Tüm bu verilerin ışığında; “Gezilecek Değil Yaşanacak Bir Sergi” söylemimizle projemizi bir adım daha öteye taşıyarak “Sağlığı Anlamak” sergisini açtık. Şu ana kadar 445 bin ziyaretçiye ulaştığımız sergimizde, VR teknolojisi gibi yenilikçi yöntemlerden faydalanarak katılımcılara insan vücudunu tanıtıp, sağlıklı yaşam alışkanlıklarını destekleyen bir deneyim sunuyoruz ve sağlık bilincini toplumun her kesimine yaymayı hedefliyoruz. Bayer olarak bu alandaki aksiyonlarımızı hız kesmeden sürdüreceğiz.
Bayer Tüketici Sağlığı olarak tüketici tercih ve davranışlarını nasıl analiz ediyorsunuz?
Bayer olarak tüketiciyi her zaman işimizin merkezine alıyoruz. Tüketici Sağlığı iş birimimiz altında takip ettiğimiz tüm segmentlerle ilgili tüketicilerin alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını yakından takip ediyoruz. Bu bağlamda değişen tüketici ve pazar içgörülerini anlamak adına araştırmalara çok önem veriyoruz. Hem global hem lokal trendleri inceleyerek, bunların tüketiciler üzerindeki etkilerini analiz ediyoruz. Bu etkileri daha yakından anlamak için farklı araştırma yöntemleriyle ana hedef kitlemiz ve niş hedef kitlelerimizin hem kategorilerimiz hem de markalarımız ile etkileşimlerini gözetmek, marka stratejilerimizde önemli bir yere sahip. Düzenli olarak yaptığımız marka sağlığı araştırmalarıyla tüketicilerin zihinlerinde markalarımızın nasıl bir algısı olduğunu, güçlü ve gelişime açık yanlarımızı belirleyip iletişim, inovasyon ve aktivasyon planlarımızı şekillendiriyoruz. Tüm kaynaklardan elde ettiğimiz içgörüler ışığında, iletişimlerimizi tüketicilerin yakınlık kurabileceği hikâyeler üzerinden kurgulamayı hedefliyoruz ve bütün iletişimlerimizi yayına çıkmadan önce hedef kitlemiz ile valide ediyoruz. Tüketici tercih ve davranışları, özellikle günümüz koşullarında sürekli değişmekte, biz de Bayer olarak bu değişimi her zaman yakından takip ederek ürünlerimizi doğru stratejilerle tüketicilerimizle buluşturuyoruz.
Gelecek dönem hedef ve stratejileriz neler olacak?
Bayer’in Tüketici Sağlığı bölümünde; daha iyi bir yaşam için kendine bakmayı, günlük sağlık hizmetleri aracılığıyla dünyadaki milyarlarca insan için bir gerçeklik haline getirmeyi amaçlıyoruz. Geniş coğrafi etki alanımız, lider ve güvenilir markalardan oluşan portföyümüz ve halk sağlığını destekleyen projelerimizle daha da çok insana ulaşmayı, daha sağlıklı yarınlar için durmadan üretmeye devam etmeyi hedefliyoruz. Projelerimizle toplumu daha yaşanabilir yarınlar için desteklemeyi amaçlıyoruz. Bu tutku ve azim ile inovasyonu da odağımıza alarak yol almaya devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde de sağlık profesyonellerinin ve müşterilerimizin güvenerek kullandığı, sahiplendiği ve önerdiği markalar olmayı sürdürerek, dijital ve Ar-Ge yetilerimizi daha da güçlendirmeyi planlıyoruz.