Z kuşağı iş dünyasında yerini aldı, ancak tartışmalar da peşinden geldi. 1997–2012 yılları arasında doğan bu nesil, önceki kuşakların standartlarına göre “fazla rahat”, “profesyonellikten uzak” ve hatta “zor yönetilebilir” olarak tanımlanıyor. Peki bu eleştiriler ne kadar adil?
Z kuşağı eleştirileri, aslında oldukça yaygın. Geçtiğimiz yıl aktris Jodie Foster, Z kuşağının sabah 10:30’dan önce işe gelmemesinden yakınmıştı. MIT’de bir röportajcı, kuşağı “daima geç kalmakla” suçladı. Sosyal medyada viral olan bir örnekte ise bir CEO, 90 dakikalık görevi “çok fazla iş gibi” bulduğu için yapmayı reddeden bir Z kuşağı adayından dert yandı.
.jpg "integracao-de-equipe-1024x576 (1).jpg")
Ancak bu eleştiriler yalnızca baby boomer’lar ve X kuşağı ile sınırlı değil. Aynı kuşağa mensup işe alım yöneticileri de artık Z kuşağının zorluklarını kabul ediyor.
Z kuşağından patronlar bile kendi neslini zor buluyor
Resume Genius tarafından 625 ABD’li işe alım yöneticisiyle yapılan bir araştırma, iş dünyasındaki kuşak çatışmalarına ışık tutuyor. Katılımcıların yüzde 45’i Z kuşağını birlikte çalışması en zor nesil olarak tanımlarken, Z kuşağına mensup yöneticilerin yüzde 50’si bu görüşe katılıyor.
Bu tabloya karşın, birlikte çalışması en kolay kuşağın baby boomer’lar olduğu belirtiliyor. Ancak bu durum, onların işe alınma olasılığını artırmıyor. Araştırmaya göre, işe alım yöneticilerinin yalnızca yüzde 4’ü önümüzdeki yıl baby boomer kuşağından biriyle çalışmayı planlıyor.
Z kuşağı ise çalışması en zor nesil olarak görülmesine rağmen, işe alınma olasılığı en yüksek ikinci grup. İlk sırada ise yüzde 45 ile biraz daha deneyimli olan Y kuşağı, yani milenyumlar yer alıyor. X kuşağı çalışanlarının işe alınma oranı ise yalnızca yüzde 14.
Pandemi etkisi: işe hazır olmadan mezun oldular
Z kuşağının “hazır olmadan” iş hayatına adım atması da bu algının oluşmasında rol oynuyor. Pandemi döneminde mezun olan bu nesil, iş dünyasına dair tecrübelerini yaz stajları ya da fiziksel mezuniyetler gibi kritik dönüm noktalarıyla pekiştirme fırsatı bulamadı. Çoğu, evden eğitimin ardından doğrudan dijital toplantılarla işe başladı.
Bu farklı başlangıç, Z kuşağının işyeri dinamiklerine uyum sağlamasını zorlaştırmış olabilir. Ancak aynı zamanda bu kuşak, dijitalleşmeye olan yatkınlığı, hızlı öğrenme kabiliyeti ve değer odaklı yaklaşımıyla iş dünyasında kalıcı değişimlerin de habercisi.