Hayata geçirdiği yaratıcı projelerle adından söz ettirmeyi başaran Türkiye’nin 1 numaralı konsantre yumuşatıcı markası* Yumoş, yeni kampanyasında mavi Yumoş ayıcıklarının tatlı atışmasından yola çıkıyor. Çok sevilen, adına şiirler yazılan Mavi Lilyum’un ayıcığının yeni Yumoş mavisi Mavi Gelincik’i kıskanmasıyla başlayan süreç, influencer’lara, tüketicilere hatta sahnelere kadar uzanıyor. Yumoş ayıları, “İki Deli” şarkısında buluşurken; Manifest konserine de konuk oluyor.
Markaların insanlarla ilişkilerini yeniden tanımladığı bu dönemde, sadece ürün faydası değil; duygular, anlatılar ve deneyimler öne çıkıyor. Özellikle koku gibi, doğrudan duygulara ve hafızaya temas eden kategorilerde, anlamlı bir bağ kurmak için yaratıcı iletişim her zamankinden daha önemli. Senelerdir hayata geçirdiği sıra dışı kampanyalarla çok konuşulan Yumoş, tam da bu noktada giysi bakımının çok ötesine geçen özgün bir anlatı ile öne çıkıyor. Sevilen Yumoş ayıcıklarını başrolde gördüğümüz yeni kampanyasıyla 7’den 70’e herkesin gönlünü fethediyor.
Marka yeni kampanyasında, çok sevilen ayıcıklarının insanlarla kurduğu derin bağdan güç alarak alışılmışın dışında bir hikâye sunuyor. Yeni ürünü Açık Hava Etkisi Mavi Gelincik’i mizahla örülü özgün bir anlatı ile duyuruyor. Tüm mecralarda yüksek etkileşim yaratan bu kampanya; yalnızca bir ürün tanıtımı değil, aynı zamanda marka kimliğini yeniden yorumlayan yaratıcı bir iletişim örneği olarak da dikkat çekiyor. Yumoş’un 2025 yaz stratejisini, kampanyanın yaratıcı içgörüsünü ve tüketiciyle kurulan bu güçlü duygusal bağı Yumoş Marka Müdürü Ahmet Adıyaman ile konuştuk.
Yaz ayları, ferahlık ve temizlik hissinin en çok önem kazandığı dönemlerden biri. Yumoş’un 2025 yaz stratejisinde bu sezona özel nasıl bir yaklaşım benimsendi?
Tüketicilerin yaşamlarına dokunmak, onların ihtiyaçlarına ve beklentilerine yanıt veren ürün ve projeler gerçekleştirmek markamızın temel taşlarından biri. Bu amaçla, değişen yaşam dinamiklerini takip ediyor ve çalışmalarımızı da bu doğrultuda şekillendiriyoruz. İnsanların beklentisi yalnızca temiz giysiler değil; aynı zamanda bu temizlik hissinin duyulara, anlara ve anılara hitap eden bir ferahlıkla desteklenmesi. Biz de Yumoş olarak tam olarak bu ihtiyaca odaklandık: koku ile ferahlığı bir yaşam stiline dönüştürdük.
2025 stratejimizde yalnızca yeni ürünleri piyasaya sunmakla kalmadık, aynı zamanda bu ürünleri hikâyelerle, karakterlerle ve sosyal mecralarda etkileşim kuran içeriklerle destekledik. Her koku, her ürün bizim için aynı zamanda bir duygu taşıyıcısı. Yumoş’un stratejisi, giysi bakımının da ötesine geçerek insanlara iyi hissettiren, keyifli ve paylaşmaya değer deneyimler yaşatmak üzerine kurulu.
“Açık Hava Etkisi” gibi inovatif ürünlerle Yumoş, kapalı alanda kuruyan giysilerde bile nem kokusunu önleyerek açık hava ferahlığı getirmeyi hedefliyor. Bu ürünlerin geliştirme sürecinde tüketici içgörülerinden nasıl faydalandınız?
Açık Hava Etkisi serisi tam anlamıyla bir içgörü ürünü. Balkonsuz evlerin yaygınlaştığı, hava koşulları vb. nedenlerle açık havada çamaşır kurutmanın zorlaştığı bir dönemdeyiz. Öte yandan, kapalı alanlarda kurutulan giysilerde nem kokusunun kalması gibi sorunlar da mevcut.
Biz de tüketicilerin bu sorunlarına inovatif bir çözüm ürettik. “Oksijen Etkili Koku Kapsül Teknolojisi” ile geliştirdiğimiz Yumoş Açık Hava Serisi’ni piyasaya sunduk. Açık Hava Etkisi Serisi, kapalı alanda kuruyan giysilere yaz sabahı esintisi gibi mis bir koku ve haftalarca kalıcı ferahlık sağlıyor. Geçen sene çıkardığımız Nergis varyantının ardından, bu yıl seriye çok iddialı yepyeni varyantımız Mavi Gelincik’i ekledik.
Yumoş ayıları yıllardır marka kimliğinizin merkezinde yer alıyor. 2025 kampanyalarında bu karakterlere nasıl bir rol biçtiniz? Yeni hikâye anlatımında öne çıkan yaratıcı fikir neydi?
Yumoş ayıları yıllardır çok sevilen, markanın ikonikleşen karakterleri. Onlar aracılığıyla insanlara samimi bir dille ulaşabiliyoruz. Daha önceki kampanyalarımızda da Yumoş ayıları her zaman hayatımızdaydı. Sokakları renklendirdiler, gündelik hayatın beklenmedik zamanlarında ortaya çıkarak insanları gülümsettiler. Fakat tavır ve karakter olarak daha gizemli bir konumdalardı.
Bu kez, farklı bir açıdan yaklaşarak Yumoş ayılarının karakterine odaklandığımız bir hikâye oluşturduk. Açık Hava Etkisi Mavi Gelincik ürününün gelmesine bozulan Mavi Lilyum’un serüveni üzerine kampanyamızı şekillendirdik. Sosyal medyada hakkında şiirler yazılan, tüketicilerin hafızasında “Mavi Yumoş” olarak yer eden Lilyum’un bu duruma tepkisi, kampanyamızın duygusal ve eğlenceli çatışmasını oluşturdu.
Mavi Lilyum önce Yumoş Instagram hesabını hack’ledi, ardından influencer paylaşımlarına yorumlar yaptı. Tüm bu kurgunun bir diğer eğlenceli unsuru ise “İki Deli” şarkısı oldu. Bu şarkı eşliğinde yayınlanan dijital klipte, iki Yumoş ayısı barıştı. Mesajımız netti: Kalplerde ikisine birden yer var. İki Yumoş Mavisi birden sevilir.
Bu yaz Yumoş’un en dikkat çekici adımlarından biri de Manifest konserinde gerçekleştirdiği aktivasyon oldu. Bu işbirliğini nasıl konumlandırıyorsunuz?
Yeni kampanyamızda hedef kitlemizle yalnızca dijital mecralarda değil, günlük yaşamda da etkileşime geçmeyi hedefledik. Açık Hava Etkisi Mavi Gelincik kampanyamızda başlattığımız karakter odaklı anlatımı bu kez fiziksel bir deneyime dönüştürdük; son yılların en sevilen, en renkli ve dinamik gruplarından biri Manifest’in konserinde insanların karşısına çıktık.
Konser alanına erkenden gelen Mavi Gelincik ve Lilyum izleyiciler tarafından çok sevildi. Çok sayıda kişinin birlikte resim çekilmek istediği ayıcıklarımız, sosyal medya paylaşımlarının da gündemine oturdu. Konser sırasında Manifest grubuyla sahneye çıkan Mavi Gelincik ayısı, dans performansıyla izleyicileri şaşırttı ve gülümsetti; Mavi Lilyum’u kıskandırdı.
Aktivasyonumuz konser alanının dışına taşarak, konseri izleyen influencerların paylaşımları ve dans challenge ile büyüdü. Yumoş ayılarının merakla izlenen hikâyesini tıpkı onlar gibi enerjik bu konser ile devam ettirmek, bizim için markanın yaratıcı potansiyelini ve renkli evrenini genişletmek anlamına geliyor. Aynı zamanda bu projenin, markalar ve eğlence sektörü arasında kurulabilecek yaratıcı iş birliklerinin iyi bir örneği olduğunu düşünüyoruz. Yumoş olarak yaşayan, eğlendiren ve harekete geçiren bir marka deneyimi yaratmak istedik.
Yumoş’un sunduğu değer sadece ürün bazında değil, yaşam tarzı olarak da tüketiciye dokunuyor. Marka olarak bu duygusal bağı nasıl güçlendiriyorsunuz?
Yumoş neredeyse 40 yıldır Türkiye’de. Bu süreçte pek çok kişinin hayatında yer etmiş bir marka. İnsanlarla kurduğu bağ ise sadece ürünler üzerinden değil; duygusal bir temelden de geliyor.
Yıllardır bize gelen yorumlardan biliyoruz ki, “Yumoş kokusu” deyince insanların gözünde sadece çamaşırlar değil, bir zaman duygusu canlanıyor. Öyle ki Yumoş’a aşk mektubu yazan tüketicilerimiz bile oluyor. Biz de kurduğumuz bu içten bağı insanlara hatırlatmayı ve bağlarımızı güçlendirmeyi seçiyoruz. Hayat değişir, ama bazı kokular insanın içindeki o derin yeri hep hatırlatır. Yumoş olarak biz de o yeri canlı tutmak istiyoruz. Bir yandan ferahlık verirken, diğer yandan da insanlara bir gülümseme, bir tanıdık his bırakıyoruz.
Son yıllarda artık geleneksel hale gelen “Yılın Yumoş Zamanı” dediğimiz aktivasyonlar yaptık. 2021’de, pandemi günlerinde, Nişantaşı’nda apartmanlara yerleştirdiğimiz Yumoş ayıları ile insanları gülümsettik. 2022’de Galataport’taki yerleştirmelerimizle, 2023’te ise Yumoş Işıklı Sokak ile insanların karşısına çıktık. Yumoş renkleriyle aydınlatılan sokak lambalarıyla günlük hayatı renklendirdik. Geçtiğimiz yıl ise Kanyon metro girişinde hayata geçirdiğimiz Yumoş Sakura Deneyim Tüneli ile Yumoş Extra’nın bambaşka bir ferahlığını, tüm duyulara hitap eden dijital bir deneyim alanıyla anlattık.
Yeni ürünümüz Mavi Gelincik için sosyal medyada yarattığımız eğlenceli konuşulurluk, ardından “İki Deli” klibimiz ve son olarak Manifest konserinde yaptığımız işbirliği ile bu yaklaşımı sergilemeye devam ediyoruz.