Yeni riskimiz: AI Washing!

Momentum İletişim ve Paydaş İlişkileri Yönetimi Ajans Başkanı Mehmet Ali Ergün ile geride bıraktığımız yılı, 2026 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.

Momentum İletişim ve Paydaş İlişkileri Yönetimi Ajans Başkanı Mehmet Ali Ergün: "2025 bize şunu öğretti: İletişim artık sadece hızlı olmak değil, uyum sağlamak; sadece konuşmak değil, doğru anda susmak; sadece mesaj vermek değil, hem insana hem algoritmaya aynı özle dokunabilmek demek." Momentum İletişim ve Paydaş İlişkileri Yönetimi Ajans Başkanı Mehmet Ali Ergün ile geride bıraktığımız yılı, 2026 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.

"Yeni riskimiz: AI Washing!"

“Suyu bardağa koyarsın; su, bardak olur. Şişeye koyarsın, şişe olur. Demliğe koyarsın, demlik olur. Su, her kabın şeklini alır ama özünden vazgeçmez. Su gibi ol, dostum.”

– Bruce Lee

Genelde dünyaya, özelde Türkiye’ye baktığımda 2025’i tam da bu gözle okuyorum: Şaşırmamayı öğrenerek ayakta kalmaya çalıştığımız; her krizi, her gündemiyle hepimizi adım adım bir ‘iletişim terbiyesi’nden geçiren, bize “su gibi” olmanın değerini hatırlatan bir yıl oldu. 

Sertleşenin kırıldığı, esneyenin hayatta kaldığı; dili katı olanın tökezlediği, dili su gibi akışkan, uyumlu ve diri olanın öne çıktığı bir dönemdi.

Su gibi akmayı öğrenmek zorundasın
2025, iletişim dünyasına şunu öğretti: Koşullar değişebilir, gündem kabını her gün değiştirebilir; ama sen su gibi akmayı, uyum sağlamayı ve özünü korumayı öğrenmek zorundasın.

Hızlı akan gündem nedeniyle sadece ne söylediğimizi değil; neyi neden söylemediğimizi, hangi kelimeyi seçtiğimizi, hangi anda sustuğumuzu bile tekrar tekrar düşünmek zorundaydık. 

Bu yönüyle 2025, bir kırılma yılıydı aynı zamanda… Konfor alanlarımız dağılırken, endişe katsayımız arttı. “Çoklu Kriz” kavramını yaşayarak tecrübe ettik, etmeye de devam ediyoruz…

İletişim danışmanlığı tarafında da tablo farklı değildi. PR, eskinin konfor alanı alışkanlıklardan kurtulmaya başladı. Kaba tabirle; ‘haber çıkarma’ becerisinin yanına ‘yaratıcı’ yapay zekâyı işine entegre etmeyi öğrendi. 

İçeriklerin; yalnızca gazetelere, ekranlara, sosyal medya akışlarına değil; arama motorlarına ve yapay zekâ platformlarına da servis edilebildiğinin farkına vardı. 

Sözü sadece insanlara değil, algoritmalara da anlatması gerektiğini gördü. Doğru formatta, doğru veriyle bu yeni mecraları besleyerek ‘görünürlüğü’ çoğaltma becerisi kazandı.

Hasta adam mı, öldü mü?

Böylece ‘yaratıcı olan’ yapay zekâ, ‘ofisteki oyuncak’ olmaktan çıkıp, iletişimin yeni bir katmanına dönüştü. 2025’i benim için anlamlı kılan da tam bu: Mesleğimiz, yalnızca daha hızlı üretmeyi değil, bu hızın altında yatan sorumluluğu da fark etmeye başladı. 

Artık soru, “Yapay zekâdan yararlanıyor muyuz?” değil; “Bu gücü hangi yetkinlikle kullanıyoruz?” sorusu….

O gereksiz ve saçma “PR hasta mı, öldü mü” tartışmasının ise bir yanıta ihtiyacı yok. 

Çünkü cevap çoktandır ortada; “Yaratıcı yapay zekâ, hayatımızı kolaylaştırdı. Bizi angaryalarımızdan kurtardı. Bu sayede zamanımızı iyi yönetmeye başladık. Ve asıl işimiz olan “Stratejik İletişim Danışmanlığı” için daha fazla vakit yaratma lüksüne eriştik… 

Kurumlar, sosyal medya çağı ve çoklu kriz ortamından; “Ya kriz çıkarsa”nın yerine “Bizim krizimiz ne zaman çıkar” sorusunu öğrendi. Bu açıdan kriz iletişimi ve itibar yönetimi gibi alanlarda PR’a olan ihtiyacın hiç olmadığı kadar arttığını görüyoruz.

KPI’lar yeniden yazılıyor
2026 da bu anlamda eşik yıllardan biri olacak. Ama sözünü ettiğimiz, yıllardır dilimize pelesenk olan ‘hiper kişiselleştirme’ ‘mahremiyet endişeleri’ ya da ‘yeniden fizikselleşme’ değil. Hele ‘phygital’ hiç değil bana göre… 

Hem pazarlama hem de iletişim anlamında; tüm bunların ötesinde ‘yaratıcı’ olan yapay zekânın etkisini daha net hissedeceğimiz yeni bir evreye geçiliyor. Kurumlar da bu anlamda KPI’larını yeniden yazıyor. Ana hedef, bir yanda arama motorlarındaki sonuçlarda ilk sayfada yer almak, diğer yandan da yapay zekâ platformlarında verilen ilk 5 cevaptan biri olmak… 

Media washing out!
“Grok bu doğru mu” cümlesi ile şekil bulan bu yeni iş modeli yeni bir tartışmayı da gündeme getiriyor… Bugüne kadar “media washing”i konuştuk, şimdi yerini “AI Washing” alıyor…  Yani; biz iletişim danışmanlarının “kriz yönetme” sorumluluğuna bir de “AI kaynaklı krizleri yönetme” şapkası eklenmiş durumda… AI washing; özü yani içeriği sorgulanmadan yapılan bir vitrin işi... 

Bu açıdan, ‘AI washing’in panzehiri de su gibi olmak aslında… İletişimin kapları sürekli değişecek. Yapay zeka arama, Telegram ve Discord gibi kapalı devre topluluklara yönelik iletişimler özellikle kriz dönemlerinde hayati kanallar olmaya devam edecek… Aynı hikayeyi hem insana hem algoritmaya anlatabilen, hem ekranda hem fiziksel deneyimde tutarlı olan, hem veriye hem vicdana dayanan iletişim yeni normalimize dönüşecek…

“Su gibi” olan, yani özünü yitirmeyen ama forma uyum sağlayabilen iletişim, bir adım önde olacak… 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir