Zamanın ruhunu yakalamak, markalar için artık sadece ürün değil; sürdürülebilirlik, yaratıcılık ve toplumsal katkı gibi değerlerle geleceğe dokunabilmek anlamına geliyor. Saat&Saat de bu yaklaşımı iş yapış biçiminin merkezine yerleştiren markalardan biri. Saat&Saat Pazarlama ve Kurumsal İletişim Direktörü Berfin Kaplan Albayrak ile markanın sürdürülebilirlik vizyonunu, toplumsal projelerini, gençlerle bağ kurma stratejilerini, The Hammers Awards’taki başarılarını, yaratıcı iletişim anlayışını ve geleceğe dair yol haritasını konuştuk.
Sürdürülebilirlik, artık markaların geleceğe bakışını şekillendiren en önemli kavramlardan biri. Saat&Saat’in sürdürülebilirlik vizyonunu nasıl tanımlarsınız?
Günümüzde sürdürülebilirlik, yalnızca bir çevresel sorumluluk alanı değil; markaların uzun vadeli değer yaratma stratejilerinin merkezinde yer alıyor. Saat&Saat olarak biz de sürdürülebilirliği, iş yapış biçimimizin temel yapı taşlarından biri olarak konumlandırıyor; çevresel, toplumsal ve ekonomik etkilerimizi bütünsel bir yaklaşımla ele alıyoruz.
Bu çerçevede karbon ayak izimizi azaltacak yenilikçi yöntemler, geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımı ve enerji verimliliğini artıran uygulamalar üzerinde çalışmalar yürütüyoruz.
Ayrıca yakın zamanda hayata geçirdiğimiz “Her Saat, Geleceğe Nefes” projesiyle, markamızın çevresel sorumluluğunu somut bir etkiye dönüştürüyoruz. Saat&Saat mağazaları ve saatvesaat.com.tr’den üzerinden yapılan her alışveriş, Marmara Orman Genel Müdürlüğü aracılığıyla Çekmeköy’de oluşturduğumuz Saat&Saat Ormanı’nda bir fidana dönüşüyor. Bu sayede geleceğe daha yeşil bir dünya bırakarak nefes olmayı amaçlıyoruz.
Tüm bu adımlar, markamızın sürdürülebilirlik odağını güçlendirirken, tüketiciyle sadece bugün değil, gelecek nesiller adına da anlamlı ve kalıcı bir bağ kurmamızı sağlıyor.
Çevresel duyarlılığın yanı sıra toplumsal katkı da önemli bir başlık. Saat&Saat, topluma değer katma yolunda önümüzdeki dönemde hangi projelere odaklanmayı planlıyor?
Saat&Saat olarak topluma değer katmanın kalıcı ve etkili projelerle toplumda gerçek bir fark yaratarak başarıldığına inanıyoruz. Bizim için bu konu sadece dönemsel bağışlarla ya da sponsorluklarla sınırlı değil; kalıcı, ölçümlenebilir ve gerçek etki yaratan projelerle topluma değer katmayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki dönemde özellikle eğitim, kültür-sanat ve spor alanlarına odaklanarak, genç neslin gelişimine katkı sağlayacak, ilham veren projeler geliştirmeyi sürdüreceğiz. Bu kapsamda uzun süredir devam eden “Akıllı Zaman” Kurumsal Sosyal Sorumluluk projemizle, Türkiye’nin farklı illerinde çocuklara zaman yönetimi ve biyolojik saat farkındalığı kazandırıyoruz. Bu proje aracılığıyla, bireysel gelişimin erken yaşta şekillenmesine katkı sağlamayı önemsiyoruz.
Ayrıca kadın istihdamını destekleyen ve sektöre nitelikli iş gücü kazandırmayı hedefleyen “İncelikli İş” Kadın Saat Ustası projemizle, kadınların yeteneklerini geliştirmelerine ve sektörümüze kadın elinin değdiği yeni bir alan kazandırıyoruz.
Bunlara ek olarak kültürel yatırımlara da önem veriyoruz. Son dönemde sponsorluğunu üstlendiğimiz “Aldığımız Nefes” filmi ve geçmişte destek verdiğimiz tiyatro oyunları, bilardo turnuvaları, yat yarışları, maraton, golf, üniversite festival sponsorluğu gibi projeler; bizim için sadece birer sponsorluk değil, aynı zamanda kültür ve spor alanına yapılan bilinçli yatırımlar olarak konumlanıyor.
Tüm bu çalışmalar, Saat&Saat’in toplumsal faydayı odağına alan marka yaklaşımını somutlaştırıyor; bizi Türkiye’de yalnızca saat sektöründe faaliyet gösteren bir marka olmanın ötesine taşıyarak, toplumsal gelişime katkı sunan etkili bir aktör konumuna getiriyor.
Özellikle genç neslin markalarla bağ kurmasında sanat ve spor projeleri güçlü bir araç. Siz bu alanlarda markanıza nasıl bir konumlanma kazandırmak istiyorsunuz?
Genç nesille bağ kurmak, bizim için yalnızca iletişim kurmak değil; aynı zamanda onların değer dünyasına dokunan, ilham veren ve anlamlı deneyimler sunan bir marka konumlandırması inşa etmek anlamına geliyor. Bu noktada sanat ve spor alanındaki projeler, gençlerle daha derin, duygusal bir bağ kurmamıza olanak tanıyor.
Saat&Saat olarak bu alanlardaki varlığımızı, gençlerin tutkularını ve yaşam tarzlarını besleyen; onları sadece izleyen değil, sürecin bir parçası haline getiren deneyimlerle şekillendiriyoruz. Hedefimiz, markamızı gençler için yalnızca bir saat markası değil; kendilerini ifade ettikleri, ilham aldıkları ve parçası olmaktan gurur duydukları bir yaşam tarzı markası olarak konumlandırmak.
Sanata ve spora yaptığımız yatırımlar da bu stratejinin önemli bir parçası. Sponsorluklarımızı, kısa vadeli tanıtım araçları değil; kültürel ve sosyal etki yaratan, marka algısını derinleştiren uzun vadeli yatırımlar olarak görüyoruz.
Bu doğrultuda attığımız her adım, Saat&Saat’in genç kuşaklar nezdinde sadece zamanın ölçüsü değil, aynı zamanda zamanın ruhunu yakalayan bir marka olarak konumlanmasını güçlendiriyor.
The Hammers Awards’ta elde ettiğiniz başarı, markanızın iletişim ve toplumsal katkı alanındaki çalışmalarının dışarıdan da takdir edildiğini gösteriyor. Siz bu ödülü Saat&Saat’in yolculuğunda nasıl konumlandırıyorsunuz ve gelecekteki projeleriniz için nasıl bir motivasyon sağlıyor?
The Hammers Awards’ta kazandığımız bu önemli ödül, Saat&Saat’in iletişim stratejileri ve toplumsal katkı alanındaki çalışmalarının sektörel ölçekte de karşılık bulduğunu ve takdir edildiğinin somut bir göstergesi. Bu ödülü yalnızca bir başarı göstergesi değil, aynı zamanda markamızın uzun vadeli yolculuğunda vizyonumuzu pekiştiren stratejik bir dönüm noktası olarak görüyoruz.
Ayrıca bireysel olarak, Türkiye’nin En Etkili 50 CMO’su arasında yer almam ve Altın Ödül ile onurlandırılmam, sadece şahsım adına değil; Saat&Saat'in vizyoner yaklaşımına liderlik eden tüm ekip adına da büyük bir motivasyon kaynağı. Bu tür başarılar, stratejik yönümüzün ve toplumsal etki hedeflerimizin doğru bir zeminde şekillendiğini ortaya koyuyor.
Bu motivasyonla, önümüzdeki dönemde hem marka iletişimimizi hem de sosyal etki projelerimizi daha stratejik, çok boyutlu ve sürdürülebilir bir bakış açısıyla kurgulamayı sürdüreceğiz. Amacımız, her temas noktasında tüketiciyle anlamlı bir bağ kurmak ve bu bağı toplumsal fayda ekseninde derinleştirmek.
Pazarlamada yaratıcılığın rolü her geçen gün artıyor. Saat&Saat için “yaratıcı iletişim” nasıl tanımlanıyor ve bu anlayış müşteri deneyimine nasıl yansıyor?
Yaratıcı iletişim, Saat&Saat için yalnızca dikkat çekici mesajlar üretmek değil; markanın DNA’sını, değerlerini ve hikâyesini her temas noktasında yenilikçi, anlamlı ve özgün bir biçimde deneyimletmek anlamına geliyor. Biz bu süreci, tüketiciyle yalnızca bir iletişim değil, duygusal ve entelektüel bir etkileşim kurma fırsatı olarak görüyoruz.
Günümüz tüketicisinin beklentileri artık sadece ürün odaklı değil; deneyim, anlam ve marka ile kurulan değer temelli bağ ön planda. Bu doğrultuda yaratıcılığı, iletişim stratejilerimizin merkezine yerleştirerek hem fiziksel mağaza deneyimlerinde hem de dijital platformlarda kullanıcıya bütünsel, çok kanallı ve etkileşimli bir marka yolculuğu sunuyoruz.
Her kampanyamızda, markanın anlatısını yalnızca görsel veya metinsel öğelerle değil; aynı zamanda deneyimle, mekânla ve zamanla bütünleştiriyoruz. Böylece müşterilerimiz sadece bir ürün satın almıyor; Saat&Saat’in sunduğu yaşam tarzını, değer dünyasını ve marka hikayesini doğrudan deneyimleyerek bu hikâyenin aktif bir parçası hâline geliyor.
Bu yaklaşım, müşteri deneyimini satın alma anının çok ötesine taşıyarak, markamızla kurulan bağın kalıcılığını ve derinliğini güçlendiriyor. Bizim için yaratıcı iletişim, sadakati tetikleyen, farkındalık yaratan ve uzun vadeli marka değerini inşa eden en güçlü araçlardan biri.
Saat&Saat’in geleceğe dair vizyonunu düşündüğümüzde, sürdürülebilirlik, yaratıcılık ve toplumsal katkı ekseninde nasıl bir yol haritası çizeceksiniz?
Saat&Saat’in geleceğe dair vizyonu, sürdürülebilirlik, yaratıcılık ve toplumsal katkıyı bütünleşmiş bir değer sistemi olarak ele alan bütünsel bir yaklaşıma dayanıyor. Bu üç temel ekseni, yalnızca birbirinden bağımsız inisiyatifler olarak değil; markamızın uzun vadeli büyüme stratejisini besleyen, birbirini tamamlayan alanlar olarak görüyoruz. Sürdürülebilirlik odağında; çevresel etkilerimizi azaltan, kaynak verimliliğini artıran ve doğaya duyarlı yönetim modellerini önceliklendiren adımlar atmayı sürdüreceğiz. Aynı zamanda, üretimden iletişime kadar tüm süreçlerimizde bu yaklaşımı kapsayıcı biçimde hayata geçirmeye devam edeceğiz. Yaratıcılık ise, markamızın farklılaşmasında ve müşteriyle kurduğu ilişkinin derinleşmesinde temel bir rol üstleniyor. Bu nedenle, inovatif iletişim stratejileri ve deneyim odaklı marka kurguları ile tüketicilerimize sadece bir ürün değil, anlam yüklü bir deneyim ve yaşam tarzı sunmayı sürdüreceğiz. Toplumsal katkı ekseninde ise özellikle genç nesillerin gelişimine destek veren projeler, kültür-sanat ve spor alanındaki iş birlikleri ile hem bireysel hem toplumsal ölçekte pozitif bir etki yaratma vizyonumuzu daha da ileriye taşıyacağız.
Bu yol haritası, Saat&Saat’in Türkiye’de zaman algısını şekillendiren bir marka olmasının ötesine geçerek, geleceğe değer katan, ilham veren ve fark yaratan bir dönüşüm lideri olarak konumlanmasını hedefliyor.