Spordan öte deneyimlerle dolu bir yaşam felsefesi

“Hayatın her anında kendime yatırım yapmaya çalışıyorum. Hem işte hem sosyal çevremde hem de aile içinde çok yönlü olmanın, sürekli öğrenmenin ve deneyimlemenin önemini hiçbir zaman unutmuyorum.” diyen Egepen Genel Müdür Yardımcısı Tamer Özen’in hayatında mesai dışı aktiviteler büyük bir yer tutuyor.

Birçok insan, iş insanlarının hayatının monoton ve sıkıcı olduğunu düşünür. Ancak ben, iş dışı yaşantımdan topladığım enerji ile kendimi yeniliyorum ve eğlenceli, dinamik bir yaşam sürüyorum. Çünkü yoğun bir şekilde enerji harcadığımız günün sonunda iş dışı bir şeyler yapmak aslında sadece bir istek değil, aynı zamanda çok büyük bir gereklilik. Bu nedenle kendime vakit ayırmayı çok önemsiyorum. Kendime vakit ayırmam, aynı zamanda sağlığım için de büyük bir önem taşıyor. İster kitap okuyun, ister müzikle ilgilenin, ister doğayla bir arada olabileceğiniz aktiviteler deneyimleyin, isterseniz de sakin bir yürüyüş yapın... Bunların hepsi günlük stresten uzaklaşmak ve daha sağlıklı olmak için birer seçenek. Ben genç yaşlarımdan bu yana kendimi bedenimi geliştirmeye ve ona iyi bakmaya adadım. Bu bağlamda spor, hayatımda çok özel bir yer kapladı. 

Kayaktan öğrendiklerim, hayatın her alanına uyguladığım değerli dersler haline geldi
15 yaşındayken ilk defa kayak tahtamın üzerinde, karla kaplı dağların zirvesinden aşağıya doğru süzüldüm. O an, nefes kesici bir manzaranın içinde, tüm dünyanın benim ayaklarımın altında olduğu hissine kapıldım. Özgürlüğün tam anlamıyla ne demek olduğunu orada, o dağın zirvesinde öğrendim. O andaki özgürlük duygusu, bana hayatta başka hiçbir şeyin veremeyeceği bir tatmin duygusu sağladı. Kayak sporunun gereksinimleri fiziksel güç, denge ve cesarettir, ancak bu sporun gerçekte sunduğu şey çok daha fazlasıdır. Her inişte, kayak tahtalarınızın altındaki karın kristal dokusu, sizinle bir hikâye paylaşır. Kar tanelerinin bir araya gelmesiyle oluşan bu eşsiz yüzey, yaşamın karmaşıklığını ve güzelliğini yansıtır. Her dönüş, hayatta alınan kararları, riskleri ve sonuçları temsil eder. Bazı dönüşlerde zorlanabilir, bazen ise rüzgarın yardımıyla kolayca ilerleyebilirsiniz. Karşılaştığınız her zorluk, iş hayatındaki bir engeli, bir problemi simgeler. Kayak, sadece bir spor değil, aynı zamanda bir yaşam felsefesidir. Ben, o tahtalardan her inişimde, iş hayatında aldığım risklere ve kararlarıma paralel bir cesareti gördüm. Bu deneyim, her birimizin hayatının farklı alanlarında ne kadar güçlü olabileceğini gösteriyor. Her iniş ve dönüş, yaşamın dinamiklerini ve sürprizlerini öğrenmeme yardımcı oldu. Kayak yaparken öğrendiklerim, hayatın her alanına uyguladığım değerli dersler haline geldi. Bu spor, bana sadece fiziksel bir aktivite olarak değil, aynı zamanda zihinsel bir rehber olarak da eşlik ediyor.

Kitesurf’ü deneyimlemeye başladıktan sonra anı yakalamayı öğrendim
Doğanın bana sunduğu imkânlar sadece karla sınırlı değildi. 2005 yılında, bir yaz tatilinde denizin tuzlu suyunda ve rüzgârın gücünde yeni bir tutku keşfettim: kitesurf. Bu spor, bana denizin derin mavisinde, gökyüzünün sonsuz maviliğinde kaybolma şansını verdi. Kitesurf yaparken hissettiğim adrenalin ve kontrol duygusu, kayakla tanıştığım özgürlük duygusunu başka bir boyutta deneyimlememe olanak sağladı. İş hayatında karşılaştığım zorlukları aşmamda bu duygular bana rehberlik etti. Denizin üstünde, rüzgârın kollarında, kendimi doğanın bir parçası gibi hissettim. Her dalga, hayatın bana sunduğu farklı bir fırsatı veya zorluğu temsil ediyordu. Rüzgarın yönüne göre hareket etmek, esnek olmayı ve anı yaşamayı öğretti bana. Kitesurf’ü deneyimlemeye başladıktan sonra anı yakalamayı, hedefe değil yolculuğa odaklanmayı öğrendim. Bu anlamda Kitesurf, hayatımın sadece sporla sınırlı olmayan bir kısmında, farkında olmadan büyük bir öğretici oldu. Her hareket, her dalga ve rüzgarın yarattığı her fırtına, yaşamın değişkenliğini ve beklenmedik durumlarına nasıl tepki vermem gerektiğini öğretti. Dengeyi bulmaya çalışırken, denizle ve rüzgarla dans ederken, kendi iç dengemi de buldum. Kitesurf, bana sadece suyun üzerinde değil, kara üzerindeki hayatımda da nasıl ilerlemem gerektiğini gösterdi. Zamanla bu spor, sadece bir hobi olmaktan çıkıp hayatımın bir parçası haline geldi. Her seferinde doğa ile birlikte hareket ederken, kendi sınırlarımı zorlamayı ve daha da önemlisi kendime güvenmeyi öğrendim. 

Dünyayı kuş bakışı görmek, deneyimlediğim en eşsiz anlardan biriydi
Sadece yüzeyde kalmak istemedim. Gökyüzünün mavisi, bana sürekli olarak, tıpkı bir sirenin şarkısı gibi, çağrıda bulundu. Gözlerimi semaya kaldırdığımda, uçmanın verdiği özgürlüğü ve oradaki sonsuz olasılıkları hayal ediyordum. Havacılığa olan bu derin ilgim, beni özel pilot lisansımı almaya itti. İlk kez kokpite adım attığımda, o makinanın içindeki karmaşıklık ve kontrol hissiyle hayran kaldım.

Gökyüzünde uçarken, dünyayı kuş bakışı görmek, deneyimlediğim en eşsiz anlardan biriydi. Sanki bütün sorunlarım ve endişelerim yerde kalmış, ben ise onların üzerinden yükselmiştim. Yükseklerde, bulutların arasında süzülmek, bana hayatta karşılaştığım her engeli aşabilme gücü verdi. Bu perspektif, dünyanın ne kadar büyük ve benim ne kadar küçük olduğumu bana hatırlattı, ancak aynı zamanda bir bireyin potansiyelinin sınırsız olabileceğini de gösterdi. Bir pilot olarak, her uçuşta alınan kararların ve yapılan manevraların hayati önem taşıdığını öğrendim. Bu, bana iş ve özel hayatımda da özenli ve dikkatli olmanın önemini hatırlattı. Bu deneyimlerim, bana sadece bedensel bir zindelik değil, aynı zamanda zihinsel bir derinlik de kazandırdı. Gökyüzünün bu özgür dünyasında, hayatın anlamını ve kendime olan güvenimi yeniden keşfettim. Bu serüven, hayatın her anının değerli olduğunu ve her deneyimin bize bir şeyler kattığını bir kez daha gösterdi.

Ailecek yelkenli yapıyoruz, bağlarımızı kuvvetlendiriyoruz
Hayat, tıpkı spor gibi, bir öğrenme serüvenidir. Bu serüven boyunca edindiğim bilgileri ve deneyimleri en değerli varlıklarım olan eşim ve çocuklarımla paylaşmayı ihmal etmiyorum. Öğrendiğim her şeyi onlarla paylaşıyorum. Onlara, hayatın sadece bir alanda uzmanlaşmakla sınırlı olmadığını, çok yönlü bir birey olmanın avantajlarını anlatıyorum. En büyük idealim, çocuklarımın sporda ilerlemesi diyebilirim. Bunu daha da pekiştirmek adına ailecek yelkenli yapıyoruz. Bu, hem bize doğanın güzelliklerini yakından tanıma fırsatı veriyor hem de aile bağlarımızı kuvvetlendiriyor. Ailemle birlikte yaşadığımız bu anlar, denizin ortasında birlikte geçirdiğimiz zamanları değerli kılıyor, birlik ve beraberlik duygusunu pekiştiriyor.

Kısacası ben hayatın her anında kendime yatırım yapmaya çalışıyorum. Hem işte hem sosyal çevremde hem de aile içinde; çok yönlü olmanın, sürekli öğrenmenin ve deneyimlemenin önemini hiçbir zaman unutmuyorum. Başkalarına da aynı şeyi öneririm: Hayatın tüm renklerini, detaylarını keşfedin ve bu zenginlikten ilham alın. Ben geriye baktığımda, yaşamın her anının beni bir sonraki adım için hazırladığını görüyorum. Karşılaştığım her zorluk, her engel, aslında bana yeni bir kapı açtı. Sonuçta, hayat bir öğrenme serüvenidir ve bu serüveni en iyi şekilde yaşamak, her bireyin elindedir. Ve unutmayın, gerçek başarı, sadece bir alanda değil, yaşamın her alanında denge kurabilmekte yatıyor.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir