Shell & Turcas Pazarlama Direktörü Seher Poyrazoğlu Yavuz, 14 yaşında günlük tutarak başladığı yazma serüvenine şimdilerde çocuklar için masallar yazarak devam ediyor.
Seher Poyrazoğlu Yavuz: "Yazmak da, okumak da muhteşem bir terapi"
Ayşe, Seher, Zehra, Hüseyin, Mehmet, Ömer, Buse olmaktan ziyade iş kimliklerimiz dışında da var olabilmeyi önemsiyorum. Hepimizin birçok alanda doğuştan gelen ve sonradan geliştirdiği birçok yetenek var. Kendimizle bağlantı kurarak bu alanları keşfetmeyi ve varlığımızı ortaya koyarak etki alanımızı genişletebileceğimize inanıyorum. Müzikte, resimde, herhangi bir sanat alanında bu hep böyle…
Uzun yıllardır yazı yazıyorum. Zaman zaman farklı hobilerim olsa da, benim için yazmanın yeri hep ayrı oldu. Ortaokulu takiben Buket Uzuner kitapları sonrasında, yazı yazmaya 14 yaşında günlük tutarak başladım. Önce anılarımı yazdım. Yazdıklarımı bazen dönüp okuyorum. Sonrasında üniversite ile birlikte farklı kültürlere ve seyahate olan merakım arttı. Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme Kulübü aracılığı ile kültür değişim programına katıldım. Özel ders verdim ve kazandığım paralar ile seyahat ettim. Okul dışında Aiesec’deki gönüllü çalışmalarım sonrasında farklı kültürler ve gastronomi üzerine yazmaya başladım. İlerleyen yıllarda annelik kimliğimle birlikte çocuklarım için yazmaya başladım, halen de yazıyorum. Yazdıklarımı küçük bir sandıkta tutuyorum, umarım bir gün onlara verebilirim.
Yazılarımda annelik de var, yaşam da, iş hayatı da, aşk da...
Bu hayattaki vizyonum hayata değer katmak ve unvanlarımdan arındırılmış halimle salt Seher olarak yaratabilmek ve üretebilmek.
Masal yazmanın benim için yeri çok ayrı. Dünyadaki tüm çocuklarla birlikte dünya daha güzel bir yer olsun istiyorum. Onlara dokunabilme temelinde, bazı iyi alışkanlıklar ve değerleri ortaya koyduğum masallar yazıyorum. Masal kitaplarımın çocuklarımıza ulaşması sanırım beni çok tatmin edecek, varlığımın anlamını artıracak bir eylem olacak. Umarım bir gün…
Masallarımın dışında hayata dair kaleme aldığım kısa kısa ‘kadın’ yazılarımla farklı bir kitap üzerinde daha çalışıyorum. Yazılarımda annelik de var, yaşam da, iş hayatı da, aşk da, farklı hayatların keşismesi de...
Yazmak da, okumak da muhteşem bir terapi
Yazmak muhteşem bir terapi. Hem olaylara dışarıdan bakmanızı sağlıyor, hem de bir şekilde enerjiyi güzel bir yöne odaklıyor. Bir de yazdıkça sanırım hem rahatlıyor, hem de daha sakin ve yaratıcı bir birey olduğumu keşfediyorum. Bazen doğada, bazen seyahatte, bazen bir toplantıda ilham geliyor. Bunları yazıya dökebilmek müthiş bir keyif.
İş hayatı ve sonradan biçtiğimiz roller dışında sadece statülerimizle var olmadığımızı keşfetmek ve özümüzde var olan yaratıcılığı, etki alanımızı aktif edebilmek muhteşem bir tatmin... İster yazmak, ister farklı bir sanat veya bilim alanı olsun insanların kendileri ile bağlantı kurmalarını sağlayacak alanları keşfetmelerini ve buna vakit ayırmalarını tavsiye ederim.
Okumak da çok güzel, hatta muhteşem... Keşke 40 yaş farkındalığım 20’li yaşlarda da olsaydı ve daha fazla kitap okuyabilseydim diye bazen içimden geçiriyorum. Geçen gün 17 kitabı büyük bir iştah ile aynı anda aldım. Vakit bulup ne zaman bitirebilirim diye düşünürken Atatürk’ün gençleri olarak cephede ve Kurtuluş Savaşı yıllarında okudukları, yazdıkları geldi aklıma. Bazı şeyleri hayatımızda süzerek, zamanı mümkün olduğunda etkin yaşayabilme ve tüketmeden zaman harcamak kavramı üzerine son dönemlerde çok düşünüyorum. Bu konuya zaman ayırmayı da herkese tavsiye ederim.
Sevgiyle...