Sanal Koridorlarda, Parasız Dolaşan Tüketicilere Ulaşma Yolları Nelerdir?

“Cryptocurrency” sektörü Temmuz ayı itibariyle inanılmaz bir yükselişe geçti. Bitcoin, Ethereum, SETLcoin ve diğerleri, alana giren yeni oyuncular, vahşi değer dalgalanmaları yaşadı. Gelecek bize “cashless/parasız” bir dünyanın çağrısını sunuyor.

Bugün Bitcoin devletler tarafından korunmaya alınmış, spekülasyonları dengede tutulan bir birimdir. Diğer sanal sikkelere oranla güvenliği daha fazla koruma altındadır ve çok da uzun olmayan bir vadede, diğerlerine oranla artısı net ölçümlenebilecek bir birimdir.

Ethereum, SETLcoin ve diğerleri bugün güvenlik açıkları bulunan, saldırıya uğrayan ve belli bir grubun elindeki birimlerdir. Dolayısıyla manipülasyona çok daha açıklardır.

 

 

Her ne kadar Türkiye’deki yatırım araçları hala “geleneksel” altın, döviz, gayrimenkul seviyesinde gezmeye devam etse de, hızlı adapte olan ülkem insanı için, oyun gibi başlayacak olan sanal para kullanımı, pek yakında bir yatırım değerine de dönüşecektir. Tıpkı 1637’de yaşanan, Hollanda’nın Lale Soğanı Çılgınlığı gibi…

2016 Google aramalarına baktığımızda "No More Cash" aramasının ilk 10’da yer aldığını görüyoruz. Dünyada yaşanan sosyal, ekonomik ve güvenlikle ilgili dalgalanmalar, sanal paraların yükselişine, elbette neden oldu. Dijital cüzdanlar, anında iptal edebildiğimiz kredi kartları, sanal kartlar, tehlikeli dünyaya karşı “kaynaklarımızı” korumanın en güvenli yolları olmaya başladı.

Türkiye’de de durum, az biraz geriden gelmesine rağmen hiç de göz ardı edilir gibi değil. Peş peşe kapanan online alışveriş devlerine inat, her geçen gün abone kutuları, online satış siteleri, sadece kredi kartı ile ulaşabildiğimiz gündelik hizmet açılımları bir bir ortaya çıkıyor.

Dünya, esas olarak maddi malların mülkiyetine dayalı bir ortamdan, hizmet, hayatı kolaylaştırma ve erişim odaklı bir ortama kayma eğilimindedir. Küresel ekonominin tamamı, maddi nesnelerden, maddi olmayan alanlara doğru kaymaktadır. Birçok analist bu dalgalanmaların, sürdürülemez olduğunda hem fikir olsa da işin pazarlama tarafında değişen alışveriş alışkanlıkları için adımlar atılması elbette kaçınılmaz.

Avrupa’nın bireyselliğine oranla Türkiye pazarında bu dinamikleri yönetmek bir miktar daha zor. Sosyalleşmesinden asla vazgeçemeyen Türk halkı, “parasını verdim, hizmetin de kralını isterim” edasından online dünyada bile vazgeçmeyecek.

Bu durumda, klasik satış yöntemlerini uygulayıp, göz teması kuramayacağımız, sesimizle, sözümüzle iknadan uzaklaştığımız tüketicileri, sanal koridorlarda, nasıl yakalayacağız sorusu geliyor akıllara…

Pazarlamaya yılları vermiş her meslektaşım bilir ki, bu ülkede hiçbir şey geçmişte kalmaz. Geçmişim değerlerinden ilham alır, yeniliklerle köpürtülür ama temeli, her daim insani ilişki ve yaşama dokunma olarak kalır.

Bugün zaten sanal dünya ve o dünyanın alışveriş alışkanlıkları giderek oturmaya başladı, çekingen tüketici için füzyon bir ilişki oluşturmak ve bunun üzerinden tetikleyici olmak mümkün. Ekonominin daraldığı, güvensizliklerin hat safhada olduğu ülkemizde dahi, tüketicilerin online alışveriş kanalları için “ihtiyat akçesi” mevcut. Az bir miktarla sitelerin güvenilirliğini ve hizmet kalitesini test eden tüketiciler, ilk alışverişin deneyimi sonucunda devamlılıklarını sağlıyorlar.

Pahada ağır ürünler için ise iş biraz daha değişiyor. Deneyime, servise, danışacak elemana daha fazla ihtiyaç duyuluyor. ( Özellikle kadın hedef kitle için kozmetik, teknoloji alışverişlerinde bu eğilimleri gözlemliyoruz) Bu noktada standart online danışmanların yerine, çok daha “gerçek” bir deneyim sunmanın fayda sağlayacağına inanıyorum. Artık herkes görüntülü konuşma özelliklerine sahip telefonlarla hayatını sürdürüyor. Bu sistemleri, alışveriş dünyasına adapte etmenin, deneyim ve hizmet kalitesi anlamında ciddi bir yükselişe neden olacağı aşikâr.

Call Centerlarda sadece sesini duyduğumuz ama kredi pazarlığı yaptığımız asistanlarla, ofisimizde, evimizde yüz yüze görüşmelerle iletişime geçmek her iki taraf için de daha hızlı ve verimli bir ilişkinin başlangıcı olacaktır.

Anlamsız pop-up reklamlar yerine, hali hazırda big datayı takip eden firmaların, eğilim bazlı online chat imkanları sunması, deneyim bazlı ürünlerle tüketicileri buluşturup, sanal ortamda da onlarla ilişki kurmaya başlaması, sms ve e-mailing trafiğinden, junk maile düşmekten çok daha hızlı satış getirecektir.

Düşünsenize, deneyimleme imkanı bulamadığını

z bir ürünü, yine de uzaktan bile olsa görerek, sorarak iletişim halinde kalarak satın almak, tembel bedenlerimiz, zamansız hayatlarımız için nasıl bir güzellik!

Yetmez, kredi kartlarımız, sadakat kartlarımız içerisinde biriken ve artık kurumlar için verimli olmaktan çıkan “parapuanlarımız” sanal koridorlarda, alışveriş imkanını bize sunsa…

CRM, big data ve deneyim pazarlamasının, güç birliği yapacağı bir ticari ortamda, tüketici için cazibe merkezi olmak kaçınılmaz. Tek sorun, egolarımızı, kaygı ve korkularımızı geride bırakıp, akıl birliği etmeye teşne hale gelmek.

Keyifli bir hafta dilerim.

Esra Baykal Güçlü

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir