Samsung Electronics Amerika Pazarlama Müdürü Ogün Coşkun, büyük belirsizliklerin yanı sıra pozitif ve negatif duygular arasında salınarak başladığı ABD’deki ilk deneyimlerini ve yaşadığı zorlukları yad ellerden bildiriyor.
Bazen cesurca her şeyi hallederken bazen vazgeçmenin kıyısına gelebiliyorsunuz
Bildiğiniz bütün doğruları, yanlışları unutup kendinizi yeniden yazdığınız bir hayata yelken açmak başta sizi bekleyen büyük belirsizlikler ile çok pozitif ve çok negatif duygular arasında salınarak başlıyor. Bazen çok cesurca, her şeyi halledeceğinize inanırken bir anda yaşanan ters köşe bir deneyim ile vazgeçmenin kıyısına gelebiliyorsunuz.
Dünyanın neresinde olursanız olun, hızlı öğrenmek zorundasınız
2019’da işi gücü, alışkanlıkları ve sevdiğimiz insanları geride bırakıp ABD’ye taşınmamızın ilk ayları biraz böyle geçti diyebilirim. Ancak ilk günlerin stresinden sonra her şey normalleşmeye başladıkça o korkulanların veya hayranlıkla heyecan duyulan şeylerin aslında dünyanın neresinde olursanız olun tüm insanlık için benzer olduğu ve sizin sadece akışa yetişebilmek için daha hızlı öğrenmek zorunda olduğunuz bir mücadeleye evriliyor. İşin keyifli kısmı da tam burada başlıyor. Çünkü insanın meşhur konfor alanından çıktığı ve her şeyi yeniden öğrenmek zorunda kaldığı bu dönemde yaşanan her deneyimin hazzı, yeni şeyleri keşfetmenin verdiği tadı uzun zamandır almadığınızı fark ediyorsunuz. Belki de tekrar çocuk olduğunuz, hata yapmaktan korkmadığınız, her şeyi denemek için meraklandığınız o günler bedenen yaptığınız seyahate bir de zaman yolculuğu katmanını ekliyor.
Zaten dünyanın son iki yılı hepimiz için ezberlerin bozulduğu bir dönem oldu ve ne yalan söyleyeyim pandeminin bizim maceramıza bazı olumlu katkıları da olmadı değil. İş yaşamına alışma anlamında evinizin konforundan yeni bir pazara, insanlara, ilişkilere ayak uydurmak daha rahat gerçekleşmiş olabilir. Sosyalleşme anlamında da hayatımızın bu en asosyal günlerini bütün dünya ile dijital bir hoşbeş ve herkesin aynı konuları konuşmak zorunda olduğu bir dönemle geçirmiş olduk. Bazı krizlerin böyle olumlu etkileri de olmuyor değil.
Hayat, tercihlerin yarattığı problemlere çözüm aramakla geçiyor
Uzun lafın kısası, hayatımızdaki her seçim ile bir diğer fırsatı arkamızda bırakıyoruz. Çocukluğumda keyifle okuduğum Edward Packard’ın ‘Kendi Hikayeni Yarat’ serisi kitaplarındaki gibi, siz yeni seçimlerinizin sonuçlarını yaşarken, bazen diğer seçeneklerde acaba karşıma neler çıkacaktı diye içinizden geçiriyorsunuz. Türkiye’de veya başka bir ülkede, zaman akmaya devam ediyor. Hayat denen şey de zaten sizin içinde olduğunuz, seçtiğiniz veya içine doğduğunuz bu tercihlerin yarattığı problemlere çözüm aramakla geçiyor.
Yurtdışı deneyiminin en güzel kazanımı belki bu problem çözme yeteneğinizin bir de eşsiz bir esneklikle harmanlanması oluyor. Düşmenin, kalkmanın sizin için önemli olmadığı; amatör bir ruhla yürüdüğünüz yolun keyfini almaya çalıştığınız günler kalıyor hesabınıza. Sonuçta Charlie Chaplin’in de dediği gibi ‘Hepimiz amatörüz. Başka bir şey olacak kadar yaşamıyoruz.’
Avantajlar
- Yeniden öğrenmeyi ögrenmek
- Her şeyin yeni, denenmemiş olmasının cazibesi
- Daha çesitli & uzmanlığa yönelik iş imkânları
- Farklı kültürleri sadece tanımak değil onlarla yaşamak
- Alım gücü & finansal kolaylıklar
Dezavantajlar
- Tabii ki aile, arkadaşlar ve İstanbul’a özlem
- Spontane olmayı unutmak, randevularını, rezervasyonlarını 1 ay önceden planlamak
- Türkiye ile olan uzaklık ve saat farkı
- İki dünyaya /gündeme/ kültüre ait olmaya çalışmanın yoruculuğu
- Bazı günler şiddetli bastıran ocakbaşı hasreti