Pluxee, kurumların geleceğin iş gücü dinamiklerine uyum sağlamalarına destek oluyor

Pluxee, ‘Çalışanı Mutlu Eden Dünya’ vizyonuyla işverenlere rekabette avantaj sağlarken çalışanlara esneklik sunan yenilikçi çözümler geliştiriyor. Hibrit çalışmadan esnek yan haklara, dijitalleşmeden yapay zekâ yatırımlarına uzanan bu süreçte çalışan deneyimine dair yaklaşımlarını, Pluxee Türkiye Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Sinem Hekimoğlu ile konuştuk.

Pluxee Türkiye’de çalışan deneyimini tasarlarken kendi çalışanlarınızla test ettiğiniz ürün ve hizmetlerden elde ettiğiniz geri bildirimler, kurum kültürünüze nasıl yön veriyor?

Pluxee Türkiye olarak, çalışanların kendilerini değerli ve güvenli hissetmelerini sağlamak stratejimizin merkezinde yer alıyor. Bu nedenle çalışanları anlamak ve onların bireysel ihtiyaçlarına yanıt veren çözümler geliştirmek önceliğimiz. Pluxee çalışanları da içeride bu yaklaşımın çıktılarını, geliştirdiğimiz ürün ve servisleri ilk elden deneyimliyor. Diğer bir deyişle, savunduğumuz değerleri kurum kültürümüzde benimsiyoruz, çalışanlarımız ise bize gerçek kullanıcı içgörüsü sağlıyor. Buna en iyi örneklerden biri yeni çözümümüz Pluxee Pro. Türkiye’nin ilk ve tek kullanıma hazır yan hak platformu olan bu ürünümüzü ilk olarak Pluxeeliler denedi, kendi talep ihtiyaçlarına göre yan haklarını seçtiler. Kısacası çalışan beklentilerinin nabzını tutarak tasarladığımız her çözüm, önce kendi çalışanlarımızın sonra ise tüm Pluxeelilerin bağlılığını, motivasyonunu ve genel memnuniyetini artırarak kurum kültürüne ve işveren markasına doğrudan katkı sağlıyor.

Hibrit çalışma ve esnek yan haklar gibi modern çalışma modelleri, çalışan deneyimini dönüştürüyor. Pluxee olarak bu alanlarda yarattığınız yenilikleri ve çalışanların buna verdiği tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günümüz iş dünyasında çalışan deneyimi, kurumların kârlılığını ve başarısını etkileyen en kritik faktörlerden biri. Çalışanlar artık değerli hissedecekleri, yaratıcılıklarını gösterebilecekleri, katkılarının takdir edildiği bütünsel bir deneyim arıyor.

Çalışanlar bir işin ötesinde, kendilerine çok yönlü pozitif deneyim sağlayacak kurumlarda çalışmak istiyor; işverenlerinin her daim yanında yer almasını, desteklenmeyi ve anlaşılmayı bekliyor.

Kısacası çalışanlarını anlayan kurumlar artık rekabette bir adım önde. Pluxee Türkiye olarak bizim rolümüz de işverenlerin bu dönüşümü yönetmelerine rehberlik etmek ve destek olmak.

Buna en iyi örneklerden biri, işlem hacmi son 3 yılda 12 kat artan, giyim, teknoloji, seyahat gibi birçok kategoride desteği altında barındıran Hediye çözümümüz. Çalışanların buradaki yaklaşımı net: X kuşağının yüzde 79’u ve Z kuşağının yüzde 92’si dijital ve kişiselleştirilebilir takdir ve ödüllendirme çözümleri tercih ettiğini söylüyor. Biz de bunun yansımalarını kendi hizmetlerimizde gözlemliyoruz: bugün kullanıcılarımızın yüzde 98’i işlemlerini mobil uygulamadan yapıyor. Mobil ödeme oranı ise yüzde 96’yı geçti.

Çalışan nezdindeki bu beklentinin işverenler tarafında da karşılık bulduğunu görüyoruz. Artık işverenlerin yüzde 70’i yıl içerisinde birden fazla kez çalışanını ödüllendiriyor. Sadece bayramda değil; çalışanın doğum gününde, evlendiğinde veya başarıyla geçen bir proje bitiminde çalışanını Pluxee ile ödüllendiriyor.

Çünkü çalışan, Pluxee Hediye üzerinden ona tanımlanan bakiyeyi dilerse Pegasus cüzdanına aktararak seyahatini planlıyor; dilerse Decathlon’dan alışveriş yaparak spora başlıyor veya sevdiklerinin ihtiyaçlarını karşılıyor.

Pluxee’nin dijital platformları, çalışanların deneyimlerini kişiselleştiriyor. Sizce bir çalışanın platform üzerinden yaşadığı deneyimin ‘unutulmaz’ ve etkili olmasını sağlayan kritik öğeler neler ve bu deneyimi şekillendirirken nelere dikkat ediyorsunuz?

İyi bir deneyim için bugün üç temel unsur üzerinde duruyoruz: kişiselleştirilebilir çözümler sunma, esneklik sağlama ve anlam yaratma. Her bir çalışana özel hissettirmek önceliğimiz. Bu yaklaşımın meyvelerini aldığımızı da söyleyebilirim. Bağımsız araştırma şirketi Ipsos’un 2025 Marka & Müşteri Deneyim Araştırması sonuçlarına göre, Pluxee bu yıl da çalışanlar tarafından kendi sektörünün en çok tavsiye edilen markası. Çalışanlara göre bunun en önemli nedenleri arasında, Pluxee ile işverenlerinin sağladığı desteği binlerce kategoride 120 binden fazla noktada özgürce harcama imkânı var. Öte yandan, şeffaf ve çalışan odaklı bir deneyim sunmamız bu başarıyı mümkün kılıyor. Güçlü kampanya ekosistemimizde çalışanların alım gücüne destek oluyoruz. Örneğin, 2024 yılında Plus kampanyalarımızdan yararlanma oranı tam 10 kat arttı.

Son olarak, dijitalleşmenin etkisiyle kritik olan bir diğer nokta da sunduğumuz online alışveriş seçenekleri. Bugün Trendyol Go, Yemeksepeti ve Getir Yemek gibi Türkiye’nin en çok tercih edilen çevrim içi sipariş platformlarının tamamında Pluxee ile ödeme imkânı sunuyoruz. Yine aynı araştırmada da gördük ki, çevrim içi sipariş platformlarında Pluxee ile alışveriş yapabiliyor olmak, Pluxee’nin tercih edilmesinin arkasındaki en önemli nedenlerden. Yakın dönemde odağımızda bu alandaki iş birliklerimizi daha da genişletecek adımlar atmak var.

Pluxee, yapay zekâ ve veri analitiği yatırımlarını artırarak geleceğe nasıl hazırlanıyor? Bu teknolojilerin çalışan deneyimini ve işveren markalarını dönüştürmedeki rolünü nasıl konumlandırıyorsunuz?

Biz Pluxee’de yapay zekâ ve veri analitiğini yalnızca bir teknoloji yatırımı değil, iş modelimizi yeniden şekillendiren bir stratejik kaldıraç olarak görüyoruz. Bu nedenle AI’ı pazarlamadan insan kaynaklarına, finanstan IT’ye kadar tüm iş süreçlerimize 360 derece entegre etmek en kritik önceliklerimizden biri.

Burada odaklarımızdan biri, çalışanlarımızın operasyonel yüklerini azaltarak onların enerjisini daha stratejik, yaratıcı ve değer katan işlere yönlendirmelerini sağlamak.

Bu sayede hem verimlilik artıyor hem de çalışan deneyimi güçleniyor. Bir diğeri ise yapay zekâ destekli analitik araçlarla hem çalışan beklentilerini ve davranışlarını hem de müşterilerimizin ihtiyaçlarını daha iyi anlamak ve bu içgörüleri işveren markasını dönüştüren yenilikçi çözümlere dönüştürmek. Bu amaçla önümüzdeki beş yıl içinde Türkiye’de teknoloji yatırımlarımızı 6 kat artırmayı hedefliyor, böylece hem çalışanlarımızın potansiyelini ortaya çıkaracak hem de işverenlere yenilikçi ve etkili çözümler sunmaya devam edeceğiz.

Çalışanların yaratıcılığını ve inovatif düşüncesini desteklemek için hangi yöntemler veya deneyimler Pluxee’de öne çıkıyor?

Pluxee’de yaratıcılık ve inovasyon, sadece çalışanların kendini ifade etmesiyle sınırlı değil; işimizin büyümesini hızlandıran bir rekabet avantajı. Çalışan mutluluğu için çalışana alan tanımak ve özgürlük sunmak çok önemli. Global iş ortağımız The Happiness Index ile yürüttüğümüz “Türkiye’de Çalışanlar Ne Kadar Mutlu?” araştırmamızın çıktıları da bunu doğruluyor. Türkiye’de çalışan mutluluğunu en çok sınırlayan faktör, özerklik ve özgürlük eksikliği. Özerklik skorunda global ortalama 7,8 iken Türkiye’de 6. Ülkemizde 51-60 yaş grubu çalışanlar daha mutlu ve işlerine bağlı hissediyor çünkü bu gruptaki çalışanların “özerklik” ve “dinlenilme hissi” skorları daha yüksek.

Türkiye’de pek çok katılımcı, yaptığı işi sevdiğini belirtiyor ama çevresel koşullara eleştirel yaklaşıyor. Bu demek oluyor ki yüksek bağlılığa ve tutkuya sahip bir çalışan kitlesi var ülkemizde, ancak potansiyellerini tam olarak açığa çıkaramıyorlar. Çalışanlardaki bu tutku, kutlanması ve desteklenmesi gereken çok güçlü bir kaynak.

Biz de Pluxee olarak, çalışanların sesine kulak vererek onların özgür hissedeceği, kişisel gelişimlerine yatırım yapılacak ve inovatif fikirlerini hayata geçirebilecekleri bir kültür oluşturmayı önceliğimiz haline getiriyoruz. Bu sayede yalnızca işyerinde mutluluğu artırmakla kalmıyor, aynı zamanda sürdürülebilir başarı için çalışan yaratıcılığını da sürekli besliyoruz.

Pluxee’nin genel stratejisi ve hedefleri doğrultusunda, çalışan deneyimini farklılaştırmak ve güçlendirmek için hangi adımları önceliklendiriyorsunuz? Gelecek dönem yol haritanızda neler var?

Odağımızda Pluxee’nin “Çalışanı Mutlu Eden Dünya”sını her geçen gün daha da zenginleştirmek var. İş dünyasında aynı anda beş farklı jenerasyonun bir arada çalıştığı, beklentilerin hızla değiştiği bu dönemde, tek tip çözümlerle ilerlemek mümkün değil – hedefimiz bunu tüm iş dünyasına aktarmak ve işverenlerin mutlu bir işyeri inşa ederken finansal olarak avantajlardan faydalanmasını sağlamak. Bu nedenle, çalışanları daha iyi tanımaya, onların bireysel ihtiyaçlarını anlamaya ve işverenlerin her bir çalışana değer katan deneyimler sunmalarına destek olmaya odaklanıyoruz.

Önümüzdeki dönemde de çalışan deneyimini bireyselleştiren, araştırma ve içgörüyle beslenen ve işveren markalarını güçlendiren çözümler geliştirmeye devam edeceğiz. “Çalışanı Mutlu Eden Dünya” vizyonumuz doğrultusunda, çalışanların beklentilerine yanıt veren yenilikçi yaklaşımlar tasarlayarak kurumların bugünün ihtiyaçlarının ötesinde geleceğin iş gücü dinamiklerine uyum sağlamalarına katkı sunmayı sürdüreceğiz.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir