'Pazarlamanın Yeni Yüzü; Bu Değişime Hazır Mısınız?' başlıklı önceki yazımda geçtiğimiz yıl pazarlama anlayışında önemli değişiklikler oluştuğundan bahsetmiştim. Ürün odaklı anlayıştan amaç odaklı anlayışa doğru bir geçiş olduğunu iki harika video ile örneklendirmeye çalışmış ve son olarak da teknolojinin pazarlamayı etkilediği gerçeğini vurgulamıştım. Bu makalem o yazının devamı niteliğinde olacak.

Dijital ve Fizikselin Kesişmesi

Pazarlamacılar dijital ve fiziksel dünyaları birbirlerine yaklaştırmanın yollarını arıyorlar ki bu da en ilginç ve daha önemlisi en başarılı bazı kampanyaların ortaya çıkmasıyla sonuçlanıyor. TV reklamlarının atladığı nokta ile Facebook, Twitter ve hatta web sitelerinin bile etkileşime geçmesine yol açan doğrudan bir bağlantı bulunuyor.

Elimizde Square şirketi ile işbirliği yaparak “Pay with Square” isimli akıllı telefon uygulamasını hazırlamış ve çok iyi bir kişiselleştirilmiş mağaza müşterisi deneyimi oluşturmuş olan Starbucks örneği var. Target mağazalarının şu anda müşteriler tarafından ‘pinlenen’ her şeyi içeren özel bir ‘Pinterest’ bölümü var. Burberry interaktif görüntülemeleri avantaja dönüştürdüğü yeni bir mağaza müşterisi deneyimi inşa ediyor.

Fortune Cookie Pazarlama Hizmetleri Müdürü Maggie Lonergan, blog yazısında İngilizce fiziksel ve dijital kelimelerinden türetilen yeni ‘phygital’ terimini ve bunun neden pazarlamanın geleceği olduğunu açıklıyor. Bu artık müşteri deneyimini geliştirme yolunda geleneksel yaklaşım ile yeni bilgi teknolojisi imkanlarının kesintisiz ve giderek artan bir birleşimi.

Tüm İşletmeler Medya Sektörünün İçinde Olacak

Eğer müşterileriniz interneti kullanıyorlarsa, şu bir gerçek ki medya sektörünün içinde olmanız gerekiyor. Diğer bir deyişle, HERKES medya sektörünün içinde olmak zorunda.

Geçtiğimiz iki yıl boyunca Linkedin’in bir medya platformuna dönüşümüne şahit olduk. Üst düzey profesyonellerden oluşan ve Linkedin Today’de içerik sağlamak üzere editoryal bir ekiple başlayan ağ, bugün ‘Linkedin Influencer Program’ adıyla özel içerik oluşturmak için dünyanın en etkili insanlarını içine aldı. Bu dönüşüm aynı zamanda Linkedin’in Slide Share ve Pulse gibi medya şirketlerini devralmasına yol açan bir pazar oluşturdu. Hızla artan trafik Linkedin’in reklam alımlarına da büyük bir katkı sağladı ki bu da gelirlerini önemli ölçüde artırdı. P&G ve RedBull gibi diğer şirketler de çalışmalarıyla ve kazançlarıyla bir medya yapımcısı / üreticisi olmanın etkilerini kanıtladılar.

Kendi medya tekliflerini üretmenin en büyük faydası bir platforma bağlı kalmamak oluyor. Kullanıcıların bir platformdan bir başka platforma nasıl geçtiklerini gördük. MySpace’ten Orkut’a, oradan Facebook’a geçtik; Twitter, Pinterest, Instagram, Linkedin ve birçok diğerleri arasında geçişler yaptık. Eğer kendi medyana sahip olursan, onu nerede paylaşacağına da kendin karar verme şansına sahip olursun. Bu kadar basit!

Büyük Veri: Bu Bir Terim Değil, Bu Bir ‘Hareket’

Büyük veri tüketiciyi çok güçlendiren IT patlamasının bir tarafı. Kesintisiz iletişim tüketicilere güç kazandırırken, aynı zamanda pazarlamacıların eline de görülmemiş bir güç veriyor. Alışkanlıkları, sosyal medya mesajlarını ve konuşmaları, arama geçmişlerini ve online alışveriş eğilimlerini görüntüleyebilmek markalar için artık mümkün ve bu onlara müşteri hedeflemesi için müthiş bir olanak sağlıyor.

Bu veriler rekabete girebilmenin ve yeni verimlilik alanları bulmanın, inovasyon (yenilik) ve büyümenin anahtarıdır. İster pazara yeni girmiş olun isterseniz de bir pazar lideri, artık gerek arşivlenmiş analizler gerekse de gerçek zamanlı bilgilere ulaşmanın zorunluluğundan bir kaçışınız yok. Bu giderek artan verileri toplamak, analiz etmek ve anlamlandırmak pazarlamacının başarısına oldukça yüksek bir stratejik katkı sağlayacaktır.

Geleneksel pazarlamacılar tüketici eğilimlerini bulmak için nicel, yani sayısal araştırmalara yöneliyor ve gruplara odaklanıyorlardı. Bugün ise müşteri eğilimlerini eşi görülmemiş bir şekilde belirlemek üzere vitrin, web sitesi, sosyal medya ve rekabet gibi çok çeşitli araçlarla büyük veriler toplanıyor, analiz ediliyor. Şimdiki mesele ise pazarlama içgüdülerimize güvenerek ve cesaretle bu verileri en doğru biçimde kullanarak ürünler, hizmetler üretmek ve müşteri deneyimi oluşturmaktır.

Pazarlamanın Yeni Hikayesi

Tüketici merkezli pazarlama çağında markalar, tüketiciyi önceden tasarlanmış bir deneyime sürüklemek yerine, kendilerinden istenen sonucun modelleri hakkında düşünmek durumundalar. Aksi takdirde bu durum insanlar için bir sahne hazırlayıp orada ne yapacakları hakkında hiçbir şey söylememek gibi bir hal alıyor. Markanın değil tüketicinin merkezde olduğu bu eko sistemi anlamak ve bunu nasıl lehimize çalıştırabileceğimizi planlamak zorundayız.

1994 yılı dünyada pazarlama anlayışında yepyeni bir değerler değişiminin başlangıcına işaret ederken, 2014 ise Türkiye’de de tüm akıllı markalar ile dâhi pazarlamacıların bu değişime ve yeni eğilimlere uyum sağladığı bir yıl olacaktır. Bunu çok ilginç ve yenilikçi bazı pazarlama kampanyalarıyla göreceğimizi umuyorum.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir