Pazarlamasyon Dergi’nin ilk sayısında yer alan sektörden isimlerin yer aldığı, şehrin yoğunluğundan kaçıp nefes aldıkları ve bu anları bizlerle paylaştıkları "Mesai Dışı" bölümümüzde, Toyota Dijital Deneyim Birim Yöneticisi Burak Kartal'a yer verdik. Bir arkadaşı sayesinde "longboard" ile tanışan ve bu deneyimini hobiye dönüştüren Burak Kartal'ın keyifli "Mesai Dışı" anılarına dilerseniz birlikte göz atalım.

Spor yapmak için motivasyona mı ihtiyacınız var? Bazen alıp başınızı gitmek mi istiyorsunuz? Herkesin bildiği ama çok az insanın yaptığı hobiler en sevdikleriniz mi?

Aslında bu bir aşk hikayesi benim için, hobilerim ile ilişkilerimi birbirine benzetiyorum hep koyu sohbetlerde. Çabuk sever hızlı soğurum ama insanın yaşı 35’leri geçince sevmek ve aşık olmanın farkını çok net biliyorsunuz ve bu sevgiden çok fazlası. 

Hikayemiz yaklaşık 5 sene önce başlıyor. Sevgi dolu olduğum bir ilişkideyim ve bu ilişki ile de 10 seneyi aşmışız, paten kayıyorum…

Yıllarca orada burada 50 metrelik yollarda git gel paten sürmüşüm, Bostancı’ya taşınır taşınmaz Caddebostan’ın kocaman sahiline atmışım kendimi, patenim ile ilişkimizin zirvesindeyiz. Haftada bir- iki geçiriyorum pateni ayağıma hooop! sahil. Sonra saatlerce kay ve eve dön. Tek sorun şu ki bu ilişki arkadaşlarımla arama giriyor. Eğer patenle sahile inersem yanımda ayakkabı götürmem lazım, patenle oturmak hatta patenleri çıkarıp çorapla takılmak da bir seçenek ama hepsi ayrı dert. 

Neyse sorunlarımız var ama seviyoruz birbirimizi derken bir gün Ankara’dan bir arkadaşım ziyaretime geliyor. Sahilde buluşup kayıyoruz. Onda longboard bende paten gidip geliyoruz. Sonrasında Caddebostan’da takılacağımız için sırtımda yine çanta içinde ayakkabılarım var. Günün sonunda ayakkabımı giyerken arkadaşımın board'unu denemek istiyorum ve ilk defa koyuyorum asfaltın üstüne bir longboard’u. Daha önce kaykay denemiştim ama çok rahatsız hissedip sevmemiştim, bundan da çok umudum yoktu o yüzden. Az buçuk arkadaşımı izlerken gördüklerim, biraz da geçmiş deneyimimle itiyorum kendimi, düşmeden arkadaşım yetişiyor bir iki bir şeyler gösteriyor ve basıp gidiyorum. Tam yarım saat sürmüş gidip gelmem, benim için ise sanki birkaç dakika… 

Eve nasıl gittiğimi, malum ikinci el sitesinden kaç insanı aradığımı bilmiyorum ama ertesi gün bir board  sahibi olmuştum bile. Sonrasında 1 sene boyunca her gün kaydım desem bunun normal bir sevgi olmadığına sanırım siz de katılırsınız? 

Artık istediğim zaman yanımda taşıyıp dilediğim yerde kayabildiğim, arkadaşlarımla arama girmeyen, herkesin elinde görmediğim bir hobi sahibiydim. Longboard bir anda hayatımın meditasyonu oldu. En ağır iş gününden sonra bile üstüne atlayıp 1 saat gidip gelebileceğim, müzik, hız, adrenalin ve bunun yanında 6 ayda 14 kilo vermemi sağlayan bir spor... Bir sporu hobi olarak yapacaksanız daha ne isteyebilirsiniz ki?

Sizlere bu hobimi biraz hikâyeleştirerek anlatmak istedim. Ee o kadar aşkımı anlatıyorum alıntı mı yapsaydım? Yazıyı longboard hakkında bilgi almak için okuyan arkadaşlarımıza da birkaç satır yazmam lazım sanırım. 

Longboard tarihi ve nedir gibi sorular için Google’dan rol çalmak istemem ama hakkında bilgi vermek bu hobiye hizmet etmek de borcum. 

Aslında daha önce bir denge sporu ile uğraştıysanız; kayak, snowboard, paten veya kaykay geçmişiniz varsa longboard’u büyük ihtimali hızlı bir şekilde öğrenebileceksiniz.  Lazım olan tek şey az pürüzlü bir asfalt ya da beton zemin. Kum ve taşlı yollar ne yazık ki hem verimsiz hem de bu gibi sporlarda çok tehlikeli. Teker boyu ise zemin için en büyük etken: kaykay sürülemeyen ama paten ile rahat kayılabilen bir zeminde longboard ile zorlanmak mümkün. Dediğim gibi teker ve zemin dengesi önemli. Board tahtası, tekerler ve truck'lar hem esnekliği hem de dayanıklılığı belirlediği için longboard’un en önemli parçaları olarak kabul edebiliriz. Bu etkenler aynı zamanda konforunuzu ve board'unuzla neler yapacağınızı da belirliyor. 

Bu arada bildiğiniz gibi longboard’da da diğer denge sporlarında olduğu gibi birçok stil var. Çok derine girip kafa karıştırmadan azıcık heves edenlerin önüne çıkacak videolardan örnek vererek anlatayım. Dağ tepe demeden hızla kayan, loangboard'larını snowboard sporcularının da durmak için kullandığı slide hareketi ile yavaşlatan arkadaşlarımız downhill yapıyor. Yine birbirinden estetik hareketleri ile board ile aşklarını dans ile taçlandıran arkadaşlarımız biraz daha uzun ve kavisli boardlara binen dansçı arkadaşlarımız, ben ise cruiser olduğumu iddia ediyorum. Benim için alıp başını gitmek demiştim ya işte cruiser'lar tam da bunu yapıyor ve dümdüz kayıyor. Aslında en basit disiplin gibi gelse de ciddi bir kondisyon ve çelik gibi sinirlere ihtiyacınız var. 

Nereden öğrenilir konusuna gelirsek de üzülerek ülkemizde bu konu ile ilgili profesyonel kişi sayısı bir elin parmaklarından az. Yakın arkadaşım, birlikte kaymaktan büyük zevk aldığım Önsel Töralp (@booardwhisperer) dışında global anlamda ilişkileri olan, büyük etkinliklere katılmış bir profesyonel de tanımıyorum. Yıllarca birçok abimizin büyük emekler vermesine rağmen ülkemizde hak ettiği yere gelememiş kaykay sporu gibi longboard’un da işi zor gözüküyor. Eğitim için birebir eğitimlerden öte bir seçenek yok. 

Haddimi aşmadan ilk dersi ben vermiş olayım; bu tehlikeli bir spor, saniyeler içinde bir uzvunuzu sakatlamanız mümkün. Hatta ufacık bir hata, hayatınıza mal olabilir. En çok da doğru ekipman ve önlemlere çalışmanız gerektiğini unutmayın. 

Acı kaybımız, altın kalpli arkadaşım Tolga Teoman (@tolgateoman) anısına…

 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir