İnsan ve kültürün dünü, bugünü
İşveren markası, iç iletişim, çalışan ve aday deneyimi gibi kavramlar; 2000’li yılların başında bugünkünden oldukça farklı bir biçimde ele alınıyordu. Hatta bazıları henüz bir kavram olarak dahi bilinmiyordu. Ancak o günlerden bugüne insan ve kültür odaklı bir yaklaşımın şirketler için ne kadar kıymetli olduğunu, dönüşümü destekleyen yöntem arayışlarının değişime öncülük ettiğini görüyoruz.
Bugün rahatça söylenebilir ki sürekli değişen ve dönüşen bu yapı hem şirketlerin hem de çalışanların ihtiyaçlarına çok daha doğru şekilde cevap veriyor. Yeni ihtiyaçlar doğdukça da bu değişim, bulunan farklı çözümlerle birlikte devam edecek.
Değişime ayak uydurmak ve yeni dönemin anahtarları
Zamanın ruhunu yakalamak, değişim trenine vaktinde atlamak kimileri için sezgisel bir yetenek. Ancak günümüzün dünyasında değişimin hızına yetişmek, bu yeteneğe sahip olan insanlar için bile oldukça zor bir hale geldi. Artık değişime ayak uydurmanın yolu onu yakalamak değil yönetebilmekten geçiyor. Değişimi yönetebilmek için de zihniyet olarak değişebilmek ve yeniliğe açık olmak gerekiyor.
İnsan ve kültür alanındaki yaratıcı çalışmalarıyla adından söz ettiren marka iletişim ajansı 3İK’nın; değişim konusunda referans aldığı aksiyon noktası da bu anlayıştan hareketle ortaya çıkıyor. Yeniliklere hep açık olan kurumsal zihniyet, değişimi öngörebilme ve yönetebilme imkânı kazandırıyor.
Peki bu anlayışla insan ve kültürün geleceğini neler bekliyor diye sorduğumuzda 3İK Ajans Başkanı Alper Çakıroğlu yeni dönemin içgörülerinden şöyle bahsediyor:
"Son yıllarda tanık olduğumuz en önemli değişikliklerden biri, işveren markası ve işveren algısının gitgide önem kazanması. Beyin göçü katlanarak artmaya devam ediyor. Belirsizliklerin yaşandığı böyle bir ortamda da insanlar artık sadece bir iş değil, bir anlam arıyorlar. Kendilerinin ve emek verdikleri görevlerin değerli olduğunu hissetmek istiyorlar. Anlam ve değer görebildikleri şirketlerde kalma eğilimi gösteriyorlar. İşte bu noktada, işveren markası ve işveren algısı, şirketlerin yetenekleri çekebilmesi ve tutabilmesi için kritik bir rol oynuyor.
Eskiden sadece insanları işe almakla ilgilenen şirketler, artık bu yetenekleri tutmak için sürekli olarak çaba göstermek zorunda. Çünkü bir iş deneyimi artık sadece çalışmayı değil, uçtan uca bir yolculuğu kapsıyor. Aynı zamanda bu yolculuk, işveren algılarını da şekillendiren bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.
Biz de 3İK olarak, 15 yıldır anahtar içgörülerle ve tüm yetkinliklerimizle iş ortaklarımıza rehberlik ediyoruz."
Anlam arayışında geleceğe yön veren adımlar
Hız, rekabet, stres yoğunluğuyla geçen günümüz iş hayatında mutlu ve üretken olabilmenin yolu; varlığını ifade edebilmekten, yaptığın işte bir anlam bulabilmekten, değerli hissetmekten ve manevi bir enerji kaynağına sahip olabilmekten geçiyor. İş hayatındaki anlam arayışının önemi de bu noktalarda öne çıkıyor.
Çalışanların yaptıkları işte bir anlam bulabilmelerini sağlamanın yolu da artık yalnızca markalara hikâye oluşturmaktan değil, kişilere özgü hikâyeler kurgulamaktan geçiyor. Bu kişisel hikâyeleri ortaya çıkarmanın yöntemi de kapsayıcı bir çalışan deneyimi yaşatmakla mümkün oluyor.
Kısacası kurumları geleceğe taşıyan önemli adımlardan biri olan çalışan deneyiminin, anlam inşasına olan katkısını göz ardı etmemek gerekiyor. Çalışanların motivasyonu için benzersiz deneyimler tasarlayan şirketler, işveren algısı konusunda bir adım öne geçiyor.
İyi ki 3İK var!
İnsan ve kültür özelinde ele aldığımız tüm bu konuları bilgi birikimiyle, tecrübeleriyle bir potada eriterek iş ortaklarının yanında olan; deneyim ve değer odaklı yaklaşımlarıyla, hislere dokunuşuyla, kavramları yeniden tanımlama vizyonuyla onların değişen dünyaya hızlıca adapte olmalarını sağlayan 3İK bu sene 15. yaşını kutluyor.
Biz de ülkemizin kurumsal hafızası için son derece önemli bir konumda bulunan, insan ve kültürün geleceği için çalışmalarına hız kesmeden devam eden 3İK’ya mutlu yıl dönümleri diliyor; son olarak onlara kendi işveren markalarıyla seslenmek istiyoruz: #iyiki3İKvar.