Küllerimizden nasıl doğacağız?

Pazarlama iletişiminde sektörün ilham kaynağı Pazarlamasyon Dergi, yeni sayısıyla bahar boyunca yanı başınızda.

Son yıllarda üst üste yaşadığımız krizlerin sonu gelmiyor. Yalnızca Türkiye değil tüm insanlığı ilgilendiren pandemi, enerji ve gıda krizi, açlık ve yoksulluk, artan nüfus, küresel iklim değişikliği, kuraklık, seller, doğal felaketler gibi sorunlarla mücadele ederken hayatta kalabilmek için yeni koşullara ayak uydurmak zorunda kalıyoruz. Tarifi mümkün olmayan bir acıyla uyandığımız Türkiye’yi derinden sarsan büyük deprem felaketinin ardından, toplumumuzun birbirine destek olmak için birleştiği, seferber olduğu bir süreçten geçtik. Ülkemizin mevcut durumdaki en büyük sorununun deprem olduğunu idrak etmek zorunda kaldık ve derin bir karamsarlık bulutunun altında yaşamaya devam ediyoruz. 

Kriz ve belirsizlik ortamında iletişim

Yine belirsizlik, kırılganlık ve krizleri içinde barındıran bir yıldayız… Pandeminin etkilerinin yeni yeni azaldığı dönemde ekonomik kriz ile birlikte gelen buhrandan henüz çıkmamışken üzerine gelen deprem felaketi kaygı seviyemizi daha da artırdı. Güven kaynaklarımız, endişelerimiz, geleceğe bakış açımız ve beklentilerimiz kısa sürede büyük değişimler yaşadı. Şubat 2023’te yayınlanan Ipsos raporu, 6 Şubat’ta yaşanan deprem sonrası toplumun daha da yorgun, endişeli, üzgün ve öfkeli olduğunu ortaya koyuyor. Fransız filozof Edgar Morin, “Belirsizlik insan durumuna özgüdür” sözüyle doğa ve insan arasına inkar edilemez net bir çizgi çekiyor. Doğada ne kadar boşluğa ve öngörülemezliğe yer yoksa, insan topluluğu o denli belirsizlikle yükleniyor. “Belirsizlik toplumunun krizi” olarak ifade edilen insana has bu durum, her an vuku bulabilecek yüz binlerce olasılığın kaygısını insanlığa armağan ediyor.  

Doğal afetler, dünya tarihi boyunca yaşanmış bir gerçeklik olmasına rağmen, her defasında ilk kez yaşanıyormuş gibi algılıyoruz. Bu olayların medyaya yansıması genellikle kısa vadeli bir obsesyon yaratsa da, uzun vadede unutulma eğilimi gösterdiği yadsınamaz. Büyük toplumsal olayların bellekteki yerini belirleyen şey, sonrasında atılan ya da atılmayan adımların etkisi olarak karşımıza çıkıyor. Böyle dönemlerde kurumlar, paydaşlar ve hedef kitlelerin gelecekle ilgili beklentilerini yeniden belirlemesi ve yönetmesi ve bunu çok kısa bir sürede yapması bir beceri olarak karşımıza çıktı. Bu da işin uzmanlığını, yani ‘stratejik iletişim’ yönetimini daha da kıymetli hâle getirdi. 

Deprem gibi bir afetin ardından yaşadığımız zorlu süreçlerin, sadece birkaç gün ya da haftada geçebilecek bir süreç olmadığını anladık. Deprem sonrası yaşanan sessiz ve belirsiz dönemde tüm reklamverenlerin yayınları durdurduğu bir ortamda markaların pot kırmama adına birbirini izlediğini gördük. Profesyonel iletişim dilindeki karşılığıyla, kriz iletişimi sürecinin sadece birkaç adımdan oluşan basit bir süreç olmadığı aşikâr. Deprem gibi büyük bir felaket sonrasında, markaların iletişim stratejilerini yeniden gözden geçirmeleri ve hedef kitlelerinin ihtiyaçlarına uygun olarak hareket etmeleri son derece önemli. Bu süreçte, markaların yapabileceği en önemli şeylerden biri de kriz sonrası dönemde sessiz kalmamaları. Ayrıca, markaların iletişim stratejilerinde, tüketicilerin yaşadığı değişikliklere uyum sağlamaları ve iletişim stratejilerini yeniden düzenlemeleri gerekiyor. Dolayısıyla markaların, hedef kitleleriyle sürekli diyalog halinde olmaları, tüketicilerin değişen davranışlarına uyum sağlamaları ve tüm bunlara uygun iletişim stratejilerini belirlemeleri yerinde olacaktır. 

Pazarlamasyon Dergi, İlkbahar sayısıyla sizlerle... 

Küllerimizden nasıl doğacağız? 

2023 için yeni sene, yeni umutlar dedik... Pandemi öncesi yaşam koşullarına dönülemeyeceğinin kanıksanması, tüm dünyada halkın geleceğe yönelik beklentilerini alışılmadık şekilde farklılaştırmasıyla sonuçlandı. İlk çeyreğini geride bıraktığımız yılda; ekonomik refahın yok oluşu, deprem felaketinin unutulmayacak acısı ve pek çok etmenlerle mücadele edilen karamsarlığın hüküm sürdüğü tabloya bir de Türkiye’nin geleceği açısından kritik bir seçim eklendi. Dünya Mutluluk Raporu 2022 yılı araştırmasında ve son yıllarda yapılan tüm araştırmalar Türkiye’nin en mutsuz ülkeler listesinde başı çektiğini gösteriyor. Bununla beraber ülkedeki antidepresan kullanımındaki artış da dikkatleri çekiyor. Elbette küresel ve toplumsal sorunları bugünden yarına çözmek kolay olmasa da bir yerden başlamalı ve bu dönemde markalara çok iş düşüyor…Peki belirsizlik üzerine belirsizlik yaşadığımız böyle bir dönemde tüketiciler markalardan neler bekliyor? Kuantum Araştırma’nın Pazarlamasyon için gerçekleştirdiği “Tüketicilerin Afet Dönemlerinde Markalardan Beklentileri Araştırması” ve sektörün önde gelen marka ve ajans yöneticilerinin görüşleriyle bu soruya yanıt aradık. Bu bağlamda Psikolog ve Marka Stratejisti Gözde Attila ile, "Nasıl hissediyoruz?" "Küllerimizden nasıl doğarız?" ekseninde hedef kitlenin mevcut konjonktürde nasıl olduğunu ve markaların böyle bir dönemde tüketicilerine nasıl yaklaşması gerektiğini masaya yatırdık.

Bir eşitsizlik meselesi

Toplumun cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık seviyesini ve cinsiyetçi kalıp yargılara karşı tavrını ortaya koymak için yapılan birçok araştırma, hem globalde hem de yerelde çarpıcı veriler koymaya devam ediyor. Peki toplumsal cinsiyet eşitliğinde Türkiye nerede? Araştırmalara göre karnemizde yine pozitif bir tablo yok, gelişmiş ülkelerin kadın-erkek eşitliğini sağlamada diğerlerinden ileride olduğunu görüyor ancak dünyanın hiçbir yerinde tam bir cinsiyet eşitliğinden söz edilmediği gerçeği ile yüzleşiyoruz. Bu bağlamda, Türkiye’nin alanında öncü şirketlerinin yönetiminde görev alan başarılı liderlere, sektörün toplumsal cinsiyet eşitliği karnesine dair yorumlarını ve kadın istihdamını artırma adına yürüttükleri çalışmalarını sorduk.

Şimdi değilse ne zaman?


Mete Gürkan yazdı: "Dünyamızda iklim krizi ve buna bağlı olarak su sorunu gün geçtikçe büyüyor. “Şimdi değilse ne zaman” haykırışları hiç olmadığı kadar güçlü artık. Bir yandan bu kriz ve sorunlar en çok da kadınları vuruyor. Artık hem bireysel yaşamlarımızda hem de markaların, liderlerin kendi yolculuklarında her adımı, her süreci ekolojik ve feminist bir süzgeçten geçirmesi gerekiyor. Ekolojik ve feminist mücadele bizlere çok ilham verebilir. " 

Sektörden hikâyeler...

* “Mesai Dışı” bölümümüzün konuğu, Yemeksepeti Kurumsal İletişim Direktörü Tuba Güven Saraçoğlu. “Kültür sanat benim için tüm hayatımı sarıp sarmalayan, içinde nefes aldığım bir fanus oldu. Her ne oluyorsa hayatımda bu fanus içinde olmalı hissiyatı içinde yaşadım ve yaşıyorum” diyen Saraçoğlu’nun hayatında, kültür sanat çok önemli bir yer tutuyor.

* Sektörün isimlerine, bugünkü başarılarının kilometre taşlarını sorduğumuz ” Kilometre Taşı” bölümüzün konuğu; Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin.

* “İlk Profesyonel Çalışmam” bölümümüzde ise; Rafineri Creative Group Head’i Çağrı Akgül’den sektöre giriş yaptığı yıllardaki gülümseten ve aynı zamanda ilham veren anılarını dinledik.

* Sosyal sinema platformu Fil’m Hafızası’nın, Pazarlamasyon okuyucuları için sinemanın güçlü kadınlarını bir araya getirdiği film seçkisi sizlerle...

Pazarlamasyon Dergi’nin İlkbahar sayısına ulaşmak için buraya tıklayabilir, Turkcell Dergilik ve Getir uygulaması üzerinden ulaşabilirsiniz. 

Keyifli okumalar…

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir