Restoranlarınızda self-servis kiosk ve dijital uygulamaları yaygınlaştırdınız. Bu yatırımlar, müşterilerin deneyiminde ne gibi değişiklikler yarattı ve günlük operasyonlara nasıl katkı sağladı?
Dünya genelinde hızlı servis restoranlarının yöneldiği en güçlü dönüşüm, dijitalleşme ve kişiselleştirme. Artık tüketiciler yalnızca sipariş vermek istemiyor; tüm seçenekleri görebilmeyi, kendi zevklerine göre ekleme ya da çıkarma yapabilmeyi, kısacası deneyimi tamamen kişiselleştirmeyi talep ediyor. Self-servis kiosklar ve dijital uygulamalar tam da bu ihtiyaca yanıt veriyor. Dijitalleşme, bizim için yalnızca sipariş sürecini hızlandırmak değil; tüketicinin markayla kurduğu bağın en güçlü araç haline geldi.
Biz de TAB Gıda olarak bu global dönüşümü yakından takip ediyor, misafirlerimizin restoranlarımızda özgürce seçim yapabildikleri, hız ve kolaylıkla birleştirilmiş kişisel bir deneyim yaşamalarını önceliklendiriyoruz. Bu sistemler, müşteri memnuniyetini güçlendirirken çalışma arkadaşlarımızın da misafirlerimize daha fazla zaman ayırmasına olanak tanıyor. Diğer taraftan dijital uygulamalarımız sayesinde misafirlerimizin tercihlerini çok daha iyi analiz ediyor, menülerimizi ve kampanyalarımızı onların beklentilerine göre şekillendirebiliyoruz.
Bizim için teknoloji yalnızca operasyonel verimlilik sağlamak değil; markalarımızı geleceğe taşıyan, müşteri deneyimini yeniden tanımlayan stratejik bir yatırım. Bu dönüşümü sadece restoranlarımız için değil, sektörün genelinde dijital müşteri deneyimini ileri taşıyacak bir vizyon olarak görüyoruz.
Veri analitiği ve yapay zekâ destekli çözümlerle müşterilere kişiselleştirilmiş öneriler sunmayı hedefliyorsunuz. Bu yaklaşımlar, müşteri memnuniyetini artırırken sadakati nasıl güçlendirdi?
Bugünün pazarlama dünyasında veri ve yapay zekâ artık sadece teknolojik araçlar değil, müşteri deneyiminin kalbi. TAB Gıda olarak dijitalleşme yolculuğumuzda veriyi merkeze koyuyor, yapay zekâ destekli çözümlerle her misafirimize kişisel bir yolculuk sunuyoruz. Müşterilerimizin alışkanlıklarını, tercihlerini ve ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilmek için veri analitiğini etkin biçimde kullanıyoruz. Bu sayede, her misafirimize kendisine özel öneriler ve kampanyalar sunabiliyoruz. Onların damak tadına, günün ritmine veya geçmiş tercihine uygun bir öneriyle karşılaşması, deneyimi daha değerli kılıyor.
Bu yaklaşım yalnızca memnuniyeti artırmakla kalmıyor, aynı zamanda uzun vadeli bir bağ kurmamızı sağlıyor. Veri bizim için yalnızca rakam değil, müşterilerimizin hikâyesini anlatan en değerli kaynak. Müşterilerimiz kendilerini bizim için ‘bir sayıdan fazlası’ olarak gördüklerinde, markamıza duydukları güven ve sadakat de güçleniyor. Biz, yapay zekâ destekli çözümlerle müşterilerimizi daha iyi tanımanın, onların hayatını kolaylaştırmanın ve beklentilerini aşmanın, gelecekteki büyümemizin en güçlü temeli olduğuna inanıyoruz.
‘Ne Yediğini Bil’ platformuyla ürün içeriklerini şeffaf bir şekilde sunuyorsunuz. Bu platformun yenilenmesi, tüketicilerin güvenini artırmada ve deneyimi geliştirmede nasıl bir rol oynadı?
Şeffaflık, TAB Gıda kültürünün en temel değerlerinden biri. ‘Ne Yediğini Bil’ platformunu da bu anlayışla hayata geçirdik ve sürekli geliştiriyoruz. Artık misafirlerimiz yalnızca lezzetli bir ürün seçmekle kalmıyor; içerik bilgilerine, tedarikçisine ve üretim sürecine kolayca ulaşabiliyor. Böylece yemek deneyimi, damak zevkinin ötesine geçerek güvenle ve bilinçle yapılan bir tercihe dönüşüyor. Aldığımız geri bildirimler de bu yaklaşımın ne kadar değerli olduğunu kanıtlıyor.
Bu yaklaşımın temelinde güçlü üretim ekosistemimiz yer alıyor. Bizim de içinde bulunduğumuz çatı şirketimiz TFI TAB Gıda Yatırımlarının ekosistemi sayesinde kırmızı et, yeşillik, ekmek ve patates gibi temel hammaddeleri kendi bünyemizde üretiyoruz. Böylece içeriklerin her aşamasına hâkimiyetimizi artırıyor, en yüksek gıda güvenliği standartlarını garanti altına alıyoruz. Bu yapı, yalnızca tedarik zincirindeki riskleri ortadan kaldırmakla kalmıyor; aynı zamanda misafirlerimizle kurduğumuz güven bağını da her geçen gün daha da güçlendiriyor.
‘Ne Yediğini Bil’, bizim için yalnızca bir platform değil; tüketiciyle aramızdaki güven köprüsünün en görünür hali. Çünkü biz şeffaflığın, yalnızca bugünün değil, geleceğin gıda sektöründe de en güçlü marka değeri olduğuna inanıyoruz.
2025 yılı sonuna kadar 180 yeni restoran açmayı ve dijital deneyimi daha da güçlendirmeyi hedefliyorsunuz. Bu hedefler doğrultusunda müşteri deneyimi stratejilerinizi nasıl planlıyorsunuz?
TAB Gıda olarak, 2025 yılı sonuna kadar operasyonumuza 180’den fazla yeni restoran eklemiş olmayı ve sistem genelinde 5 bin kişiye doğrudan istihdam yaratmayı hedefliyoruz. Tedarikçilerimiz, iş ortaklarımız ve çalışanlarımızın aileleriyle birlikte dolaylı olarak yaklaşık 150 bin kişinin hayatına dokunmuş olacağız. Bu büyüme yalnızca rakamsal bir artış değil; aynı zamanda müşteri deneyimini her adımda yeniden tanımlama vizyonumuzun güçlü bir göstergesi. Yeni açılan her restoranı, misafirlerimiz için sadece yemek yedikleri bir nokta olarak değil, dijital çözümlerle zenginleşmiş bütüncül bir deneyim alanı olarak kurguluyoruz.
Müşteri deneyimi stratejimizin merkezinde hız, kişiselleştirme ve güven var. Teknoloji bu hedeflerin en büyük destekçisi; ancak biz bunun tek başına yeterli olmadığını biliyoruz. Gerçek değer, dijital kolaylık ile insani dokunuşun birleştiği noktada ortaya çıkıyor. Bu nedenle veri analitiğiyle elde ettiğimiz iç görüleri hem dijital kanallarımıza hem de restoranlarımızın fiziksel atmosferine entegre ediyoruz.
Ayrıca 30 yılı aşkın süredir Türkiye’de varlık gösteren bir marka olarak amacımız, olabildiğince çok noktada tüketicilerle buluşmak ve onların taleplerini karşılamak. Zaten bugün neredeyse ülkenin her köşesinde yer alıyoruz; buna bir de dijitalleşmeyi ekleyerek çıtayı çok daha yükseğe taşıyoruz. Hem farklı coğrafyalarda varlık gösterebilmenin hem de her şehrin kendi dinamizmini anlayabilmenin bize kattığı değer, daha etkili kampanyalar geliştirmemizi ve bölgesel projeler hayata geçirmemizi mümkün kılıyor.