Covid-19 Sürecini Salt İletişim Kurucusu ve Ajans Başkanı İlkin Karataş Ülkü ile Konuştuk

Covid-19 salgının tüm sektörleri etkilediği ve hızlıca dönüştürdüğü şu dönemde, markaların iletişim faaliyetlerini tasarlayan ve sürdüren ajanslar ile konuştuğumuz bir yazı dizisi başlattık. Bu yazı dizisinde reklam, halkla ilişkiler ve iletişim ajansları ile, Covid-19 sürecini nasıl nasıl geçirdiklerini ve geleceğe dair ön görülerini konuşuyoruz. İlk röportajımızı Fayda İletişim‘in Kurucusu ve Ajans Başkanı Ateş İlyas Başsoy ile gerçekleştirmiştik. Yazı dizimize Salt İletişim Grup Kurucusu ve Ajans Başkanı İlkin Karataş Ülkü ile devam ediyoruz.

Cemre Üçhisarlı: Covid-19 süreci ajansınızı nasıl etkiledi?

İlkin Karataş Ülkü:SALT İletişim Grup olarak, müşterilerimize holistik bir yaklaşımla, mümkün olan tüm araç ve yöntemleri kullanarak 360 derece hizmet sunuyoruz. Bu yaklaşım içinde bulunduğumuz dönemin koşullarında bize hız ve avantaj sağladı diyebiliriz. İletişim ve itibar yönetimi hedefiyle yapılan çalışmalar süreklilik arz ettiği sürece doğru sonuçlar verir. Bizim iletişimciler olarak bu süreçte iki önemli sorumluluğumuz bulunuyor. Birincisi müşterilerimizi bu dönemin koşullarında iletişim hedeflerinden sapmayacak şekilde doğru fikir ve yaklaşımlarla yeni yöntemlere yönlendirmek. İkinci önemli sorumluluğumuz ise herkes için yeni ve yabancı olan bu süreci doğru okuyarak hem müşterilerimize hem de onlar kanalıyla ulaştığımız tüm insanlara doğru mesajların geçmesini sağlayarak ‘kaygı yönetimi’ noktasında fayda üretmek. Biz de tüm ekibimizle, bu sorumluluklarımızın bilincinde, doğru fikirler ve stratejilerle markalarımıza bu süreçte destek olmaya devam ediyoruz.

C.Ü: Covid-19 sürecine yönelik yaptığınız iletişim planlarında en çok neye dikkat ediyorsunuz ve planlarınızı genelde nasıl bir tarih aralığına yönelik yapıyorsunuz?

İlkin Karataş Ülkü:Bu süreç pek çok sektörü yeni iş yapış biçimleri bulmaya zorladı. Üstelik çözümü çok kısa bir sürede bulmayı da zorunlu kıldı. Fiziki buluşmaları olanaksız kılan bu dönemde markalarımıza sosyal aktivasyonu öne çıkaran,  teknolojinin sunduğu olanakları en iyi şekilde değerlendiren, paydaş iletişimine ve iç iletişime odaklanan yeni fikirler ve projeler götürüyoruz. İnsanların gelecek kaygısı yaşadığı bu salgın günlerinde motivasyon ve ilham aşılayan olumlu mesajları öne çıkarmaya gayret ediyoruz. Markalarımıza sunduğumuz bu projelerin markanın vaadiyle, kültürüyle ve algısıyla aynı çizgide; sürdürülebilir bir çerçevede olması özellikle dikkat ettiğimiz bir konu.

Sürecin gidişatını ve sona ermesine dönük iç görüleri farklı kaynaklardan sürekli olarak takip ediyor ve farklı senaryolara göre hazırlık yapıyoruz. Diğer taraftan, bu sürecin bize kazandırdığı deneyimleri de önümüzdeki süreçte değerlendirebileceğimiz şekilde işliyoruz.

Bu dönemde paydaş iletişimi, özellikle de çalışanlarla iletişim konusunda, insana odaklanan yaratıcı fikirleri müşterilerimize sunmaya gayret ediyoruz. Pandemi ile birlikte yeni bir kültür ve değerler evreninin oluşmasına tanıklık ettiğimizi düşünüyorum. Öyle görünüyor ki sosyal aktivasyon ve kurumsal vatandaşlık gibi başlıklar bundan sonraki süreçte de markaların gündeminden düşmeyecek. Bu zaten yeni jenerasyonun beklentileri çerçevesinde bizi bekleyen bir dönüşümdü. Salgın bu dönüşümü hızlandırdı ve bir anlamda bizi test etti. Markalarımıza sunduğumuz stratejilerin, bu çerçevede yürütülecek faaliyetleri bu dönemle sınırlı tutmayıp gelecek planlarını da kapsayacak esneklikte olmasına özen gösteriyoruz.

C.Ü: Markalar bu dönemdeki iletişim çalışmalarında sizlerden ne bekliyor, iletişim faaliyetlerini tamamen durduran müşteriniz var mı?

İlkin Karataş Ülkü:Hemen hemen bütün iş kolları açısından küresel ölçekte bir dönüşüm kaçınılmaz görünüyor. “Dünya eskisi gibi olmayacak” demek için henüz biraz erken olsa da bir şeyleri eskiden yaptığımız gibi yapamayacağımız ortada. Çapı ve kapsamı ne olursa olsun kriz dönemlerinde iletişimde frene basmanın orta vadede markalara daha büyük hasar verdiği bir gerçek. Bu bilinç, meslektaşlarımızın da uzun süren gayretleri ile  son dönemde kamuoyunun ve paydaşlarının beklentilerini doğru analiz eden markalarda yerleşmiş durumda.

Salt İletişim Grup olarak bünyemizde bulunan ve her birikendi alanında son derece yetkin kadrolardan oluşan birimlerimizle PR, etkinlik, kreatif ve dijital iletişimi bütüncül bir bakış açısıyla ele alan bir hizmet yaklaşımımız var. Bu yaklaşım bize bu sürecin koşullarına uyum sağlama noktasında hız ve esneklik kazandırdı.

Markaların alacakları aksiyonların bu dönemde, olumlu sonuçları olduğu gibi, beklenmedik olumsuzluklara sebebiyet vermesi ve kendileri açısından mevcut krizi derinleştirmesi de mümkün. Bizim görevimiz bu süreçte markalarımıza konunun farklı yönlerini ve farklı senaryoların sonuçlarını da gösteren stratejilerin yanı sıra yeni bir oyun planı da sunmak.  

C.Ü: Evlerinden çalışanlar iş yüklerinin eskiye göre çok daha fazla arttığını söylüyor, sizde böyle bir durum var mı?

İlkin Karataş Ülkü:Bizim sektörümüzde mesai kavramı yoktur ve bunu mesleğimizi doğru şekilde icra eden her iletişimci içselleştirmiştir. Herkes kendi çalışma yöntemini seçmekte özgürdür elbette ancak iyi bir iletişim profesyonelinin her durumda erişilebilir olması ve dünyaya sürekli olarak mesleğinin penceresinden bakması gerekir. Bir iletişim ajansının başkanı olarak, bu dönemde, her zamankinden daha fazla çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Süreci birkaç adım önden giderek olası sonuçları süzmek, geleceğin nasıl olacağını sezip buna uygun planlar yapmak herkesten önce bizim görevimiz. Evden çalışmanın bu durumu değiştirdiğini düşünmüyorum. Aksine çalışma disiplini konusunda insanların kendileri ile ilgili bilmediklerini de ortaya çıkardığına inanıyorum. Bu aslında ağustos böceği ve karınca hikayesi gibi… Bu dönemde çalışan, çıkarımlar yapan, gelecekte elde ettiği tecrübe ve başarılı çalışmalarının meyvesini yiyecek.

C.Ü: Bundan sonrasında sektörde kalıcı bir değişiklik olacağını düşünüyor musunuz?

İlkin Karataş Ülkü:Yaşadığımız süreç yeni durumlara uyum sağlama becerimizi, reflekslerimizi ve dönüşüme olan yatkınlığımızı görme olanağı sağladı. Birdenbire sosyal hayatımızı yeni bir formata sokabildiğimizi gördük. Adeta sosyal izolasyona meydan okuduk. Online buluşmalar insanların günlük sosyalleşme aracı haline dönüştü ve öncesinde hiç aşina olmayan kişiler bile bu teknolojiyi çok çabuk benimsediler. Sadece bunun bile kalıcı bir etkisi olacağını düşünüyorum. Mobil cihaz ve uygulama kullanımı, internet alışverişi gibi alanlarda rekor artışlar gözlemleniyor. Bu pazarların erişmekte güçlük çektiği gruplar bu süreçte hedef kitleye dahil oldu. Bu tıpkı, mobil bankacılığı bir kez kullanan insanların artık asla fatura ödemek için ATM’ye gitmemesi gibi bir süreç olacak. Görüntülü aramalar, sosyalleşmeler gibi; dijital etkinlik ve söyleşiler hayatımızda kalmaya devam edecektir. Bu alanda şirketlerin daha fazla içerik ve altyapı yatırımı yapması da muhtemeldir.

Markaların iletişiminde de bu trende uygun olarak çeşitli dijital iletişim projelerine önderlik ediyoruz. Sosyal medya üzerinden canlı sohbet programları, markanın tüketicilerine hitap edecek yaratıcı etkinlikler, yapay zeka ile geliştirilen programlar, interaktif faaliyetler yürütüyoruz. Olumsuz koşulların, iletişimciler olarak bizi bir anlamda sürüklediği ve bir bakıma test etme imkanı sağladığı bu yöntemler kriz sonrasında da eskisine nazaran daha fala tercih edilen yöntemler olarak gündemimizde kalacaktır. Teknolojiye fazlasıyla entegre olan yeni nesle yönelik çalışmalarda markalar halihazırda test edilmiş olan bu araçlara daha fazla rağbet edebilir.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir