Carte d’Or, bir süredir hem Demet Evgar'a hem de Bahar dizisine yaptığı tatlı dokunuşlarıyla gönülleri kazanıyor. Gerçekle kurgu arasındaki bu entegrasyonun ayrıntılarını, Unilever Türkiye Açık Dondurma ve Ev Tipi Dondurma Pazarlama Direktörü Gül Lüş ve Circus Kurucu Ortağı Öyküm Safioğlu ile konuştuk.
Carte d'Or'un Bahar dizisi ile işbirliği yapmasında hangi stratejik içgörüler etkili oldu? Bahar karakterinin hikâyesi ve Carte d'Or markası arasında nasıl bir bağ var?
Unilever Türkiye Açık Dondurma ve Ev Tipi Dondurma Pazarlama Direktörü Gül Lüş
Carte d’Or olarak yıllardır alışılagelmişin dışında projelerimizle yenilikçi yapımızı sürdürüyoruz. Son dönemde yayınlanan ve kısa sürede tüm Türkiye tarafından takip edilen Bahar dizisinin de çok sevildiğini, herkesi ekran başına kilitlediğini ve merak uyandırdığını fark ettik. Biz de bu kadar başarılı bir diziye hem bir tatlılık katmak hem de yeni ve eşi benzeri görülmeyen bir entegrasyon gerçekleştirmek istedik ve Bahar’la bir işbirliği gerçekleştirdik. Bahar karakterinin zor bir hayata sahipken yaşadığı onca şeyi geride bırakma cesareti gösterebildiğini, yeniliklerin peşinden koşabildiğini gördük ve biz de ona “bir tatlılık yapalım” dedik. Burada önem verdiğimiz nokta markanın hikâyesini kurarken karakterin dünyasını öne çıkarmaktı. Dizinin senaryosunun parçası olarak yeni lezzetlerimizi tanıttık ve Bahar’a, onun mutlu olduğu bir anda Carte d’Or lezzetleriyle eşlik ettik. Projemize ilk olarak, bölüm yayınlanmadan önce, küçük ipuçlarını dizi izleyicileriyle paylaşarak başladık. Bu ipuçlarını paylaşmak için de logomuzu kullandık. Bölümde Bahar’a yaptığımız tatlılık sahnesiyle ve diğer konularla ilgili oluşturduğumuz kelime bulutunu Carte d’Or logomuzun içine yerleştirdik. Başka bir deyişle, kelimelerden oluşan bir fragman hazırladık. Gelen yorum ve mesajlara bakılırsa oldukça da ilgi gördü. Aynı zamanda, yeni bölümden hemen önce Demet Evgar ve eşi Levent Babataş’ı evlerinde ziyaret ettik. Televizyon başında Bahar dizisini izlemeye hazırlanan Levent Bey eşi Demet Hanım’a Carte d’Or ikram etmekte ve bir tatlılıkla logodaki ipuçlarını öğrenmeye çalışmaktaydı. Bu advertorial bölümden hemen önce yayınlanırken bölümde de entegrasyonumuz yayınlandı. Bu da daha önce entegrasyonla birlikte hiç yapılmamış bir içerikti. Bir sonraki bölümde de Carte d’Or Aşkın Büyüsü’ne dikkat çektik. Bu kez de kamera arkası görüntülerini Carte d’Or Türkiye hesabında paylaştık. Tüm bu süreçte farklı ve yenilikçi olmamızı sağlayan şey yeni lezzetlerimizi tanıtırken aynı zamanda bir dizi karakterinin hem rolünde hem de gerçek hayatında Carte d’Or yansımasını görmekti.
Bahar ve Evren karakterlerinin hikâyelerinin, Carte d'Or'un marka hikâyesiyle nasıl örtüşüyor?
Ev tipi dondurmayı pazara getiren ilk marka olarak her zaman yenilikçi adımlar atmayı ve ilk kez yapılan projelere hayat vermeyi hedefliyoruz. Carte d’Or olarak yıllardır tüketicilerimizle buluşurken tatlı anlar yakalamak, en büyük gayemiz. Hayatın her yerinde Carte d’Or ile “Bir Tatlılık Yap” diyoruz. Bahar dizisinde de bu tatlılığı Bahar ve Evren karakterleri üzerinden yakınlaştıkları ana konumlanarak yaptık. Başrol karakterler Bahar ve Evren’e duyulan sevginin yanı sıra onlara hayat veren Demet Evgar ve Buğra Gülsoy da bir o kadar ilgi odağında. Bahar; hayatı kötü bir yere giderken, iç sesine kulak veren ve verdiği cesur kararla kendini dolayısıyla da hayatını değiştiren, yeni bir maceraya atılan bir karakter. Evren ise mutlu ve enerjik görüntüsünün arkasında duygusal ve samimi. İki karakterin birbirleriyle olan ilişkisi çok tatlı ilerledi. Aralarındaki bağ adım adım güçlendi. Birbirlerine duydukları güven zamanla arttı. Biz de marka olarak bu karakterleri ve aralarındaki ilişkiyi kendimize yakın gördük. Dizinin en sevilen karakterleri Bahar ve Evren’in en yakın oldukları sahneyi sahiplenip, seyircilerin heyecanla beklediği tatlılığın bir parçası olduk.
"Tatlılık yapmak", "kapıları açmak", "keşfetmek" ve "altın değerinde anlar" gibi kampanya kodlarının içeriğin seçimi ve uygulanmasında nasıl bir rolü oldu?
Öncelikle projenin, Bahar dizisinin ruhuna uygun bir şekilde organik marka mesajlarımızı içermesi ve izleyiciye geçmesi üzerinde durduk. Sonrasında da en doğru hangi içerikle bir araya gelebileceğimiz sorusuna odaklandık. Carte d’Or olarak, özel anların daha da özel hissedilmesini sağlama konusunda öncü markalardan biriyiz. Marka mesajlarımız da aslında anlatmak istediklerimizi çok net barındırıyor. Carte d’Or ile birlikte "tatlılık yapmak", "kapıları açmak", "keşfetmek" ve "altın değerinde anlar" ifadelerini görüyoruz.
Logomuza yerleştirdiğimiz ipuçlarıyla mini bir fragman hazırlayarak keşfetmeyi sevenler için tatlı bir başlangıç yaptık. Bölümde yayınlanan entegrasyonumuzla birlikte ipuçları çözüldü bu sayede altın değerinde anlar yarattık. Diğer bir büyük sürpriz ise, Demet Evgar ve eşi Levent Babataş’ın bölümden önce yayınladığımız tatlı sohbetiyle Carte d’Orun lezzet dünyasına güzel bir giriş yapmamız oldu. Böylelikle izleyiciler hem Demet Evgar’ı hem de Bahar’ı aynı akşam izleyebildiler. Bir sonraki hafta Demet Evgar ve Levent Babataş’ın evinin kapılarını Carte d’Or ile tekrar açtık. Bu kez Levent Bey eşi Demet Hanım’ın keyifli set anılarını merak etti. Ancak Demet Evgar Carte d’Or keyfine ara vermedi ve kamera arkası görüntülerini Carte d’Or hesabından izleyebileceğini iletti. Takip eden haftalarda da kamera arkası görüntüleri Carte d’Or Instagram hesabında izleyicileriyle buluştu. Dolayısıyla biz de Bahar setinin kapıları aralamış olduk. Sonuç olarak hem Bahar’a hem de izleyicilerine Carte d’Or olarak bir tatlılık yaptık.
Kampanya diğer markalı içerik projelerinden nasıl farklılaşıyor? Bu yenilikler sektör için nasıl bir ilham kaynağı olabilir?
Circus Kurucu Ortağı Öyküm Safioğlu
Markalı içerik kampanyalarında ağırlıklı olarak hali hazırda var olan bir karakteri markayla yan yana getiririz, ancak burada oyuncunun hem gerçek kişiliği hem de canlandırdığı karakter iç içe geçiyor. Oyuncunun yer aldığı içeriğin doğasına uygun tasarlanmış özel bir advertorial ile başlayıp hem senaryo entegrasyonu hem de sosyal medya uygulamaları ile devam eden çoklu bir kurgu var. Bunlar da bir bütün olarak kampanyanın tekil veya kendini tekrar eden uygulamalardan oluşan markalı içerik projeleri arasında ayrışmasını sağladı.
İlham verme tarafındaysa, bu kampanya hep benzer şekillerde kullanmaya alıştığımız medya alanlarının hâlâ yeniliklere açık olduğunun bir hatırlatması oldu. Gittikçe sıkıcı bir hal alan “advertorial” alanının içerikle doğru paslaşma sağlandığında aslında ne kadar etkili olabileceği bu projenin en kıymetli çıktısı.