FM İletişim Danışmanlığı Kurucu Ortakları Fülay Yaşa Keskin ve Meltem Turgan: "Markalar artık ne söylediklerine değil, neyi gerçekten hayata geçirdiklerine göre değerlendirilecek. ESG, etik duruş ve kapsayıcılık; itibarın omurgasına yerleşiyor. Kurumların topluma karşı daha sorumlu ve daha şeffaf olması, iletişim dilini tamamen yeniden şekillendiriyor." FM İletişim Danışmanlığı Kurucu Ortakları Fülay Yaşa Keskin ve Meltem Turgan ile 2025 yılını, 2026 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.
2026'da iki eksen belirginleşecek; değer-güven ve veri-topluluk
2025, iletişim dünyasında hızın arttığı ama ekonomik baskılar nedeniyle kararların çok daha dikkatli verildiği bir yıl oldu. Daha çok strateji konuşuldu, kararlar arasında kıyaslar yapıldı, eylemlerin seçimi zorlaştı, gri alanlar terk edildi. Biz FM İletişim’de bu yeni dönemi “daha az gürültü, daha çok anlam” hedefiyle yönettik.
Bu yıl enerjimizi yoğunlukla sürdürülebilirlik odaklı işlere harcadık. Hem raporlamalarda hem de markaların ESG hedeflerini anlatma biçimlerinde olgunlaşan bir iletişim dili oluşturduk. Sadece kurumsal içerik üretmek değil; doğru eşleşmiş STK iş birlikleri, sürdürülebilir projeler ve toplumsal fayda perspektifi geliştirmek bizim için belirleyici oldu.
Kriz ve itibar yönetimi ise adeta günlük işimizin doğal bir parçasına dönüştü. Artık öngörülebilir kriz diye bir şey kalmadı; her marka, her an farklı bir sınavla karşılaşabiliyor. Bu nedenle “anlık müdahale” refleksinin ötesine geçip daha güçlü ve yaratıcı senaryolar ve daha hazırlıklı bir yapı kurmaya odaklandık.
Dijital iletişim odağımız ve deneyim odaklı saha projelerimiz oldukça arttı. Makro kitleler değil, mikro topluluklar öne çıktı. Niş, sadık ve doğru eşleşmiş içerik üreticileriyle geliştirdiğimiz iş birlikleri 2025’te markalarımıza en somut geri dönüşleri sağlayan çalışmalar oldu.
Yapay zekâ tarafında ise diğer sektörlerde olduğu gibi hızlı bir geçiş sürecindeydik. Öğrenme ve deneme sürecindeyiz ve halen bu süreci yaşamaya devam ediyoruz. Yapay zekayı, iş yapan ya da karar veren bir akıl değil; süreçleri hızlandıran ve çeşitlendiren bir destek mekanizması olarak konumlamaya özen gösterdik.
2026’da sektörü şekillendirecek trendler
2026’nın iletişim dünyasında iki eksen çok daha belirginleşecek; değer-güven ve veri-topluluk.
Markalar artık ne söylediklerine değil, neyi gerçekten hayata geçirdiklerine göre değerlendirilecek. ESG, etik duruş ve kapsayıcılık; itibarın omurgasına yerleşiyor. Kurumların topluma karşı daha sorumlu ve daha şeffaf olması, iletişim dilini tamamen yeniden şekillendiriyor. Topluluk yapısı ise hızla mikrolaşıyor. İlgi alanlarından çok, davranış biçimleri belirleyici hale geliyor. Bu da veriye dayalı içgörü üretmeyi zorunlu kılıyor. Artık büyük kitle iletişimi yerine “tam doğru toplulukla tam doğru zamanda” konuşmak başarıyı getirecek.
Kriz yönetimi eski reflekslerle sürdürülemez hâle geldi. Markaların “dayanıklılık kapasitesi” artık itibarın yeni ölçüsü olacak. Bu nedenle FM İletişim’de düzenli görünürlük takibini ve güçlü senaryoları 2026’da daha da derinleştireceğiz.
Yapay zekâya değinmeden olmaz. Bazı kritik sorular var: AI abartılı beklentilerden sıyrılıp gerçek rolüne yaklaşacak mı? AI, süreçleri hızlandıran bir destek mekanizması olarak mı konumlanacak yoksa yaratıcı iş akışını dönüştürecek mi? Sektörün bunlara vereceği yanıtın zamanla netleşeceğini düşünüyoruz. Biz FM İletişim’de yapay zekayı yukarıda belirttiğimiz gibi; yaratıcılığı ikame etmeyen ama stratejik hız kazandıran bir destek mekanizması olarak konumlamaya çalışıyoruz.
2026 yılı için hedefimiz;
2026’da da FM İletişim’in yaklaşımı daha önceki yıllardan çok farklı olmayacak. Daha az gürültü, daha çok içerik, daha az gösteriş, daha çok değer. Daha az anlık müdahale ve daha çok öngörü.
Bizim için 2026; yalnızca bugünün iletişim ihtiyaçlarını yönetmek değil, değişen beklentileri önden okumak ve markalara gerçek etki yaratan stratejik ortaklık sunmak anlamına geliyor.
FM İletişim olarak odağımız; sektörde fark yaratan, güven inşa eden ve uzun vadeli etki üreten, ölçekten ziyade hizmette butik ajans modelini güçlendirmek.