2026’da gerçek güç; doğru zamanda doğru konuşanlardan yana olacak

Lorbi PR İletişim ve İtibar Yönetimi Ajans Başkanı Mustafa Kaya ile geride bıraktığımız yılı, 2026 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.

Lorbi PR İletişim ve İtibar Yönetimi Ajans Başkanı Mustafa Kaya: "2026’ya yaklaşırken karşımızda daha karmaşık ama bir o kadar da yaratıcı bir alan duruyor. İnsani ilişkilerin kırılganlaşması, teknolojinin hızlanması, verinin daha kıymetli hale gelmesi ve tüketici davranışlarının çeşitlenmesi bizi daha dikkatli düşünmeye, daha özenli hareket etmeye çağırıyor. " Lorbi PR İletişim ve İtibar Yönetimi Ajans Başkanı Mustafa Kaya ile geride bıraktığımız yılı, 2026 yılına dair öngörülerini ve gelecek planlarını konuştuk.

2025, küresel politikaların ve siyaset dilinin keskinleştiği, belirsizliklerin arttığı, teknolojinin daha hızlı ivme aldığı ve iletişim disiplininin şirketlerin gündeminde merkezî bir yere oturduğu bir yıl oldu. Ekonomideki dalgalanmalar ve medya düzenindeki kutuplaşma, markaların yalnızca görünür olmasını değil; dayanıklı ve tutarlı bir iletişim hattı kurmasını zorunlu kıldı. 

Bu yıl en çok üzerinde durduğumuz konular arasında, yalnızca sosyal ağlarda değil kurumsal ekosistemlerin de geniş bir alanında etkisini gösteren dezenformasyonun yeni biçimleri ve çatışmaların yükseldiği bir çağda iletişimin, tansiyonunu artırmadan yöneten, duygu/tepki seline kapılmaktan koruyan bir denge unsuru hâline gelmesi yer aldı. Tüm bu başlıklar, iletişimin “fantastik değil, arkaik” ve şirketlerin ve toplumların hangi tona, hangi ritme, hangi ortak zemine tutunacağını belirleyen stratejik bir güç olduğunu tekrar gösterdi.

Bölgesel savaşlar, ABD seçimleri ve sonrasında medya ekosisteminin daha da keskinleşen ayrışması, söylemin bir anda nasıl radikalleşebildiğini gösterdi. Batı dünyasında iletişiminin artık daha doğrudan, daha “taraflı”, daha “hazırlıklı” ve hatta daha “militarize” bir dile evrildiğine şahit olduk. Bu tablo, biz iletişimcilere oyun kuran/oyun bozan dengesindeki rol ve sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlattı.

2026’ya yaklaşırken karşımızda daha karmaşık ama bir o kadar da yaratıcı bir alan duruyor. İnsani ilişkilerin kırılganlaşması, teknolojinin hızlanması, verinin daha kıymetli hale gelmesi ve tüketici davranışlarının çeşitlenmesi bizi daha dikkatli düşünmeye, daha özenli hareket etmeye çağırıyor. 

Tam da böyle bir dönemde, iletişim dünyasının asıl sınavı güç dengeleriyle değil, insanlarla ilişki kurma biçimiyle veriliyor. Kutuplaşmanın arttığı, Şair İsmet Özel’in mealen ifadesiyle insanların /toplumların kendi sesine kulak kesilip ötekine sağır kaldığı bir atmosferde iletişimcinin sorumluluğu daha da büyüyor. Bu mesleğin özü, tehditkâr bir dile yaslanmak değil; konuşan, yazan, anlatan ve barışın/esenliğin/doğru bilginin sesini duyurma gayretinde olanlara alan açmaktır. İletişim duvar örmek değil köprü kurmaktır. İletişimciler şayet Goebbels ekolü değilse daha çok köprü yapmalı daha çok yazmalı ve konuşmalı, hatta şarkı söylemeli, barış ve esenlik enerjisini/bildirisini topluma yaymalıdır. İletişim parmak sallamak, masa devirmek değil; masa kurmak, gerekirse o masayı büyütüp birbirine uzak duran taraflara alan açmak masaya çekmektir.

Eğer yönümüzü propaganda değil, evrensel etik belirlerse; iletişim gerilimi tırmandıran değil, yönetilebilir kılan bir güç haline gelir. Umuyorum ki; 2026’da gerçek güç, yüksek sesle konuşan ya da kısık sesle yalan yayanlardan yana değil; doğru zamanda, doğru tonda, doğru bilgiyle konuşabilenlerin farklılaşacağı bir yıl olacaktır. Bir iletişim profesyoneli olarak buna gönülden inanıyorum ve bu misyonla hizmet sunmaya devam edeceğim.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir