Zuckerberg Markalardan Ne İstiyor?

Facebook ya da Instagram sayfanızı her açtığınızda, komşunuzun yaptığı tiramisuyu ya da arkadaşınızın tatil maceralarını fazlasıyla görmekten rahatsız olanlardan mısınız?

Maalesef, bu duruma alışsanız hatta daha fazla benimsemeye başlasanız iyi olur. Çünkü Mark Zuckerberg, geçtiğimiz hafta yeni Facebook ve Instagram algoritmalarını açıklayarak, bir kez daha tüm dünyayı sarsmayı başardı. Bundan böyle, arkadaşlarınızın veya ailenizin içerikleri markalardan çok daha değerli olacak.

Peki, bu durum aslında ne demek oluyor?  Markalardan, Facebook ve Instagram’ın organik içerik üreticisi olan kişilerinin yerine, kullanıcıların ana sayfalarında görünebilmesi için biraz daha cömert olmaları bekleniyor. Yani, artık Instagram ve Facebook üzerinden reklam yapmanın fiyatı biraz daha yükseldi. Bu durumda, markaların Ayşe’nin #tbt (throwbackthursday) etiketli çocukluk fotoğrafından daha değerli olduğunu kanıtlamak için, elini daha fazla cebine atması gerekecek.

Bu durumu biraz daha bilimsel şekilde ifade etmek için, basit bir arz-talep grafiğinden yararlanalım. Değişim öncesi fiyat ve miktar dengesi P1Q1 seviyesindedir. İşleri biraz daha basitleştirmek için, yeni haber kaynağı güncellemelerinin etkisi hakkında üç varsayımda bulunalım.

  • İlk olarak; Facebook reklamlarının kullanıcıların haber kaynağına sunulma şekli değişmeyecektir.
  • İkinci olarak; insanlar platform üzerinde daha az vakit geçirmeye başlayacaklar, bu durum reklamcılık gelirlerinin daha az olacağı anlamına gelmektedir. Sonuçta, S1 arz noktasından sola hareket ederek, S2 noktasına doğru grafiğin kaymasına ve reklam maliyetlerinin artmasına neden olacaktır.
  • Üçüncü olarak; markalar, organik erişimdeki kayıpla mücadele edebilmek için yayınlarını artıracak ya da reklamlara daha fazla yatırım yapacaklardır. Bu durum da reklam taleplerinin daha fazla olması anlamına gelerek, talebin sağa kayıp D1 noktasından D2’ye doğru hareket etmesine yol açacaktır.

Arzın azalması ve talebin artması sonucunda yeni denge noktası, Facebook reklamlarının toplam fiyatının arttığı P2Q2 noktasında oluşmaktadır (diğer faktörler sabit). İşin teknik kısmını atlayarak, bu yeni değişimlerin marka, fenomen ya da pazarlamacılar açısında ekosistemi nasıl etkilediğine göz atalım.

Instagram ve Facebook haber kaynaklarının kronolojik olarak sıralandığı zamanları hatırlayın. Gerçekten merak ettiğiniz insanları, markaları ya da toplulukları takip ediyor ve onların içerikleri paylaşıldıkları zamana göre haber akışınızda gösteriliyorlardı. Stratejiler herkes için çok daha az karmaşıktı ve kontrol tamamen elimizdeydi. Sonra 2016 yılındaki meşhur, algoritmik ilk yenilik gerçekleşti. Sonuçta Instagram, toplam takipçilerin %30 ile sınırlanan ve algoritmanın haber kaynağında sizin görmenizi istediği içerikleri karşınıza çıkardığı şekilde yeniden düzenlendi.  Yani, kontrol her anlamda kullanıcıların elinden alındı.

Sosyal medya, konvansiyonelden farklı olarak marka ve işletmeler için çok kısa sürede “cool” bir imaj yaratacakları fırsatlar havuzunu sunuyor. Doğru strateji ve taktiklerle kısa sürede marka imajını yükseltmek mümkün. Örneğin, Daniel Wellington’u ele alalım. Neredeyse her moda fenomeninin Instagram üzerinden onun reklamını yaptığına şahit olmuşsunuzdur. Bu gibi markalar, Instagram taktikleri, fenomen iş birlikleri ve kusursuz satış stratejileri ile milyon dolarlık işletmelere dönüştüler. Instagram algoritmalarının değişmesiyle birlikte, gerçek kişilerden oluşan organik içeriklerden daha çok, markalardan ise daha az içerik görmeye başlayacağız. Peki bu durumda Instagram üzerinde işler nasıl yürüyecek?

Fenomenlerle çalışmanın maliyeti daha da artacak

Bu durumdan fenomenlerin markalardan daha az olumsuz etkileneceği düşünülmektedir. Nitekim fenomenler, hangi nişte olduğu fark etmeksizin, kendine has içeriklere sahiplerdir ve her koşulda onları takip etmeye hazır bir kitleleri vardır. Bu durumda markalar daha fazla reklam bütçesine para ayıracak ve mega, mikro ve nano fenomenler ile çok daha fazla iş birliği yapmak durumunda kalacaklar.

Markalar yeni bir pazarlama ekosistemi oluşturmak durumunda kalacak

Sosyal medya ile ilgili en iyi şeylerden biri, doğru verilerle ve analizle gerçek hedef kitleyi ve onların nelerden etkilendiğini bulabilmeye olanak tanımasıdır. Markalar için bir fenomenin izleyicisini kullanmak için en iyi yol, hedefi anlamak, hedef kitleyi etkileyen faktörleri öğrenmek ve marka veya ürünün hikayesini harmanlayarak, fenomen ve işletmenin marka değerini eşleştirmek olacak.

Sosyal medya pazarlamasının geleceği Zuckerberg’in fenomenlere olan bakışında

Zuckerberg’in ifadesiyle sahte içerikleri ayıklamak için geliştirilen algoritma sonucunda, daha fazla fenomenle çalışan markaların ve fenomenlerin içerikleri nasıl algılanacak? Yani asıl soru; fenomenlerin içeriği de Ayşe’nin #tbt etiketli çocukluk fotoğrafı kadar değerli olacak mı? Önümüzdeki günlerde neler olacağınız hep birlikte göreceğiz.

Ne de olsa Zuckerberg, hissedarlarının kazancını artırmanın en iyi yolunu elbet bulacaktır!

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir