Z kuşağının yeni suçu: Dijital hırsızlık yükselişte

“Dijital hırsızlık” adı verilen yeni trend, markalara her işlemde maliyetin 3,75 katına mal oluyor.

Online alışverişin kolaylığı, yeni bir sahtekârlık biçimini de beraberinde getirdi. Z ve Y kuşağından birçok tüketici, aldıkları ürünleri ellerinde tutarak para iadesi almanın yollarını keşfetti. “Dijital hırsızlık” olarak adlandırılan bu uygulama, satıcılar için ciddi bir maliyete dönüşüyor.

ABD merkezli dolandırıcılık karşıtı teknoloji şirketi Socure’ün araştırmasına göre, yılda 100 bin doların üzerinde gelir elde eden Z ve Y kuşağının yaklaşık yarısı, geçtiğimiz yıl dijital hırsızlık yaptığını kabul etti. Üstelik bu eğilim, gelir seviyesi arttıkça daha da yaygınlaşıyor. Uzmanlara göre, çevrimiçi ödeme sistemleri hakkındaki bilgisi artan kullanıcılar, sistemin açıklarını daha kolay fark ediyor ve bunu kendi lehine kullanabiliyor.

Dijital hırsızlık; paketin teslim edilmediğini iddia etmek, kredi kartı ödemelerine itirazda bulunmak veya satın alınan ürünü sipariş edilmemiş gibi göstermek gibi yöntemleri kapsıyor. Bu tür davranışlar genellikle “zararsız bir numara” olarak görülse de perakendeciler açısından durum oldukça farklı. Her bir sahtekârlık vakası, işletmelere ortalama gerçek işlem değerinin 3,75 katı kadar maliyet yaratıyor.

Sosyal medya da bu eğilimi besliyor. TikTok’ta milyonlarca takipçiye sahip bazı içerik üreticileri, Amazon gibi platformlarda “sipariş gelmedi” bahanesiyle para iadesi almanın yollarını detaylıca anlatıyor. Bu paylaşımlar kısa sürede viral olurken, markaların itibarını ve güvenlik sistemlerini zorluyor.

Socure Ürün Yönetimi Başkanı Ori Snir, bu durumun temel nedenini “cezasızlık” olarak açıklıyor: “Birçok kullanıcı hiçbir sonuçla karşılaşmıyor. En kötü senaryo, hesaplarının askıya alınması oluyor. Bu da davranışın tekrarlanmasını kolaylaştırıyor.”

Uzmanlar, dijital hırsızlığın yalnızca ekonomik değil, etik bir sorun haline geldiğini vurguluyor. Sosyal medyanın etkisiyle lüks yaşam standartlarını erişilebilir gösteren içerikler, genç tüketicilerde “haklı gerekçe” algısı yaratıyor. Enflasyon, artan yaşam maliyetleri ve kolay iade politikaları da bu davranışın normalleşmesine zemin hazırlıyor.

E-ticaret platformlarına göre çözüm, daha sıkı doğrulama süreçleri ve kullanıcı kimlik tespitinin güçlendirilmesinden geçiyor. Snir bu konuda, “Satıcılar müşterileri hakkında daha fazla bilgi toplayarak satın almanın gerçekten onlar tarafından yapıldığını kanıtlamalı. Bu veriler, haksız iade taleplerine karşı en güçlü savunmadır,” diyor.

Online alışveriş büyüdükçe, dijital hırsızlık da yeni neslin “küçük oyunu” olmaktan çıkıp perakende sektörünün en büyük sınavlarından biri haline geliyor.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir