Z Kuşağı genellikle “savurgan harcayanlar” klişesiyle anılsa da son veriler, çok daha çarpıcı bir tablo ortaya koyuyor. Yeni nesil, emeklilik fonlarını lüks tüketim için değil, hayatta kalabilmek için kullanıyor. Neredeyse yarısı, birikimlerini borçlarını kapatmak veya acil durumlarla başa çıkmak için çekmek zorunda kaldı.
Payroll Integrations’ın 2025 Çalışan Finansal Sağlığı Raporu’na göre tüm çalışanların yüzde 38’i emeklilik hesaplarına erken dokundu. Ancak bu grupta en dikkat çekici oran, Z Kuşağına ait. Gençlerin yüzde 42’si, fonlarını borç ödemek için kullandığını belirtirken, önceki nesillerde bu oran dramatik biçimde daha düşük: Y Kuşağı’nda yüzde 6, X Kuşağı’nda yüzde 17, Baby Boomer’larda ise sıfıra yakın.

Üstelik tablo sadece birikimlerle sınırlı değil. Redfin’in araştırmasına göre Z Kuşağı kiralarını ödeyebilmek için yemek öğünlerini atlıyor, sağlık hizmetlerini erteliyor ve eşyalarını satıyor. Katılımcıların yüzde 22’si ay sonunda kira yetiştirebilmek için yemek yemediğini, yine yüzde 22’si eşyalarını sattığını, yüzde 19’u ise tedavilerini ertelediğini söylüyor.
Genç yetişkinlerin omuzlarındaki borç yükü
Z Kuşağı’nın karşı karşıya olduğu asıl sorun, finansal disiplinden çok yapısal borç yükü. 401(k) katkılarında en aktif nesil olmalarına rağmen, öğrenci kredileri ve kredi kartı borçları gençleri temel ihtiyaçlarını kısmaya zorluyor. Empower verilerine göre, Z Kuşağı ortalama aylık 526 dolar öğrenci kredisi ödüyor; bu, tüm yaş gruplarındaki ortalamanın neredeyse iki katı. Ayrıca genç çalışanların kişisel borç yükü 94.000 doları aşarak, Y ve X kuşaklarının çok üzerinde seyrediyor.
Yükselen konut fiyatları da tabloyu ağırlaştırıyor. Zillow’un raporuna göre bir ev satın alabilmek için 2020’ye kıyasla yüzde 80 daha yüksek gelire ihtiyaç var. Ancak gelirler aynı dönemde sadece yüzde 23 artmış durumda. Bu uçurum, gençleri kredi kartlarına daha fazla bağımlı hale getiriyor. Experian verileri, ortalama kredi kartı borcunun 3.262 dolar olduğunu ortaya koyuyor.
Z Kuşağı, ebeveynlerinin yaşadığı döneme kıyasla daha fazla birikim yapmaya çalışsa da, yükselen yaşam maliyetleri ve ağır borç yükü gençleri sürekli bir seçim yapmaya zorluyor: Bugünün borçları mı, yarının güvencesi mi?
Sonuç olarak, TikTok alışveriş çılgınlığıyla anılan kuşak, aynı zamanda kirasını ödeyebilmek için yemek öğünlerini atlayan, sağlık hizmetlerini erteleyen ve emeklilik fonlarına dokunan kuşak. Gençlerin hikâyesi, tüketimden çok ayakta kalma mücadelesiyle tanımlanıyor.