Z kuşağı "çalışıyormuş gibi" yapıyor

Z kuşağı, iş güvencesi baskısıyla çalışıyormuş gibi yapmayı tercih ediyor.

Ofis koridorlarında elde dizüstü bilgisayar, yüz ifadesinde hafif bir gerginlik, masaya dönüşte derin bir iç çekiş ve ekrana doğru kararlılıkla eğilme... İlk bakışta teslim tarihine yetişmeye çalışan bir çalışanın görüntüsü gibi dursa da bu sahne, Z kuşağının giderek yaygınlaşan bir işyeri davranışına işaret ediyor: “Görev maskeleme” (task masking).

Sosyal medyada geniş yankı uyandıran bu kavram, çalışanların yoğun bir şekilde çalışıyormuş gibi görünerek aslında daha az üretken olmalarını tanımlıyor. TikTok ve Instagram gibi platformlarda içerik üreticileri, genç çalışanlara “yoğunluk izlenimi” yaratmanın yollarını gösteriyor: Sürekli bir şeyler taşıma, ekranlar arasında hızlı geçişler yapma, dikkatle kaş çatma ya da kavisli oturarak “konsantrasyon içinde görünme” gibi ipuçları bu içeriklerde sıkça paylaşılıyor.

Bu davranış biçimi, bazı yorumcular tarafından “işten kaçma” olarak tanımlansa da uzmanlara göre asıl neden çok daha derin. Edelman Gen Z Lab’in Baş Operasyon Sorumlusu Amanda Edelman’a göre görev maskeleme, iş güvencesi eksikliğiyle şekillenen korku temelli bir tepki: “Z kuşağı kendi arasında üretken olmanın ve öyle görünmenin yollarını konuşuyor çünkü işten çıkarılma ya da yapay zekâ nedeniyle yerlerinin alınmasından endişe ediyorlar.”

Genç çalışanlar arasında yapılan araştırmalar da bunu destekliyor. Edelman’a göre Z kuşağının yüzde 37’si diğer nesillere kıyasla işini kaybetme konusunda daha fazla kaygı duyuyor. Katılımcıların yüzde 60’ı ise yakın gelecekte iyi bir iş bulabileceklerine dair yeterince emin değil.

Kurumsal algı ve kırılan güven

Davranış bilimciler ve İK danışmanları ise bu eğilimin arkasında, gençler ile kurumlar arasındaki “sessiz sözleşmenin” bozulmuş olmasının yattığını vurguluyor. Mercer danışmanlık şirketinden David Wreford, konuyu şöyle yorumluyor: “Gençleri ‘tembel’ olarak etiketlemek kolay ama esas mesele bu kuşağın kurumsal dünyaya dair söz verilen istikrar ve ilerleme beklentilerinin karşılık bulmaması.”

28 yaşındaki içerik üreticisi Gabrielle Judge ise bu kopukluğu şu sözlerle özetliyor: “Biz, iş hayatının bize adil davranmayacağını bilerek büyüdük. Baby boomer kuşağının faydalandığı kurumsal düzen artık geçerli değil.”

Uzmanlara göre görev maskeleme yalnızca bireysel bir tercih değil, kurumların çalışma ortamı politikalarının da bir sonucu. Gartner araştırma grubundan Caitlin Duffy, bu konuda işverenlere üç temel öneri sunuyor: 

  • Hazır bulunmaya değil, çıktıya odaklanın: Fiziksel olarak ofiste olmanın tek başına üretkenlik anlamına gelmediği kabul edilmeli.
  • Performans hedeflerini netleştirin: Açık beklentiler, çalışanların daha anlamlı katkılarda bulunmasını kolaylaştırır.
  • Katkıları görünür kılın: Çalışanların çabalarının fark edilmesi ve takdir edilmesi, motivasyonu doğrudan etkiler.

Z kuşağının işyeri dinamiklerine getirdiği bu yeni davranış modeli, yalnızca bireysel stratejiler açısından değil, kurumsal kültürün geleceği açısından da yeniden düşünülmesi gereken bir alan yaratıyor. Görev maskeleme, yalnızca çalışanların değil, işverenlerin de yüzleşmesi gereken bir mesaj taşıyor: Görünürlük ile verimlilik her zaman aynı şey değildir.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir