Yapay zeka çağında gerçeküstücülük

Sürrealizm, yapay zekânın tahmin edilebilirliğine karşı yaratıcı özgürlüğü savunuyor.

Yapay zekâ destekli görsel üretim araçlarıyla ilk tanışmanızda oluşturduğunuz sahneyi hatırlıyor musunuz? Astronot giymiş bir yavru kedi? Kaykay süren bir kirpi? Ya da 17. yüzyıl ustalarının fırçasından çıkmışçasına bilardo oynayan köpekler? Çoğu kullanıcı için üretken yapay zekâyla ilk temas, gerçeküstü bir düş dünyasına hızlı bir girişle başlıyor. Bu tesadüf değil; tam tersine, bilinçaltımızın çağrısına verilen doğal bir yanıt.

Sürrealizm, 20. yüzyılın başlarında akılcı düşünceye tepki olarak doğdu. Dali’nin eriyen saatleri, Frida Kahlo’nun otoportrelerinde yer alan semboller ya da Twin Peaks’in rüya mantığı… Bugün hâlâ kültürel belleğimizde güçlü şekilde yer alıyor. Ve tam da bu nedenle, yapay zekâ çağında reklamcılık için yeniden keşfedilmeyi hak ediyor.

Anlamı tamamlamayın

Reklamcılıkta gerçeküstülüğün çekiciliği, açıklanamayanın gücünde saklı. Bir gorilin çikolata markası için bateri çalması ya da bir adamın at sırtında parfüm tanıtması... Bu sahneler neden etkileyici? Çünkü izleyicinin hayal gücüne alan tanıyorlar. Yapay zekâ, desenleri tamamlamaya, boşlukları doldurmaya, eksikleri gidermeye programlı. Ancak bu otomatik mükemmellik arayışı, sürrealizmin gücünü oluşturan belirsizliği kaçırıyor.

Belirsizlik, izleyiciyi hikâyeye ortak eder. Twin Peaks’i anlamlandırmaya çalışan izleyiciler gibi, cevaplar kadar sorular da iz bırakır. Sürrealizmden ilham almak, anlatımı baştan sona tamamlamak yerine, kimi yerlerde kasıtlı olarak eksik bırakmayı gerektirir. Çünkü tamamlanmamış hikâyeler izleyiciyi aktif katılıma davet eder.

Sürecin kendisi yaratıcılıktır

Sürrealizm yalnızca bir estetik değil, aynı zamanda bir yaratım biçimidir. Salvador Dali’nin yaptığı gibi bilinçaltının rehberliğinde fikir üretmek, bugün hâlâ geçerli ve güçlü bir yöntem olabilir. Rastgele fikirleri bir araya getirmek, bilinç dışı notları kullanmak, hatta sabaha karşı yazılmış kısa bir e-postayı ilham kaynağına dönüştürmek… Bu kusurlu, rastlantısal ama samimi yaratım süreci, algoritmaların öngörülebilirliğinden sıyrılarak izleyiciyle daha derin bir bağ kurabilir.

Küçük provokasyonlar büyük etki yaratır

İyi reklam sadece görünür olmakla kalmaz, aynı zamanda hissedilir. Tıpkı sürrealist sanat gibi, etkili reklamlar da izleyicide duygusal bir tepki yaratma potansiyeli taşır. Buradaki provokasyon, kaba ya da saldırgan olmak anlamına gelmez; beklentileri bozmak, şaşırtmak ve düşünmeye sevk etmek demektir. Yapay zekayı bu anlamda klasik üretim hattının ötesinde bir araç olarak kullanmak mümkün. Büyük fikirler bazen küçük bir tuhaflıkla başlar - anlam verilemeyen bir ifade, kurgusal bir mantık boşluğu ya da izleyicinin açıklamak zorunda hissettiği bir görüntü.

Algoritmalara karşı bilinçaltı

Sürrealizm, algoritmanın tahmin edilebilirliğine karşı bilinçaltının özgür yaratımını savunur. Bu anlayış, yapay zeka çağında yaratıcılar için hem bir yol haritası hem de bir davettir. Yapay zekâdan gelen ilk görüntünün mantıksız ya da garip olması kötü bir sonuç değil, yaratıcı sürecin bir parçası olabilir. Saçma, eksik ya da tam anlamlanmamış bir fikir, beklenmedik şekilde orijinal ve çarpıcı olabilir. Burada mesele, süreci kontrol etmek değil; bazen sürece teslim olmaktır.

Sonuç mu? Belki de sadece rüyalarınızdan çıkıp gelen bir kirpinin size anlatacak bir hikâyesi vardır. Tek yapmanız gereken gözlerinizi kapatmak ve kulak vermek.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir