Volvo XC60 “En Değerli Zamanımız Hiç Yaşamadığımız Olabilir” Diyor

Hem ürün veya hizmet özelliklerini öne çıkaran hem de duygulara seslenmeyi adamakıllı başaran bir reklam izlemeyeli ne kadar oldu? Hele ülkemizde bunu görmeyeli ne çok zaman geçtiğini hatırlamıyorum bile! Sizin de arada bir Serdar Erener’in henüz idealist bir reklamcı olduğu dönemden kalma sucu çocuklu Garanti reklamını anımsayıp “Hey gidi günler!” diyesiniz geliyor mu? Neyse ki yurt dışında hâlâ bu tip çalışmaları sıkça görüyoruz. Bunun son örneği ise Volvo XC60 reklamı oldu.

Filmekimi boyunca gösterilen yaklaşık 7 dakikalık reklam kuşağının neredeyse yarısını alan bu güzel iş, 19 film izlediğim festivalde her defasında kendini bana izlettirdi. Dakikayı bırakalım, 30 saniyesine bile katlanamadığımız iç bayıcı televizyon reklamlarını düşündüğümüzde, "uzun içeriğe zamanı olmayan" milenyum insanlarını yakalayan bu uzun reklam, hakikaten de göz alıcı bir performans sergiliyor.

[caption id="attachment_65929" align="alignnone" width="800"] "Moments" (An'lar) adlı reklamda oynayan küçük kız, rolünün hakkını sonuna kadar veriyor.[/caption]

Reklam, okulun ilk gününde biraz çekingen, biraz da yeni bir sosyal çevreye girecek olmanın verdiği o doğal endişeyi taşıyan bir kız çocuğunun annesiyle girdiği diyalogla başlıyor. Çocuk, annesine yaşadığı belirsizliği anlatırken, anne ise ona cesaret veren ve motivasyon sağlayacak sözlerle cevap veriyor.

Anne kızından, okulun başlamasıyla hayatında neler değişebileceğini ve gelecekte neler başarmak istediğini anlatmasını istiyor. Kız hayallerini anlatırken bununla eş zamanlı olarak, okulda edindiği ilk arkadaşlarından başlayıp anne olmasına değin uzanan olası bir yaşam çizgisini izliyoruz. “Gelecek 100 yıl boyunca her öğle yemeğini arkadaşlarıyla geçirmek isteyen” bir kızın; arkadaşlık, dünyayı keşfetme, iş yaşamına atılma, hayatını paylaşacak kişiyi bulma, çocuk sahibi olma gibi dönüm noktalarına dair düşüncelerine yoldaşlık ediyoruz.

[embed]https://www.youtube.com/watch?v=ILsjw61Q6To[/embed]

Kızın fiziksel değişiminin dönemlere uygun şekilde yansıtılması ve her aşamaya ideal bir zaman ayrılması kurgunun gerçekliği noktasında izleyeni tatmin ediyor. Annenin aşırı himayeden kaçınarak, çocuğu insiyatif kullanabilen özgür bir birey olarak yetiştirme arzusu, ona küçük ipuçlarıyla rehberlik eden bir yol arkadaşı gibi davranması ve farklı ırklardan kişilerin reklamda yer alması da Volvo’daki İsveç genlerinin bir yansıması gibi duruyor.

Reklamın diğer katmanında ise Nathalie adlı bir kadının, Volvo XC60 model arabasıyla bir iş toplantısına yetişme macerasını seyrediyoruz. Son anda hatırlatılan bu toplantıya yetişmek için hızını artıran Nathalie, yaya geçidine yaklaştığını fark etmiyor ve otomobilinin kontrolünü bir anlığına kaybediyor. Gelişmiş kamerasıyla yayayı anında algılayan Volvo XC60, otomatik fren mekanizmasını çalıştırıyor ve kazayı önlüyor. Karşıdan karşıya geçen kızı tahmin ettiniz değil mi? Evet, annesiyle diyaloğu bittikten sonra okula gidip eve dönüş yoluna düşen kızdan bahsediyorum.

[caption id="attachment_65926" align="alignnone" width="800"] Volvo güvenlik ilkesine uygun şekilde, otomatik fren mekanizmasının kazaları yüzde yüz önlemeyeceğine dair bir altyazı uyarısı da yapıyor.[/caption]

Tam bu sırada ekranda “Bazen hiç yaşamadığımız anlar, en değerli anlarımız olabilir.” yazısıyla karşılaşıyoruz. Ani gelişen olayın şaşkınlığındaki izleyiciler kendisini, şaşkın ve korku dolu gözlerle çocuğa bakan Nathalie ile özdeşleştiriyor. Çocuğun ne olup bittiğinden tam da emin olmadığını gösteren hafif gülümsemesi ve hiçbir şey olmamış gibi evine doğru yürümesi ise sanki çocukluğun masumiyetini ve saflığını temsil ediyor.

Kısacası Volvo XC60 reklamı bence; replikler, mimikler, kurgu ve videonun kendi içindeki sekansların akıcılığı yönünden harika bir çalışma. Sinematografik açıdan böylesine güçlü bir çalışmanın, salonların dolup taştığı bir film festivalinde on gün boyunca yayınlanması da işin hem ruhu hem de yayın mecrası açısından tam isabet bir tercih olmuş. Günümüzdeki neredeyse her markanın ânın tadını çıkarma, şimdiki zamandan keyif alma, geçmişi ve geleceği düşünmeme tavsiyeli “carpe diem” felsefesine inat Volvo, geleceğe dair umutların şimdiki zamanın aceleciliğine kurban edilemeyecek kadar değerli olduğunu kafamıza vura vura gösteriyor.

[caption id="attachment_65930" align="alignnone" width="800"] Direksiyon başındaki Nathalie aslında, hayattan daha önemli bir şey olamayacağını unutan modern ve işkolik insan modelini temsil ediyor.[/caption]

Kısa bir süre önce Müziğin Gücü adlı reklamla yaratıcı marka kimliğini bir kez daha kanıtlayan Volvo, doğru yoldan şaşmayacağını bu çalışmayla da gösterdi. Aslında bu son reklam en çok da dünyaya güvenlik anlayışıyla nam salmış bir otomobil markasının kendisini ne kadar iyi tanıdığını, başarılı bir marka konumlandırmasının ne kadar göz alıcı olabileceğinin en büyük örneğini gözler önüne serdi. Bu da cinsiyetçilikten ezelden muzdarip bir ülkede cinsiyetçiliği cici gösteren reklamları ödüllendiren bizim mahalledeki “yaratıcı” reklamcılara ders olsun. Olur mu? Bilmem. Umut etmekten başka çare yok.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir