Türkiye’yi Yasa Boğan Terör Örgütlerinin Kullandığı Pazarlama Yaklaşımları

Bir ürün veya hizmetin bilinir hale gelmesi, günümüzde şüphesiz onun markalaşma yolculuğundaki gücü ile kabul edilir veya sürdürülebilir olur. İmaj ise; bir ürünün, hizmetin veya kişinin nasıl bilindiği sorusuna verilen cevaplardan oluşan bir süreç olarak bilinir. Bu noktada ürünün veya hizmetin tanımlanabileceği ya da bilinebileceği herhangi bir işaret, ibare, harf vb. unsurlarla arasında kurulan bağ bu imajın mümkün olduğunca etkili olmasında sağlanabilecek en etkili yollardan birini oluşturur. Ve bu etki genellikle psikolojik yaklaşımları ve sonuçları da beraberinde getirir. Firmaların tüketiciyle kurdukları duygusal bağ da, sivil toplum örgütleri veya hizmet kuruluşlarının destekçilerine karşı oluşturdukları bağ da aslında tamamıyla marka algısı, konumlandırma ve devamında sürdürülebilirlik stratejisini içerisinde barındırır. Günümüz terör örgütlerinin geçmişten günümüze bu kadar adı duyulur ve bilinir olmasındaki tek sebep de aslında sadece ülkemizi yasa boğan hain saldırılar değil. İlerletilen algı yönetimi, konumlandırılan sözde marka stratejisi gibi konular, bu örgütleri duyduğumuzda dahi yıllardır gözümüzde canlanan imgelerin de bir sebebi aslında. Peki yıllardır süre gelen haftalardır yüreğimizi yakan, ülkemizin dört bir yanında içimizi kan ağlatan hain saldırıların gündemindeki iki terör örgütü PKK ve IŞID’in bu yönde kullandığı konumlandırma şimdiye kadar neydi? Bu yönde kullanılan tek etki saldırı mı oldu, yoksa bilinçaltımıza bu iki terör örgütünün konumlandırdığı markalar mı var oldu? Terrorism1 Herhangi bir siyasi yaklaşım veya değerlendirme olmaksızın, bu iki terör örgütünün bilinçlerimizde yarattığı konumlandırma stratejisine biraz daha detaylı bakalım: Her iki terör örgütünün de bayraklarının zihnimizde yer ediyor olması oldukça ilginç değil mi? Yeşilli kırmızılı PKK bayrağı veya siyah zeminli IŞID bayrağını maalesef ki keşke bu kadar iyi biliyor durumda olmasaydık. IŞID özellikle infaz görüntüleri ile sosyal medya kullanımını neredeyse birçok markadan bile daha etkili kullanılıp, kısa sürede tüm yayılımını sağlamayı kolayca başardı. Üstelik kendisine yarattığı misyon ve ilettiği vizyonla birlikte Radikal İslam kanalında daha iyi bir yaşam vaad ediyordu. Öte yandan PKK için de bu süreç ülkemizde çok uzun yıllardır sözde bağımsızlık vaadiyle devam ettirilmekte. Bunun yanında PKK’nın yarattığı mağdur marka imajı, özellikle Öcalan’ın hapse girmesiyle artan marka sadakati ne yazıkki gün geçtikçe daha da arttırılmaya çalışılıyor. IŞID için ise sözde İslam vaadleriyle sunulan başta maddi ve manevi tüm çirkin çıkarlar bu iki terör örgütünün destekçilerine sunulmaya devam ediyor. Tam olarak markaların tüketicilerine sunduğu stratejilerde olduğu gibi algı yönetimi ve fayda ile bağlılık hedefleniyor ve yıllardır başarılıyor. Öte yandan terör örgütlerinin üniformalarını bile bilir konuma geldik. Peşmergelerin ne giydiğini neden biliyoruz? Ya IŞID’in yarattığı siyah giyen adamlar ikonuna ne demeli? Her yanıyla göz önünde olmayı bir şekilde başarmaya çalışıyorlar. Aslında bu durum Türkiye’de kağıt mendil denince Selpak’ın, dünyada kola deyince Coca Cola’nın, hamburger deyince McDonalds’ın gelmesi gibi bir durum haline getirildi. Klasik anlamda değerlendirmek gerekirse asıl nokta terörün kendisiyse, terörün yeni mantığının siyasal olduğu kadar zihinleri hedef alan biçimde iletişimsel olduğunu da kavramaktan geçiyor. Hepimiz bu açıdan zor bir süreçten geçiyoruz, umalım ki daha da zorlarını yaşayacak duruma düşmeyelim. Milletçe, başımız sağ olsun…
Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir