Sürdürülebilirliği iş modeli olarak benimseyen şirketler kazanacak

Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın ile markaların sürdürülebilirlik yolculuklarında karşılaştıkları fırsatlar ve zorlukları, finans sektörünün dönüştürücü gücünü ve Yapı Kredi’nin bu alandaki çalışmalarını konuştuk.

Sürdürülebilirlik, artık markalar için bir seçenek değil, iş yapış biçimlerinin ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Finans sektörü ise bu dönüşümde yalnızca destekleyici değil, aynı zamanda yön verici bir rol üstleniyor. Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın ile markaların sürdürülebilirlik yolculuklarında karşılaştıkları fırsatlar ve zorlukları, finans sektörünün dönüştürücü gücünü ve Yapı Kredi’nin bu alandaki öncü çalışmalarını konuştuk.

Sürdürülebilirliği iş modeli olarak benimseyen şirketler kazanacak


"Sürdürülebilirlik, her geçen gün müşterilerin giderek daha fazla önem verdiği bir konu haline gelirken şirketlerin bu beklentilere uygun hareket etmesi bir zorunluluk oldu. Yapılan araştırmalara göre, yeni yetişen kuşak, amaç ve değer odaklı markalara karşı daha ilgili. Bu nedenle müşteri gruplarının değişen tercih kriterleri markaların dönüşümünü de tetikliyor. Eskisi gibi sadece ürettiği ürüne odaklanıp, toplumu ve dünyayı yok sayan markaların ömrü tamamlanmak üzere.

Gelecek, tüm paydaşlara uzun soluklu değer yaratmak amacıyla çalışan ve bunu da ekonomi, insan ve gezegen üçlü saç ayağında “-mış gibi” yapan şirketlerin değil; bu süreçleri samimiyetle yürüten ve iş modellerini de sosyal girişim dinamikleriyle uyumlu hale getiren şirketlerin olacak. Sürdürülebilirliği sadece farklılaştırıcı bir marka stratejisi olarak değil, iş modeli olarak da benimseyen ve dönüşen şirketler uzun vadede kazanan tarafta olacak.

Küresel trendleri takip ettiğimizde, dijital dönüşüm ve yapay zekâ kullanımının da sürdürülebilirlik stratejilerinin ayrılmaz bir parçası olduğunu görüyoruz. İnsanlık teknolojiyi geliştirirken, teknoloji de ekonomik, sosyal ve toplumsal hayatı şekillendiriyor. Teknoloji, bugün uğraştığımız sürdürülebilirlikle ilgili sorunlarımızın çözümü için de bir anahtar olabilir. Sürdürülebilirlik alanında teknolojinin sunduğu yenilikçi çözümler,  çok kritik çevresel sorunlara cevap sağlıyor ve geleceğe dair umut verici bir yol haritası çiziyor. Örneğin, karbon yakalama ve depolama teknolojileri, endüstriyel tesislerden kaynaklanan karbon emisyonlarını yakalayarak, atmosfere salımını önlüyor. Yakalanan karbon, yer altı rezervuarlarına depolanarak veya endüstriyel süreçlerde yeniden kullanılarak, çevreye olan etki en aza indiriliyor. Bu teknoloji, özellikle enerji ve ağır sanayi sektörlerinde, emisyonların azaltılmasında kritik bir rol oynuyor. Bunun gibi örneklerin çoğaldığını da görüyoruz. Ayrıca,  fırsatları değerlendiren şirketler, sadece kendi başarılarını değil, insanlığın ortak geleceğini de inşa ediyor.

Yapı Kredi olarak, kurulduğumuz ilk günden bu yana varoluş amacını sadece faaliyet gösterdiğialanda değil, toplumsal gelişim için her alanda katkı yapmak olarak belirleyen ve bunun için de “sınır tanımayan” bir kurumuz. Bu nedenle sürdürülebilirliğin, bizim için gelip geçici bir eğilim ya da yükselen bir duyarlılık olduğunu söylemek mümkün değil. Aksine, sürdürülebilirlik iş kültürümüzün ve felsefemizin tam kalbinde yer alıyor.

Finans sektörü geniş etki alanıyla birlikte önemli bir dönüştürücü güce sahip. Bu doğrultuda sürdürülebilirlik stratejimizin bir diğer önemli parçası da kurum içi sürdürülebilirlik çalışmalarımızın yanı sıra tüm paydaşlarımızın sürdürülebilirlik dönüşümlerinde yanlarında yer almak. Sürdürülebilirlik alanında öncü banka olma stratejimiz kapsamında, sürdürülebilir ve yenilikçi ürün portföyümüzü genişletiyor, sunduğumuz finansal çözümlerle sürdürülebilir bir dünya için olumlu etkimizi her geçen gün artırıyoruz. Koç Holding liderliğinde tüm Koç Grubu şirketlerinin katılımı ile gerçekleşen Karbon Dönüşüm Programı kapsamında, Koç Grubu genelindeki ortak hedef olan 2050 karbon nötr hedefine ulaşabilmek amacıyla adımlar atıyoruz. Örneğin, kredi portföyümüz kaynaklı emisyonları zaman içinde azaltmak adına portföyümüzün geçiş süreci ile ilgili yeni stratejiler geliştiriyoruz. Çok kapsamlı ve detaylı bir yol haritamız var. Tüm bunların yanı sıra Step ile de müşterilerimizi sürdürülebilir tercihlere yönlendiriyoruz. Step kullanıcılarının sürdürülebilir tercihler yaparak elde ettikleri puanları ise Step ekosistemine dahil olan STK’ların projelerine başlayarak toplumsal bir fayda sağlıyoruz.

Önümüzdeki 5-10 yıl içinde, sürdürülebilirlik konusunda düzenlemelerin ve müşteri taleplerinin artacağını düşünüyoruz. Bu nedenle markalar için de sürdürülebilirlik alanında daha büyük adımlar atma ihtiyacı doğabilir. Karbon nötr olma hedefleri, yeşil finansman seçeneklerinin yaygınlaşması ve yeşil enerjiye geçiş gibi konular markalar için daha da kritik hale gelecek. Bu nedenle, şirketlerin erken dönemde sürdürülebilirlik stratejilerini oluşturarak gelecek döneme hazırlıklı olmasının, rekabet avantajı sağlamak adına büyük bir fark yaratacağını düşünüyoruz." 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir