Salgın sonrası e-ihracat ve etnik pazarlama nasıl olmalı?

Dünyanın 126 ülkesinde e-ticaret ve influencer marketing çalışmaları gerçekleştiren Digital Exchange’in CEO’su Emrah Pamuk, salgın sürecinden sonra ön plana çıkacak e-ihracat ve etnik pazarlama trendlerini paylaştı. Markalara bu iki konu hakkında önemli bilgiler veren Pamuk, şirketlerin hangi dijital pazarlama yöntemlerini etkin şekilde kullanırlarsa satış rakamlarını, cirolarını ve kârlarını artırabileceklerine ilişkin önemli ipuçlarını şöyle verdi:

Doğru influencer ile doğru kampanya yönetimi yapılmalı

E-ticaret ve e-ihracat, günümüzün en önemli çalışmaları arasında yer alıyor. İç pazarda e-ticaretin payı 226 milyar TL. 2020’de salgınla beraber e-ticaretteki büyüme 100 milyar TL’yi geçti. Ayrıca Türkiye ihracatında 750 milyon dolarlık paya sahip e-ihracatta hedef kısa sürede 15 milyar doları yakalamak. Bugün online satış kanalı olmayan ya da bir e-ticaret sitesinde pazar alanı bulunmayan şirketlerin, rekabette kalıcı olmaları mümkün görünmüyor. Dünyada aktif internet kullanıcı sayısı pandeminin de etkisiyle 4.5 milyar kişiye ulaştı. Sosyal medya kullanıcı sayısı da bir yılda 490 milyon kişi artarak 4.3 milyar rakamına vardı. Eğer bir şirket, doğru bir strateji belirleyerek hedef kitlesi için kendi ürün ve hizmetini, bu kitleye ulaşacak bir influencer ve doğru sosyal medya alanını kullanarak gerçekleştirirse, hem e-ihracat hem de etnik pazarlamada başarılı olmaması için hiçbir neden bulunmuyor. Zaten burada önümüze çıkan en önemli konular: Doğru planlama, doğru bütçe yönetimi ve doğru influencer ile sosyal medya mecrasının kullanılmasıdır.

E-ihracatta pazar yeri açmakla iş bitmez

E-ticaret yurt dışındaki sitelerde açılan pazar yeriyle e-ihracata dönüşüyor. 2020 yılında yaşadığımız ve bugün de devam eden salgın döneminde online ticaret, ciddi yükselişler kaydetti. Türkiye’de 3-5 yılda yakalanacak ivme, salgında 6 ayda yakalandı. Online satış ve dijital ihracat konusunda bundan sonrası için de, bu ivme ciddi anlamda bir çarpan sayısı ile devam edecek. Buraya sadece markaların kendi e-ticaret siteleri değil, Türkiye ve yurt dışındaki pazar yeri süreçleri de devreye girecektir. Yerli şirketlerin Amazon, Alibaba, eBay, Rakuten dünyanın en önde gelen e-ticaret sitelerinde satış kanallarının bulunması, şirketlerin global yolculukları için hayli önemli. Peki, bu global dev şirketlerde pazar yeri açmak tek başına yeterli mi?

  • Pazar yerinin yönetimi,
  • Hedef kitlenin belirlenmesi ve doğru ürün/hizmetin satışa sunulması,
  • Ürün ve hizmete ilişkin fotoğraf ile videolara yer ver vermek,
  • Ürün ve hizmete ilişkin kullanıcı yorumlarına/puanlarına açık olmak,
  • Tüketici geri dönüşlerini hızlı şekilde yanıtlamak,
  • Ürünün ve hizmetin piyasasına hakim olarak buna uygun fiyatlandırma yapmak, e-ihracatta kazandıran unsurlar oldu. Salgın döneminde başlayan e-ihracattaki alışveriş alışkanlıkları, salgın sonra da sürecek. Bu nedenle de yoğun bir maddi ve insan kaynağı yatırımı yapılan bu global ve yerel e-ihracat sitelerinde ürüne ve hizmete odaklanan pazarlamayı gerçekleştirerek başarıya ulaşmakta sorun yaşanmamalı.

Hangi ülkede nasıl bir tüketim alışkanlığı var bilmelisiniz

Etnik pazarlamada ise şirketler, değişim ve dönüşüme açık oldukları müddetçe bu alanda başarı sağlayabilirler. Nestle, 113 yıl önce Türkiye pazarına girerken dönemin yazı dili Osmanlıcadan esinlenen kaligrafi ile pazarlama faaliyetleri yaptı. Bir şirket, hangi pazara gireceğini tespit etme aşamasında, o pazardaki tüketim alışkanlıklarını da bilmek zorunda. Dolayısıyla da sosyal medya üzerinden yapılacak bir etnik pazarlama kampanyasında;

  • O ülke/şehir halkı en çok hangi sosyal medya mecrasını kullanıyor,
  • Hangi influencer daha önce yaptığı kampanya ile başarılı oldu,
  • Ürünün hizmeti tanıtımında etnik/yerel unsurlar hangi düzeyde kullanılmalı,
  • Etnik pazarlama yapılacak hedef kitle sosyal medyada reklam izlemeyi mi yoksa satış kanalına (Web sitesi, e-ticaret alanı ya da şirketin satış birim telefonuna mı) yönlendirilmeyi talep ediyor, tüm bunlar bilinmeli.

Her bölgenin kendine has tutumu vardır

Etnik pazarlamada önemli olan hedef kitleye hangi ünlü ile ulaşacağınızdan daha çok, o ülke/şehir tüketicisinin bir ürünü/hizmeti satın alma kararını nasıl verdiğini bilmekten geçiyor. Bir ülkede örneğin ABD’de Batı, Doğu, Kuzey, Güney ve Orta kesimlerde tüketicilerin sosyal medya kampanyalarına verdiği tepkiler birbirinden çok daha farklı oluyor. NBA yıldızı LeBron James ile sosyal medya pazarlaması yapacak kadar astronomik bütçeniz olabilir fakat bunu doğru bölgede gerçekleştirmezseniz, sadece para israfı yapmış olursunuz. Etnik pazarlamada;

  • Dil kullanımı,
  • Dini inanışlar,
  • Sosyal medyada geçirilen süre,
  • Bölgeye göre ünlü influencer seçimi, oldukça önemlidir.

Etnik pazarlama yaparken:

  • Ülkenin/bölgenin yöresel motiflerinden yararlanma,
  • Reklam sloganını kişilerin yaşam tarzına uygun şekilde sunma,
  • Ürün ve hizmetten alacakları faydayı sosyal yaşam tarzlarına göre belirtme, püf noktalarını oluşturur.
Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir