Rekabette Fark Yaratmak: 70:20:10 Kuralı

Daha önce 70, 20 ve 10  sayılarının bir arada kullanıldığını duymuş muydunuz?

Duymadıysanız, hayatınızda büyük fark yaratacak o günün başlangıcında olabilirsiniz. Çünkü bu sayılar kişisel gelişimden şirket stratejisine kadar birçok konuda kullanılan 70:20:10 metodunun üç bileşeni.

Peki nedir bu rakamlar, ne işe yararlar?

60'lara gidelim...

İkinci dünya savaşı sonrasında ülkeler üretim anlamında atağa geçiyorlar. Bu atağın en yoğun zamanı ise 60'lı yılların başı. Haliyle bu dönemde rekabet  ve kopyalanabilirlik artıyor. Bu da ister istemez insanların ve organizasyonların aklına şu soruyu getiriyor; "nasıl yapar da diğerlerinden farklı olarak verimliliği daha üst noktaya taşırım?"

Tam da bu noktada devreye 70:20:10 kuralı giriyor. Kişilerin veya şirketlerin zamanı daha verimli kullanmasını hedefleyen  metodun bileşenleri şu şekilde dağılıyor;

  • Kişi çalıştığı zamanın %70‘ini olağan işi ile,
  • %20‘sini işine dolaylı yoldan etki edebilecek ama tam olarak işi ile alakası olmayan bir iş ile
  • %10‘unu ise işi ile hiç bir alakası olmayan ancak çalıştığı kuruma ya da topluluğa değer katmasını beklediğiniz işlerle geçirmenizi öğütlüyor.

Metodun sadece kişisel gelişimle alakalı olmadığını, aynı zamanda şirketler tarafından da kullanıldığını da söylemekte fayda var. Örneğin Coca Cola’nın CMO’su Joseph Tripodi, metodun şirket stratejisindeki stratejik önemini şöyle vurguluyor.

fb.002Son 5-6 yıldır insanlarla nasıl eşsiz bir ilişki kurabileceğimizi bulmaya çalışıyoruz. Sosyal, mobil, lokasyon-bazlı hizmetler ve dijital konularına odaklandık. 70-20-10 modeliyle çalışıyoruz. Paramızın yüzde 70’ini pazarda işe yaradığını bildiğimiz alanlara; yüzde 20’sini bu yüzde 70’i geliştirmek için inovasyonlara harcıyoruz. Geri kalan yüzde 10’unu sadece deneylere ayırıyoruz. Yeni şeyler denemek, başarısz olmak, hatalardan ders almak ve yeniden denemek için kullanıyoruz. Biz böyle taze kalıyoruz.”

Google Türkiye’den Bülent Hiçsönmez ise çalışanların benimsediği bu yöntem hakkında şunları söylüyor:

"Google çalışanları sürekli üretmek ve bir şeyler sunmak zorunda. Biz ne kadar çok fikir geliştirir ve bunları uygularsak o derecede başarılı oluruz. Google’da çalışma prensibi olarak 70-20-10 kuralını benimsedik. Çalışanlar zamanının %70’ni yaptığı işle, %20’sini işine etki edebilecek ama alakası olmayan bir işle ve %10’nunu ise tamamen farklı bir konu ile ilgilenerek geçiriyor. Bu da onun üretken olmasını sağlıyor ”

Google, mühendislerine haftalık toplam çalışma saatinin %20’ sinde istedikleri bir konu üzerine çalışmaları için fırsat sunuyor. Şaşırtıcı sonuç şu ki yaratılan ürünlerin yaklaşık %50’ si bu sürede ortaya çıkarılıyor. Bu gösteriyor ki belirli oranda yaratıcılığa odaklı, yaratıcı düşünceyi besleyen stratejiler geliştirmek rekabette avantajlı olmak adına son derece önemli. Siz de 10 birim olan zamanınızı 7, 2 ve 1'e ayırarak  şirket veya kendiniz için proaktif stratejiler geliştirebilir, rekabette kendinizi bir adım önde konumlandırabilirsiniz.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir