Nike’ın "Just Do It" kampanyası, yalnızca koşu dünyasında değil, reklamcılıkta da büyük bir devrim yarattı. 1988'de hayatımıza giren bu üç kelimelik slogan, yıllar boyunca etkisini sürdürerek, Nike’ın ikonik "swoosh" logosu kadar tanınır hale geldi.
Kampanyanın ilk reklam filmi ise alışılagelmişin dışında bir karaktere odaklanıyordu: 80 yaşındaki maraton koşucusu Walt Stack. Her gün 17 mil koşan Stack, reklamda Golden Gate Köprüsü'nde koşarken görülüyor. Nike ve Wieden+Kennedy ajansı, dönemin kaslı sporcular ve aksiyon dolu sahnelerle dolu spor reklamlarının aksine, Stack’in sade ve gerçekçi anlatımını tercih etti. Stack, esprili bir dille "Kışın dişlerimin birbirine çarpmasını nasıl engellediğimi soruyorlar," dedikten sonra şu yanıtı veriyordu: "Dişlerimi dolabımda bırakıyorum."
Bu nostaljik reklam, Entrepreneur dergisinin genel yayın yönetmeni Jason Feifer’ın LinkedIn’de yeniden paylaşmasıyla, kampanyanın zamansız çekiciliği bir kez daha hatırlandı.
"Just Do It" sloganının ilham kaynağı ise ilginç bir hikâyeye dayanıyor. Wieden+Kennedy'nin kurucusu Dan Wieden, bu ifadeyi idam cezasına çarptırılan mahkûm Gary Gilmore’un son sözlerinden esinlenerek oluşturdu. Gilmore’un "Just Do It (Hadi yapalım)" sözleri, daha sonra milyonlara ilham veren evrensel bir slogan haline geldi.
Kampanyanın başarısının ardındaki sır, onun kapsayıcılığında yatıyor. "Just Do It" sadece profesyonel sporculara değil, herkesin hayatına dokunan bir mesaj veriyor. İster bir maraton koşucusu olun, ister zorlu bir antrenmanı bitirmeye çalışan biri, mesaj hep aynı: Zorluklara rağmen harekete geç. Bu güçlü ve sade çağrı, Nike’ın kimliğinin ayrılmaz bir parçası haline geldi ve "Just Do It", tüm zamanların en ikonik sloganlarından biri olarak tarihe geçti.