Nestle, Neden Dünyanın En Sevilmeyen Markalarından Biri?

  • Yakın geçmişte yaşanan ve son 1.200 yıl içerisinde başka bir örneğine rastlanmayan California kuraklığının gerçekleşmesinin nedenlerinden biri, Nestle'nin su kaynaklarını umarsızca kullanmasıydı.
  • Nestle, geçtiğimiz dönemde Pakistan'ın Bhati Dilwan köyünün yakınlarında su şişeleme tesisi açarak yerel halkın içme suyundan mahrum kalmasına ve çocukların pis su yüzünden hastalanmalarına neden oldu.
  • Chicago merkezli bir şirket, satın aldığı 19 litrelik Ice Mountain Water marka damacana suyun, musluk suyundan başka bir şey olmadığını iddia ederek Nestle'yi dava etti.
  • 2005'te, Uluslararası İş Gücü Hakları Fonu, kakao tarlalarında çalıştırılmak üzere insan kaçakçılığı yoluyla Fildişi Sahili'ne getirilen, köleliğe zorlanan ve sık sık dayak yiyen üç Malili çocuk adına Nestle'nin de aralarında bulunduğu bazı şirketlere dava açtı.
  • İlgili Yazı: Küresel Isınmaya Dikkat Çekmek İçin Işıklarını Kapatan Kit Kat Reklam Panosu

Hemen hemen herkesin bildiği küresel markalar, zaman zaman olumsuz, hatta skandal sayılabilecek olaylarla gündeme gelebiliyorlar. Ki bunun, bu kadar büyük bir organizasyon olmanın doğasında olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bazı markalar, çok sık bu tarz olaylarla gündeme geliyorlar ve bu nedenle çok büyük kesimlerin tepkisini üzerlerine çekebiliyor, daha da kötüsü pek çok kişinin aklından kolay kolay silinmeyecek kötü bir marka imajı çizebiliyorlar. Belki bilmiyor olabilirsiniz, ama bu markalardan biri de Nestle.

8 binin üzerinde markaya sahip olan ve 194 ülkede toplamda 447 fabrikası bulunan İsviçre merkezli yiyecek ve içecek üreticisi Nestle, geçtiğimiz yıllarda çok sayıda skandal olarak adlandırılabilecek olayla gündeme geldi. ZME Science isimli internet sitesi de Nestle'nin müdahil olduğu bu önemli olayları derledi ve biz de bu olaylardan en dikkat çekici olanlarını sizlerle paylaşıyoruz.

https://pazarlamasyon.com/hayatin-icinden/denizler-ve-okyanuslarda-en-cok-plastik-kirliligi-yaratan-sirketler/

Nestle ve İçme Suyu Krizi

Çok az kişi bunu biliyor, ancak Nestle dünyanın en büyük şişe su üreticisidir. Aslında şirket su işlerine çok meraklı, zira diğer ürünlerinin çoğu da su içeriyor. Ama sorun şu ki, Nestle suyun evrensel bir hak olmadığına inanıyor. Şirketin eski CEO'su Peter Brabeck-Letmathe 2013 yılında yaptığı bir açıklamada, suya erişimin insani bir hak olmadığına inandığını dile getirmişti. Bu açıklaması nedeniyle medyanın ve insanların kendisine tepki göstermesinden sonra, suyun insani bir hak olduğuna inandığını ve güvenli içme suyuna evrensel erişimi desteklediğini söylese de, bunun ortamı yatıştırmak ve şirket üzerinde oluşan olumsuz imajı silmek için yapılan samimiyetsiz bir açıklama olduğu çok barizdi.

2000 yılında yapılan İkinci Dünya Su Forumu'nda Nestle, içme suyuna erişimin, bir "hak" yerine  “ihtiyaç” olarak tanımlanması yönünde bir değişiklik yapılması için girişimde bulundu. Bu sıralarda Nestle, sürdürülebilir kullanımı ya da çevresel kaygıları gözetmeksizin, kontrol ettiği su kaynaklarını mümkün olduğunca tüketiyordu. Yakın geçmişte yaşanan ve son 1.200 yıl içerisinde başka bir örneğine rastlanmayan California kuraklığının gerçekleşmesinin nedenlerinden biri de Nestle'nin su kaynaklarını umarsızca kullanmasıydı. California'da yaşanan bu kuraklık sorununun ardından, Starbucks, Ethos su şişeleme tesisini California'dan Pennsylvania'ya taşıyacağını duyurdu. Buna karşılık o dönemki Nestle Waters Kuzey Amerika CEO'su Tim Brown şu şekilde bir açıklama yapmıştı:

"Aslında -su şişeleme operasyonlarını- arttırabilseydim, arttırırdım.”

Ancak dünyadaki diğer pek çok bölge kuraklık konusunda California'dan daha kötü durumdaydı. Bu bölgelerden biri de Pakistan'da bulunan Bhati Dilwan isimli köydü. Köyün eski ihtiyar heyeti üyelerinden biri, çocukların pis su nedeniyle hastalandıklarını ve bunun sorumlusunun, köyün yakınında derin bir kuyu kazarak yerel halkın içme suyundan mahrum kalmasına neden olan şişe şu üreticisi Nestle olduğunu söylüyordu

Aslında sürdürülebilir olmayan yer altı su kaynağının kullanımı, su seviyelerinde önemli bir azalmaya neden olabilir ve hatta yer altı su kaynağını tamamen kurutabilir. Yani bu durumda, Bhati Dilwan köyünün faydalandığı yer altı su kaynağı, aynı anda hem köyün tüketimine hem de Nestle'nin su şişeleme tesisine yetmiyordu. Sonuç olarak bu durumdan zarar gören Bhati Dilwan köyünün insanları oldu, zira Nestle'nin biraz daha fazla para kazanmak için doğal kaynakları hunharca kullanmaktan vazgeçmeye niyeti yoktu.

Bununla birlikte Nestle, doğal su kaynaklarını özelleştirmeye ya da çevreye önem vermeksizin kullanmaya çalışmadığı zamanlarda ise iddialara göre musluk suyunu şişeliyordu. Hatta bu nedenle Chicago merkezli bir şirket, satın aldığı 19 litrelik Ice Mountain Water marka damacana suyun, musluk suyundan başka bir şey olmadığını iddia ederek Nestle'yi dava etti. Size şaşırtıcı gelebilir, ancak plastik şişelerdeki suyun hemen hemen yarısı aslında bir musluktan geliyor. Tabii Nestle, başına büyük bir dert açacağını bildiği için asla bu gerçeği açıklamadı. Nestle Waters, yaklaşık olarak bundan 13 yıl önce "yanlış etiketleme" iddiasıyla dava edildi ve sonuç olarak hayır kurumu yardımı ve indirimlerle birlikte 10 milyon dolar ödemeye razı oldu.

https://pazarlamasyon.com/perakende/bircok-sise-su-markasinin-sularinda-plastik-parcacik-bulundu/

Çocuk Köle İş Gücü, Çocuk İstismarı ve İnsan Kaçakçılığı

Çoğu insan çikolatayı sever, ancak pek azı çikolata üretiminin ardındaki kirli anlaşmaları bilir. 2010 yapımı "Çikolatanın Karanlık Tarafı" adlı belgesel, çocuk köle iş gücü kullanan Fildişi Sahili tarlalarından kakao çekirdeği satın alımlarına dikkat çektiÇocuklar genellikle 12 ile 15 yaşları arasındaydı ve bazıları yakındaki ülkelerden insan kaçakçılığı aracığılıyla Fildişi Sahili'ne getiriliyordu. İşin daha da kötüsü, Nestle bu yasa dışı uygulamaya hiç de yabancı değildi.

2005 yılında, kakao endüstrisi ilk kez spot ışığı altındaydı. Uluslararası İş Gücü Hakları Fonu, üç Malili çocuk adına aralarında Nestle'nin de bulunduğu bazı şirketlere dava açtı. Bu davada, çocukların Fildişi Sahili'ne insan kaçakçılığı yoluyla getirildikleri, köleliğe zorlandıkları ve bir kakao tarlasında sık sık dayak yedikleri iddia edildi. Ancak 2010 yılında, ABD Merkez Kaliforniya Bölge Mahkemesi, uluslararası hukukun ihlalinden ötürü şirketlerin sorumlu tutulamayacakları konusunda karara vardı ve davayı düşürdü. Yine de Nestle, bu çocuk iş gücü kullanımı ve insan kaçakçılığından yasal olarak sorumlu olmasa bile, en azından ahlaki olarak sorumluydu. Üstelik Nestle'nin adının karıştığı bu türden tek dava bu değildi.

Bağımsız bir denetçi olan Adil İş Gücü Derneği (FLA) tarafından hazırlanan bir raporda, şirketin kendi tedarikçi kodunun birden fazla ciddi ihlalinin bulunduğu ifade edildi. Nestle’nin çocuk iş gücü ve istismarına karşı kontroller yapmadığı vurgulanırken kakao tohumlarını toplamak için kullanılan palaların birçok yaralanmaya neden olduğu da bildirildi. Nestle'nin o zamanki operasyonlardan sorumlu başkan yardımcısı olan Jose Lopez, bu Adil İş Gücü Derneği'nin hazırladığı raporda yer alan iddialara ilişkin olarak şu şekilde bir açıklama yapmıştı:

"Kakao tedarik zincirimizde çocuk iş gücünün kullanımı, savunucusu olduğumuz her şeye ters düşer. Fildişi Sahili'nden kakao tedarik eden hiçbir şirket, bunun olmamasını garanti edemez, ama çocuk iş gücü ile mücadele etmenin, şirketimiz için en önemli öncelik olduğunu söyleyebiliriz."

Adil İş Gücü Derneği, Nestle'nin, kakaolarının nereden ve hangi koşullar altında geldiğinin tamamen farkında olduğunu, ancak buna rağmen koşulları iyileştirmek için çok az şey yaptığını ifade etti.

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir