Koca bir toplum hakikatin çöküşüne tanıklık ediyor

Günümüzde sıklıkla duyduğumuz "post-truth" kavramı, gerçeklik algısının, daha doğrusu "hakikatin" değerini kaybettiği bir dönemi ifade ediyor. Bu kavram, geçici bir trend olmanın ötesinde toplumun temel yapı taşlarını etkileyen derin bir değişimin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Peki, post-truth tam olarak ne anlama geliyor? Hakikatin önemsizleştiği çağımızda bizi neler bekliyor? Dahası, hakikati korumak için neler yapabiliriz?

Hakikatin çöküşüne tanık olduğumuz bu karanlık dönemde, post-truth'un toplum üzerindeki derin etkilerini anlamak, merakımızı gidermekten öte, geleceğimize daha sağlıklı bir toplum bırakma sorumluluğunu da beraberinde getiriyor. Çünkü bu karmaşık çağda, hakikati bulanıklaştıran ve manipüle eden post-truth, sadece bugünü değil, yarınları da derinden etkiliyor. Adeta bir zihin fırtınası gibi toplumun düşünce yapısını sarsan bu kavram, hakikatin yerine duygusal tepkilerin, kişisel inançların ve yanıltıcı bilgilerin hüküm sürdüğü bir çağı işaret ediyor. Safsatalar veya manipüle edilmiş hakikat, ne yazık ki günümüzde büyük kitleler tarafından ısrarla savunuluyor.

Hakikat yerini duygusal tepkilere, kişisel inançlara ve yanlış bilgilere bırakıyor

Oxford Sözlükleri tarafından, “nesnel olguların, kamuoyu oluşturmada, duygulardan ve kişisel inançlardan daha az etkili olması durumu” olarak tanımlanan post-truth, hakikatin önemsizleştiği veya manipüle edildiği bir dönemi temsil ediyor. Bu döneme tanıklık eden toplumlar, hakikat yerine duygusal tepkilere, kişisel inançlara ve yanlış bilgilere dayalı olarak karar alıyorlar. Bu toplumlarda bilimsel kanıtlar, nesnel gerçekler ve uzman görüşler reddedilerek yerini popüler yanılgılar ve duygusal yanlış algılar alıyor. Hakikatin gücü zayıflarken, manipülasyon ve propagandanın etkisi artıyor, toplumsal birliktelik yerini kutuplaşmaya bırakıyor.

pt-7

Post-truth'un ortaya çıkmasında birçok faktör rol alsa da, en etkili olanlardan biri internetin yaygınlaşması ve sosyal medya platformlarının yükselişi olmuştur. İnternetin gücü ve sosyal medyanın yaygın kullanımı, haberlere anında erişim sağlamayı ve bilgi akışının hızlanmasını beraberinde getirmiştir. Ancak, sosyal medya platformlarının her kullanıcıya haber paylaşma yetkisi vermesi ve her internet kullanıcısının adeta bir "haber kaynağı" olabilmesi, yanlış veya manipülatif bilgilerin kolayca yayılmasına zemin hazırlamıştır. Haberlere kolay erişim imkanı sunan internet, ne yazık ki yanlış bilgilerin ve manipülatif içeriklerin hızla yayılmasını kaçınılmaz kılmıştır.

Post-truth'u destekleyen bir diğer etken ise sosyal medya algoritmalarının oynadığı roldür. Sosyal medya platformları, kullanıcıların beğenilerini ve paylaşımlarını takip ederek onlara benzer içerikler sunma eğilimindedir. Bu, kullanıcıların kendi fikirlerini teyit eden ve hoşlarına giden içeriklerle sınırlı kalmalarına neden olur. Kullanıcıların ilgi ve inançlarını doğrulayan içerikleri önceliklendiren algoritmalar, farklı bakış açılarına ve alternatif gerçeklere maruz kalmalarını engeller, kalıplaşmış düşünceleri güçlendirir. İnternetin ve sosyal medyanın bilgiye kolay erişim sağlama gücü, aynı zamanda yanlış bilgilere ve manipülasyona maruz kalma riskini de artırır. Bu durum, toplumun gerçeklik algısını sarsar, hakikatin değerini azaltır ve post-truth fenomeninin yayılmasını kolaylaştırır.

Hakikatin yerine duygusal mesajlar ve manipülatif stratejiler kullanılıyor

Post-truth'ün yayılmasına katkıda bulunan bir diğer önemli faktör ise politik arenadaki değişimlerdir. Bu fenomende, siyasi liderler hakikatin yerine duygusal mesajlar ve manipülatif stratejiler kullanarak seçmenleri etkileme eğiliminde olurlar. Politikacılar, halkın güvenini duygusal tepkileri tetikleyerek kazanmaya odaklanırken, hakikat arka planda kalır. Bu durum, politik söylemlerin hakikatle bağdaşması yerine duygusal yönlendirmelere dayandığı bir ortamın oluşmasına yol açar.

pt-3

Post-truth dünyasında, politikacılar popülist retoriklerle kamuoyunu etkileyerek kendi politik hedeflerini gerçekleştirmeyi amaçlar. Hakikati arka planda tutarak duygusal ve yüzeysel mesajlarla seçmenlerin inançlarını şekillendirmeye çalışırlar. Böylece, toplumun hakikat algısı bulanıklaşırken, post-truth fenomeni giderek yaygınlaşır.

Her birimizin omuzlarında bir sorumluluk yatıyor

Hakikatin önemini yitirdiği bu çağda, post-truth'un etkileri giderek derinleşiyor. Bilim ve uzmanlığın itibarsızlaştığı bu dönemde, hakikat yerine duygusal yönlendirmeler ve manipülasyon ön plana çıkıyor. Bilimin yerini popüler inançlar alırken, koca bir toplum hakikatin çöküşüne tanıklık ediyor. 

pt-2

Bu karanlık atmosferde, her birimizin omuzlarında bir sorumluluk yatıyor. Bilinçli bir bireye, hakikati koruma ve toplumu bilinçli bir şekilde bilgilendirme görevi düşüyor. İnandığımız, güvendiğimiz bilimsel gerçeklerin önemini vurgulamalı ve popüler inançların gölgesinde kaybolmadan gerçekleri savunmalıyız. Post-truth ile mücadele etmek için eleştirel düşünme, bilgiye erişim ve bilgiyi değerlendirme becerilerimizi geliştirmeliyiz. Bilgi kirliliğinin arasından doğruyu seçmek için donanımlı olmalıyız. Ancak böylece bu karanlığın pençesinden çıkarak aydınlığa doğru adımlar atabiliriz. 

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir