Kıymet veren kıymet görür

Bersay İletişim Danışmanlığı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Arın Saydam ile 2022 değerlendirmelerini, yeni trendleri ve Bersay İletişim Grubu’nun 2023’e ilişkin hedeflerini konuştuk.

Bersay İletişim Danışmanlığı Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Arın Saydam "Olmazsa olmazlarımızın" en değerlisi; ülkeye, topluma, vatandaşlara fayda sağlayabilecek “mana” içeren duyarlılığı iletişimin her boyutuna taşıyabilmek" diyor. Saydam ile 2022 değerlendirmelerini, yeni trendleri ve Bersay İletişim Grubu'nun 2023’e ilişkin hedeflerini konuştuk.

Kıymet veren kıymet görür

2022… Pek çok belirsizliği, kırılganlığı, krizi içinde barındıran bir yıl… Düzensiz göçler, savaşlar, enerji ve gıda krizleri, küresel iklim değişikliğinin tetiklediği doğal afetler, açlık ve yoksulluk… Tabii bir de dünyada büyük bir gerilimi tetikleyen, bizim ismini uzun yıllar önce koyduğumuz “enflasyon canavarı”… Önceki iki seneye uzanırsak pandeminin neden olduğu sağlık krizinin yanı sıra bir de neredeyse tüm insanları ve ülkeleri etkileyen ekonomik, psikolojik, sosyolojik sıkıntılar, buhranlar, krizler… 

Geriye dönüp baktığımızda bu toz bulutunun içinden nasıl olup da çıkabildiğimize şaşırmamak elde değil… Elbette bu tesadüfen olmadı… Böylesi ‘belirsizlik dönemlerinde’ gelecek beklentilerini yönetmek önem kazanıyor. Değişimlere çok çabuk uyum sağlayan bir toplum olarak, her zaman umut verici çözümler üretebilmiş ve bunlar sayesinde toz bulutlarını dağıtmayı başarmışızdır… 

Öte yandan çalışma hayatında uzaktan, ofisten, yarı zamanlı, serbest düzen gibi pek çok seçeneğin birdenbire ortaya çıkması, şirketlerin verimliliği eskisinden daha fazla önceliklendirmeleri, kalifiye çalışan bulmada zorluk yaşanması… 

İletişim sektörü de tabii ki tüm bu olumsuz, olumlu, karamsar ya da umut vaat eden değişimlerden nasibini aldı. Şapkayı önüne koyup düşünmeyi gerektiren bir döneme girdi. 

Buraya kadar hatırlatmaya çalıştığımız son üç yılımızın zorlu arka planını düşününce, iletişim çalışmalarının daha da önem kazanarak neden her zamankinden daha ‘kritik’ bir hâl aldığını anlamak çok da zor olmasa gerek…  Çetin, değişken ve belirsiz, böylesi dönemlerde kurumların, paydaşlarının ve hedef kitlelerinin ‘gelecek beklentisini’ belki yeniden oluşturması ve yönetmesi, tabii bunu başarabilmek için kendi hedeflerini gözden geçirmesi, gerekirse baştan tasarlaması, tüm bunlara uygun strateji belirlemesi, ardından da vaatlerini doğru anlatabilmek için iletişim araçlarını belirlemesi, ölçümlemelerle de sık sık revize ederek yoluna devam etmesi ve bunu çok kısa bir sürede yapması söz konusu oldu. Bu da işin uzmanlığını, yani ‘stratejik iletişim’ yönetimini daha da kıymetli hâle getirdi. Biz ‘iletişimciler’ ise bir yandan herkes gibi kendi, diğer yandan da müşterilerimizin sorunlarını çözmeye gayret ettik. Bu, öylesine sıkı, hareketli ve hareketli bir yıldı ki çalışmalarımızın sonuçları öylesine güzel meyveler verdi ki; işimize ve kendimize “kıymet vermeyi yeniden öğrendiğimiz” bir dönem olarak hatırlamayı tercih edebiliriz.

Sürdürülebilirlik: Olmazsa Olmaz
2023 ise hem dünyadaki büyük sorunların ve belirsizliklerin devam etmesi sebebiyle hem de ülkemizde seçim yılına girmemizi de göz önünde bulundurursak zoru başarabileceğimiz ve su yüzünde kalacağımız bir zaman dilimi olarak görülebilir. Üstelik kaynakların giderek kısıtlı hâle gelmesiyle rekabetin ve hayatta kalmanın daha da vahşileştiği bir dünyanın içinde olduğumuz gerçeğini hep göz önünde bulundurmamız da cabası.

Enerji ve gıda krizi, açlık ve yoksulluk, artan nüfus, küresel iklim değişikliği, kuraklık, seller, doğal felâketler… Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) öngördüğü, 17 maddelik “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları” çerçevesinde dünyanın önündeki zorlukları neyse ki her geçen gün daha iyi anlıyoruz. Bugüne dek ‘müesses nizamı’ korumak adına yıllarca göz ardı edilen dünyanın bu ortak problemler için artık elleri taşın altına koymak, kurumların da dünya, ülke, toplum ve vatandaşlar için sürdürülebilirliği kendi varoluş sebeplerinin içinde en kıymetli amaç olarak almaları tabii ki şart. Çünkü Atatürk’ün dediği gibi; “Ancak kendinden sonrakileri düşünebilenler, milletlerini yaşamak ve ilerlemek olanağına eriştirebilirler.”

Bu denli zorlu bir zamanda iletişimi yönetmenin en önemli payandalarından biri yine paydaş iletişimi olacaktır. Bugünkü kitle iletişim araçları düşünüldüğünde tam bir ‘yokluk dönemi’ olan Kurtuluş Savaşı’ndan Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar geçen süreçte; “Ben şimdiye kadar ne gibi hamleler, ne gibi inkılâplar yapmışsam, hep halkla temas ederek, onların ilgi ve sevgilerinden kuvvet ve ilham alarak yaptım” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün en iyi kullandığı yöntemlerden biri paydaş ilişkilerini ve iletişimini amaca uygun zamanın ruhuna göre yönetmek olmuştur.

Bugünse pek çok iletişim mecrasına sahibiz. Hepsinin yerinde ve doğru kullanılması çok kıymetli ve kritik. Ancak ‘olmazsa olmazlarımızın’ en değerlisi ülkeye, topluma, vatandaşlara fayda sağlayabilecek “mana” içeren duyarlılığı iletişimin her boyutuna taşıyabilmek…

Kariyer
Sosyal Medyayı Kadınlar mı, Erkekler mi Daha Etkin Kullanıyor?

Geçtiğimiz günlerde onuncu yılını tamamlayan Facebook’un  bugün 1,23 milyar aylık aktif kullanıcısı mevcut. Dünya çapında 37 ofis ve 6 binden fazla da [...]

Bunlar İlginizi Çekebilir