Toplumun cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık seviyesini ve cinsiyetçi kalıp yargılara karşı tavrını ortaya koymak için yapılan birçok araştırma, hem globalde hem de yerelde çarpıcı veriler koymaya devam ediyor. Araştırmalara göre karnemizde yine pozitif bir tablo yok, gelişmiş ülkelerin kadın-erkek eşitliğini sağlamada diğerlerinden ileride olduğunu görüyor ancak dünyanın hiçbir yerinde tam bir cinsiyet eşitliğinden söz edilmediği gerçeği ile yüzleşiyoruz. Bu bağlamda, Flormar İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Beste Şirin ile, sektörün toplumsal cinsiyet eşitliği karnesine dair yorumlarını ve kadın istihdamını artırma adına yürüttükleri çalışmalarını konuştuk.
Her şeyden önce insan haklarına saygılı bir işgücü oluşturulmalı
Kadın nüfusu neredeyse dünyanın yarısını oluşturmasına rağmen çalışma hayatında kadınların üst yönetim kademelerinde erkeklerle aynı düzeyde yer alamamalarının sebebi, çoğu zaman toplumların kadının üstlenmesi gereken rollere dair oluşturduğu kalıplar dersek yanlış olmaz. Her şeyden önce, insan haklarına saygılı bir işgücü oluşturulması için yönetimde tüm cinsiyetlerin eşit söz sahibi olması son derece önemli. Bir insan hakları meselesi olmasının yanında dünyanın yarısını dışarıda bırakmanın, önemli bir potansiyelin israfı olduğunu da söyleyebiliriz. Biz Flormar’ı kadınların güç verdiği bir kadın markası olarak konumluyoruz. Flormar, 1950’li yıllarda Milano’da kurucularının “Floridita” ve “Maria” isimli kızlarının isimlerinin ilk hecelerinin birleşmesiyle oluşmuş bir marka adına sahibiz; yani markamızın özünde kadınlar var. Asya ve Avrupa’nın kesiştiği Türkiye’nin renkli ve otantik topraklarında parlayan ve o günden bu yana Türkiye’nin çok kültürlü yapısı, çeşitli cilt tipi ve sayısız ten rengi sayesinde edindiği deneyimlerle zengin bir makyaj deneyimi yaratan Flormar, geniş renk ve doku yelpazesiyle kadınların hayattan aldığı keyif ve mutluluğu artırmak için tutkuyla yoluna devam ediyor.
Cinsiyet oranlarımızda dengeli bir hedefle ilerlemeye devam ediyoruz
Güzellik anlayışını çeşitlilik ve farklılıklarla zenginleştirerek dünyanın dört bir yanındaki kadınlar için farklılıklara saygılı, güven veren ve tüketici ihtiyaçlarını hızla karşılayabilen bir marka olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Kadınlara hizmet veren bir sektör olduğumuz için avantajlı olabiliriz elbette ancak büyük bir fabrika ve lojistik merkezimiz de mevcut. Buralarda da kadın çalışan oranımız yüzde 70’in üzerinde… Biz bu dengeyi kurarken öncelikle nerede durduğumuzu analiz ettik. Tüm iç ve dış iş ilanlarımızın bir ayrımcılık içermediğinden emin olduk. İşe alım prosedürleri işyeri kültürü hakkında çok şey anlattığı için mülakat sorularımızı da gözden geçirdik. Duyarlılık oluşturabilecek soruları ortadan kaldırmak için tüm görüşme sorularını kontrol ettik. Cinsiyet oranlarımızı aylık ve yıllık olarak ölçmeye ve dengeli bir hedefle ilerlemeye devam ediyoruz. Ücret politikalarımızda eşitliği bağlı bulunduğumuz Groupe Rocher seviyesinde takip ediyor ve raporluyoruz. Cinsiyetler arasında ücret farkının oluşmaması için hem prosedür düzenlemeleri hem sistemsel uyarı mekanizmalarımız mevcut. Çalışan anneler içinse daha da dikkat ettiğimizi söylemeliyim. Özetle; herkes için eşit ve esnek çalışma saatleri, eşit ücret uygulaması, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda çalıştaylar, ebeveyn izinleri ve cinsiyetlerine bakılmaksızın hem tam zamanlı hem de yarı zamanlı çalışanlara adil fırsatlar sunmaya özen gösteriyoruz. Ayrıca kendi çalışanlarımız dışında ülkemizin geleceği olan gençlerimize destek olmak adına Türk Eğitim Vakfı ve Askıda Ne Var başta olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşuyla uzun soluklu ve sürdürülebilir projeler yürütüyoruz. Tüm bunlara ilave olarak birey olarak etkinlik raporumuzu çıkarmanın da anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bu açıdan değerlendirdiğimde ise kadın girişimcilere gönüllü mentorluk desteği veriyorum, iş hayatına yeni başlayan kadınlara yönelik gönüllü kariyer koçluğu yapıyorum, kadın derneklerinde aktif rollerde yer alıyorum ve bunu önemli bir sorumluluk olarak görüyorum.